DOLAR 32,3759 0.15%
EURO 34,9578 -0.35%
ALTIN 2.324,230,22
BITCOIN 2261730-0,46%
Ankara
17°

PARÇALI AZ BULUTLU

13:15

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

Banner 728x90
Banner 728x90
Bir Bakın Şu Gençlerin Haline!

Bir Bakın Şu Gençlerin Haline!

ABONE OL
21 Mayıs 2017 19:18
Bir Bakın Şu Gençlerin Haline!
1

BEĞENDİM

ABONE OL

61162dd7-a9d9-47af-a756-ad5a6ef3819c“İnsan merkezli bir din tanımlaması” veyahut yorumlamasına ihtiyaç hâsıl olduğunu anlatmak her ne kadar “reformist” damgası ile sonuçlansa da bu sorunsallık; kişisel, kültürel ve toplumsal alanda kendini göstermektedir. Bu yazımızda öncelik, “Gençler” olduğu için sorunun “şimdiki zaman ve gelecek zaman ekleri” ile değil de “şimdiki zaman ve gelecek zaman etkileri” ile konuşacağım.

Değişen ve değişimle birlikte dönüşen toplumumuzda “ruhsal standardizasyonları”nı gerçekleştirmeye çalışan gençlerimizin insan merkezli bir din anlayışından mahrumiyetleri sonucu, bir “standardizasyon sorunu” yaşadıkları aşikârdır. Çünkü sorunu yaşayan gençler olmasına rağmen tartışılıp çözüm elde edecek olan Tanrı’dır. Böylelikle ortaya karakter sorunu da çıkmaktadır. Karakterle birlikte mizacın da etkilerini yaşayan gençlerimiz; kendilerini “profan görünümlü dindar bir toplumda” telakki eder.

Karakter, vicdan ile alakalıdır. Yani; bir kişinin duygusallığı, merhameti ve vicdanlı olması, onun karakteriyle ilgilidir. Burada karakter; zamansaldır ve statik değil, değişkendir. Buna mukabil mizaç, genetiktir ve doğumla birlikte değişmesi zor olan yanıdır insanın. Bu etmenlerin bir araya gelmesi ile de kişilik ortaya çıkar. Kişilik, bir proto-tiptir aslında. Kişinin ne olması gerektiğine karar vermesi kadar ne olduğunun da farkında olması gerekir ki kişilik denklemi çözülsün. Arzularımız, isteklerimiz, temelsiz değerlerimiz her geçen gün gençleri bizden ve kişiliklerinden uzaklaştırırken; aynı zamanda dinden bilhassa Tanrı merkezli okumalardan kaçan bir nesil haline getirdi. Toplumsal her vak’ada sorunun temeline inmemiz gerekirken bundan konjokturel olarak kaçınmamız, bizi sorunların içinden çıkılmaz hale getirdi. Oysa bu, sorunun çözülmesinde temel esaslardan biridir.

Türkiye muhafazakârları çocuklarını camiye daha erken götürmekle “dindar” olabileceklerini, hafız olmasını sağlamakla da “ahlâklı” olabileceklerini umdu; nafile çabalamışlar. Ahlâkın da dindarlığın da dibine vurdular. Çünkü daha kişiliğin ne olduğunu bile bilmeyecek kadar acemi ve insanın bireyselliğinin yani biricikliğinin ne olduğunu ise anlamayacak kadar eğitimsiz imişiz toplum olarak. Haliyle “dini deneyim” yanlış olunca; tepki de “dini görünümlü” ancak sonuç itibariyle yanlış oluyordu. Elbette ki her insanda olduğu gibi gençlerimizde de bir “inanma ihtiyacı” var. Ve bu ihtiyaç, zamane ebeveynlerin karşılayamayacağı derecede derunîdir. Gençlerin ruhlarına işleyen dipsiz bir kuyu misali bu çıkmaz; ya kötü etmektedir ya da kötülüğe sevk etmektedir gençleri. Kültürel, sosyal, siyasal ve hatta dini anlayışımızda görülen menfaatçıl refleksler, gençlerimizin “inanç ve adalet sistemleri”ni yıktığını hayal bile edemeyecek durumdayız.

Çocukluktan itibaren ektiğimiz tohumlar olan gençlerimizin zehirli meyvelere dönüşeceğinin bilinmemesi kayıtsızlığımızı göstermek noktasında bir delil idi oysa. Onlar yalnızdı ve uygun ortamı bulamadıkları için veyahut biz onlara uygun ortamı sunamadığımız için soluyorlardı çiçek misali ve biz, fark bile edemedik. Çünkü kusuyorduk gönül bahçelerine zehrimizi bilmeyerek, istemeyerek hatta çekinerek… Bu, onlara yaptığımız en büyük kötülüktü aynı zamanda…

Çıkın sokağa ve önünüze çıkan ilk gence “ne istediğini” sorun. Size cevap veremeyecektir. Çünkü ya bugüne kadar onlarla, onların duygularıyla konuşan yoktur ya da onlara göre onların isteklerinin bir anlamı….

Gençlere, temel prensibin insandan geçtiğini insanı yaşatarak gösteremedik. Biz öldürdükçe, onların yaşatacağını umduk, yanıldık. Gerçek hedefin, ulaşılmak istenenin olmadığını anlatamadık mesela, çünkü ulaşıldığında, insana olan değerimizi kaybediyorduk bizler…

Günlük siyasi fırtınaların ne derece kişilik sorunu doğurabileceğini hesaplayamadık zamanında. Çünkü dünyanın merkezine kendimizi koymuştuk; gençlerimizi unutarak…

Adalet mesela… Soyut bir kavramdır. Davranış sonucu ortaya çıkar. Yani olguda herhangi bir karşılığı yoktur. Gençlere olgusallıktan çıkmış, uygulanan bir adaleti gösteremedik biz, sadece adaletli olmalarını bekleyerek…

Mesela eğer Allah varsa ve Allah’ın her an kâinata hükmettiğine yani Allah için sürekli bir eylemsellik olduğuna inanıyorsak; bunu gençlere göstermek ve buna hem kendimizi hem de onları hem aklen hem de kalben inandırmak zorunda idik; biz bile davranışta buna inanamıyorduk… Çünkü inandığını iddia eden toplumlarda bugün, cehennem rüzgarları esiyor…

Kendimiz, kazandığımızla değil tükettiğimizle var olduğumuz iddiasına soyunmuştuk. Çünkü modernite de tüketimle insanı var kılıyordu. Gençlerimizi, tüketimle gözde olduklarına davranışlarımızla inandırmıştık. Buna delil mi istersiniz: bir bakın gencecik yavrularımızın sosyal medya paylaşımlarına…

Elimizde tepsi ile sunamayız ahlakı mesela… Ve dilimizde de destanlaştırmayacağız ahlâkı… Ruhbanlar ile muhafazakârlar karşı çıkmazlar böyle bir durumda. Çünkü onlar, ya destanlardan ya da tepsi ile sunulan ahlaktan hoşlanırlar. Hem de peygamberlerin mücadelelerinin bir tek muhafazakâr ve ruhbanlarla olduğunu bilmeden…

Din, insanlara bir ahlâk standardı sunar. Ve zaten hayatı anlamlı kılan da din değil; dinin sunduğu ahlâktır. Kişilik ise zamanla şekillenir. Biz ahlâkın standardını koyamamışız belli ki çünkü gençlerimiz kişilik sorunu yaşamakta…

Artık gençlerin ruhunu, bilgi ve hikmet doyuramaz hale gelmiştir. Çünkü bilgi ve hikmet özellikle “siyasal alanın manipüle aracı” haline gelmiştir günümüz toplumunda…

Ahlâkı, yaşayacağız ve yaşanılmasını mümkün kılacağız. Asıl o zaman başlar inanan birinin; muhafazakâr ve ruhbanlarla savaşı. Çünkü tarihte iki sınıf değerlere ihanet etmiştir. Biri ruhban sınıfı, ötekisi ise muhafazakârlar. İlki, dini tekellerine almışlar ikincisi ise değerleri. Bu nedenle bir misyon yüklememiz lazım gençlere, yoksa gençler, gün geçtikçe dönüşüyor umutsuz bir çehreye…

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort