DOLAR 32,3444 0.29%
EURO 35,1322 -0.02%
ALTIN 2.312,691,56
BITCOIN 22867632,58%
Ankara
19°

KAPALI

02:00

YATSI'YA KALAN SÜRE

Banner 728x90
Banner 728x90
ABD’nin ve Türkiye’nin Post-kolonyal Statüleri Üzerine Bir Analiz: Ziya Gökalp ve Homi K. Bhabha
  • Genç Ufuk Derneği
  • Felsefe
  • ABD’nin ve Türkiye’nin Post-kolonyal Statüleri Üzerine Bir Analiz: Ziya Gökalp ve Homi K. Bhabha

ABD’nin ve Türkiye’nin Post-kolonyal Statüleri Üzerine Bir Analiz: Ziya Gökalp ve Homi K. Bhabha

ABONE OL
1 Temmuz 2022 00:45
ABD’nin ve Türkiye’nin Post-kolonyal Statüleri Üzerine Bir Analiz: Ziya Gökalp ve Homi K. Bhabha
2

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye ve özellikle İslâm düşüncesinin post-kolonyal teori açısından yorumlanması söz konusu olduğunda bazı yanlış anlamalar söz konusu olabilmektedir. Birçok akademisyen, uzman ve nitelikli okur bile post-kolonyalizmin kullanımını, Batılıların sömürgeci oldukları ve dünyanın Avrupa ve Kuzey Amerika dışındaki halklarının da sömürüldükleri bir küresel denklemden söz edişle sınırlandırmak istemektedirler. Açık bir deyişle, Türkiye ve Müslümanların haksızlığa uğramış olmalarının dile getirildiği, ama bunun dışında sözün geçmiş tarihlerin üstünlüğüne bırakıldığı bir söylem post-kolonyal söylem olarak kabul edilmek istenmektedir.  Bunun muhtemel bir nedeni, Türkiye ve Türkçede, post-kolonyalizmin İngiliz dili ve edebiyatı başta olmak üzere bazı sosyal bilim alanlarında daima Afrikalı milletlerle ilgili olarak çalışılmış olmasıdır. Günümüz literatüründe evrildiği bağlam ve işlev itibariyle post-kolonyal teori veya post-kolonyalizm bu değildir. Ayrıca post-kolonyal teorinin arka planında modern geçmişinde sömürge deneyimi bulunan ABD’nin 20. yüzyılda bir süper güç haline gelmesi vardır. Dahası son 10 yıldır Doğu Avrupa ülkeleri olan Polonya, Ukrayna ve Balkan devletleri kendi pozisyonlarını post-kolonyal teoriyle anlamlandırmaya çalışmaktadırlar.

Birkaç noktanın aydınlatılmasında yarar vardır. Birincisi, post-kolonyalizm, “sömürge-sonrası” niteliğiyle kavranmış İkinci Dünya Savaşı sonrasında iki tür toplumu içermektedir. Bunlardan ilki 1950 sonrasında ABD’nin araya girmesiyle ulusal bağımsızlığına kavuşmuş Malezya, Endonezya, Güney Afrika ve Senegal gibi bazı Asya, Afrika ve Güney Amerika milletleridir. İkinci tür ise, kapitalist Batı bloğu ile bir dönem sosyalist Sovyet bloğu dışındaki tarafsız milletlerin nitelendirildiği Üçüncü Dünyadaki zaten özgür olan devletlerdir. Örneğin Brezilya ve Meksika bağımsızlıklarını 19. yüzyılın ilk yarısında, Nepal de bağımsızlığını 1923 yılında zaten kazanmışlardı, ama 1950 sonrası koşullarda Üçüncü Dünya kategorisinde yer aldılar. İkincisi, “sömürge-sonrası” adlandırmasında “sonra” (post-) sözcüğü veya ön ekinin kattığı anlam, Batı Avrupa sömürgeleştirmelerinin bitişi, bu sürece karşı çıkış ve ABD’nin uzaktan ve ekonomik nitelikli nüfuzunun (yeni-sömürgeleştirme) bunun yerini almasıdır. Avrupa-merkezcilik eleştirilerine izin veren ve destekleyen ülke daima ABD’dir. Nitekim Frantz Fanon ve Edward Said dışındaki örnek düşünürlerin metinleri açısından 2010’lu yıllara değin post-kolonyalizm de Avrupa-merkezciliği eleştirmekle sınırlı kalmış gibidir. Örneğin İslâm biliminin konuşulmaya başladığı yıllar, George Sarton’un bu bilim deneyiminden söz etmesinden sonradır ve çevre ülkelerin geçmiş bilimsel faaliyetleri ve doğru tarih yazım girişimleri küreselleşmeyle birlikte gündeme gelmiştir. Üçüncüsü, bizzat ABD’nin kendisi sömürgeleştirilmiş bir ülke olup, 18. yüzyılın sonunda özgürlüğünü elde etmiş ve İngiliz sermayesinin 19. yüzyıldan itibaren kendisine yatırım yapmaya başlaması, Avrupa’dan aldığı beyin göçü ve diğer kıtalardan aldığı iş gücü göçü ile 20. yüzyılda sömürgeleştiren bir ülke konumuna evrilmiştir. Post-kolonyal teori, hem Frantz Fanon’un ve Edward Said’in meşruiyet kazanıp desteklenmesi, hem de sosyal bilim departmanlarında küresel bir etki alanına kavuşturulması bakımından ABD’de desteklenmiştir. Bunun ve önceki maddelerdeki gelişmelerin esas nedeni, dünya milletlerinin özgürlüğüne yardım etmek değil, dünyayı Avrupa modernliğine karşı oluşmuş karşıtlıktan kurtarırken bu karşıtlığın nimetlerinden de faydalanmak ve yeni bir tüketim kültürü oluşturarak ABD’ye para kazandırmaktır. Dördüncüsü, Türkiye hiçbir zaman doğrudan sömürgeleştirilememiştir. Aslında bu ülke dünyada kendine has bir konuma sahiptir, çünkü dünyanın en büyük süper gücünden aşamalı olarak önce Kurtuluş Savaşı yaparak ulusal bağımsızlık kazanacağı edilgen bir konuma, sonra da dolu dizgin yoluna devam edeceği bir gelişmekte olma kategorisine evrilmiştir. Bununla birlikte modern ve çağdaş tarihçede modernleşmeye karşı verilmiş ilk gerçek akademik, felsefi ve edebi eleştiriler 19. yüzyılda Türk aydınlar tarafından kaleme alınmışlardır. Türk aydınlarının yurt içi ve yurt dışındaki çalışmalarını Türkçede kaleme almış olmaları, onlardan en az 50 yıl sonra dünyanın farklı yerlerinde kaleme alınmış ve onların seviyelerinden görece daha az gelişmiş metinlerin modernliğin kapsayıcı güncellenmesi için post-kolonyal teori çerçevesinde ölçüt niteliğinde kullanımıyla sonuçlanmıştır. Türkçede yazmış olmak yanlış değildir, ama post-kolonyal teorinin Türkçede üretilmiş modernlik eleştirilerinden habersiz olması yanlıştır. Bu yanlışlığı giderme görevi de Türk akademisyenlerine düşmektedir. Örneğin Homi K. Bhabha’nın ancak 1990’larda geliştirdiği kültürel melezlik yaklaşımıyla Ziya Gökalp’in 1914 yılında geliştirdiği içtima-i usûl-i fıkıh yaklaşımı birbirinden çok farklı değildir. Beşincisi, Türkiye’de ve Türkçede kavramlarla olgu ve deneyimler arasındaki anlam ilişkilerinde bazı sorunlar bulunmaktadır. Bu sorunlar felsefe yapmayı ve uzmanların birbirlerinden edindikleriyle ortak kültüre toplumsal sonuçlar aktarabilmelerini sabote etmektedir. 19-20. yüzyıllarda modernleşme ile sömürgeleştirilmenin birbiriyle eşanlamlı olduğu savını savunarak kapsamlı bir modernlik arayışında olan yerli eleştirel metinlerin yeniden değerlendirilerek bir okuma ve anlama yöntemine dönüştürüldüğü post-kolonyal teori, bu kavram karmaşıklığının her bir özne için yarattığı handikapların çözülme süresini kısaltabilir. Açık bir deyişle, modern ve çağdaş yaşamsal deneyimleri anlamlandırmada post-kolonyal teoriden daha iyisi Batı-dışı toplumlar için icat edilmiş değildir. Altıncısı, Avrupa ve Kuzey Amerika’dan müteşekkil Batı ile post-kolonyalizm dışında iletişim kurabilmenin ve müzakerede bulunabilmenin bir yolu bulunmamaktadır.

Post-kolonyal teori ile ilgili bu somutlaştırmanın ardından onun basitçe bir suçlama ve geçmişi övme olmadığını, bunun özellikle Fanon ve Said tarafından ifade edilmiş olduğunu belirtmekte yarar vardır. Çünkü Batı-dışı toplumların ortak meselesi Batılıların suçlanmaları ve kendi geçmişlerinin unutturulmuş olmasından önce yaşıyor oldukları anda nasıl özerk ve özgür bir yolla ekonomi üretebileceklerinin bulunmasıdır. Örneğin Felsefe ile İslâm felsefesinin farklı olduğu ve birinin diğerini zamansal ve mekânsal olarak kabullenmekte zorlandığı bir denklemde entelektüel, akademik ve ahlaki bir edilgenlik var demektir. Diğer yandan sözgelimi İslâm felsefesi ile Temel İslâm Bilimlerinin birbirinin karşıtı olarak konumlandırıldığı bir tarih okuması varsa, burada İslâm’ın olgusal ve deneyimsel karşılıkları bakımından bir karışıklığın söz konusu olduğu anlaşılabilmektedir. Post-kolonyal teoriye göre bu türden ayrılıklar vakit kaybetmek ve doğru yere yoğunlaşamamakla ilgilidir. Çin ve Hindistan’ın, iddialı Asya, Doğu Avrupa, Afrika ve Güney Amerika ülkelerinin sıklıkla başvurduğu bir okuma ve anlama yöntemi olarak post-kolonyalizm, kavramların bulunduğu olgu ve deneyim kavşaklarını görünür kılarak vakit kaybını minimuma indirmeyi sağlamaktadır. Hayat bugünde yaşamaktadır ve bugünün pratik çözümlerine gereksinim duyulmaktadır. Bunun için de bence bütün sosyal bilim alanlarında ve özellikle de İlahiyat alanlarında post-kolonyalizmin okunup okutulması gerekmektedir. Bunun mümkün kılınabilmesi için de önce felsefenin post-kolonyalizme vakit ve mesai ayırması lazımdır.

E-Posta: muhammetozdemir34@yahoo.com

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort