DOLAR 32,5038 0.08%
EURO 34,7826 -0.12%
ALTIN 2.496,260,50
BITCOIN 21056581,00%
Ankara
13°

AÇIK

04:36

İMSAK'A KALAN SÜRE

Banner 728x90
Banner 728x90
Asılların (!) Hegemonyası

Asılların (!) Hegemonyası

ABONE OL
20 Mayıs 2017 01:48
Asılların (!) Hegemonyası
0

BEĞENDİM

ABONE OL

satranc

.

Çoğumuz hatırlarız Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği eski başkanı Türkan Saylan şöyle demişti: “Biz asılız dolayısıyla bizim istemediğimiz bir şeyin olması mümkün değil!” Bu cüreti neye/kime güvenerek söylediğini bu günlerde net olarak görüyoruz. Biz dediği ve asıl kabul ettiği kesim küresel güçlerin içimize yerleştirdiği ve/veya içimizden satın aldığı ve Türkiye’de belli başlı köşe başlarına yerleştirdiği kriptolardı. Bunlara hain demek anlamsız… Bunlar karakol bekçileri… Dikte edilen emirleri yerine getirmek üzere vazifelendirilmiş emir erleri… Şimdi bu hadsiz tavrı nasıl kime veya neye güvenerek sergilediklerini anlayabilmek için bazı şeyleri daha iyi sorgulamak ve anlamak gerekiyor.

Yıllar boyunca tarih dersi diye birkaç savaş ismi ve birkaç tarih, mutlaka ezberletilen antlaşma maddeleri, tartışılmaz ve sorgulanamaz bir tavır ile bir askerin girdiği İnkılap Tarihi diye acayip bir ders ile zihinlerimize kazınmak istenen neydi? Koskaca Kurtuluş Mücadelesi’nde Mustafa Kemal ve İnönü dışında kimse yok muydu? Milli bir kahraman için neden koruma kanunu çıkartıldı? gibi zihnimize üşüşen onlarca soru…cevabını bilmediğimiz sorgulamadığımız… (Herkes kendi sorgulamasını mutlaka yapmalı bence )

Yıkılan imparatorluk ve kaldırılan halifelik ardından gelen yoksulluk ve açlığın kol gezdiği Anadolu halkına şapka giydiren, giymeyenleri meydanlarda astıran Şapka Kanunu, koskaca milleti bir gecede cahil eden, yazılı tarihiyle bağlarını koparan Harf Devrimi…

Küresel güçlerin yönetmenliğini yaptığı, oyuncularını şahsen kendisinin seçip yetiştirdiği, sömürge sisteminin revize edilmiş halini perdeleyen bir tiyatro oyunuydu. Bu oyunun en mühim kuralı ne oyunun ne de oyuncuların fark edilmemesiydi. İşte bu oyunun son sahnesi 15 Temmuz’da oynandı. Sahne İstanbul, sahne Ankara, sahne TBMM idi.

Canımızı malımızı vatanımızı emanet ettiğimiz, vatan evladı bildiklerimiz; yolumuzu kesti, uçaklarla meclisimiz bombaladı, Boğaz köprüsünü işgal edip, Ankara’nın göbeğinde tanklarla göğsü iman dolu onlarca vatan evladını çiğneyip üzerinden geçti. Türk Milleti’nin vergileriyle alınmış F16’lara doldurdukları kiralık katillerle, Türk milletinin ilk defa kendi oylarıyla seçtiği Cumhurbaşkanı’nın peşine düştüler. Daha önce olduğu gibi bu sefer de kazanacaklarını zannederek yola çıktılar fakat hezimet oldu…

Türk Milleti bu vahim süreçte; gücünün, birliğinin ve beraberliğinin karşısında, hainlerin ne kadar aciz ve zayıf olduğunu gördü. Birlik ve beraberliğin ne kadar büyük bir güç olduğunu yeniden keşfetti. Bir felaket olarak planlanan 15 temmuz gecesi, asırlık gaflet uykusundan uyanış gecesi oldu… Vesayet oyununun bittiği, oyuncularının maskelerinin düştüğü gece oldu. Milli bayramda TRT ekranlarında oynatılan “Bir Millet Uyanıyor” filminin gerçekten yaşandığı gece oldu.

Sistem içindeki silahlarının bir bir etkisiz hale getirildiğini gören ‘ASILLAR’ (!) her türlü şer kuvvetle ittifaktan çekinmedi ve sonuç olarak 15 Temmuz kalkışması yaşandı. 15 Temmuz’un bedelini canlarıyla ödeyen şehit ve gazilerimiz şerri hayra çevirdi. Türk milleti dostunu düşmanını tanıdı. Başına geçirilmeye çalışılan tuzakları gördü. Ayağına takılmış prangaları fark etti.

Küresel güçler ve bütün piyonları ‘Hayır’ diyorsa, yılların teröristi PKK ‘hayır’ diyorsa yıllar boyunca inanç terörü yapan, Türk Milleti’ni aşağılayan küçük gören “Bu ülkede bizim istemediğimiz hiçbir şey olmaz” diyecek kadar hadsiz “ASILLAR” (!) Hayır diyorsa, yaşananları gerçek bir şuur bilinciyle değerlendirmek ve partiler üstü milli bir duruş sergilemek zorundayız. 248 şehit ve 2000’in üzerinde gazi ile büyük bir imtihan vermişken kimsenin kişisel çıkar ve ikbal saikiyle hareket etme lüksü yoktur. Millet olma bilici ve şuurunu şimdi göstermezsek, Mısır, Libya, Suriye’den sonra yıkılan kale Türkiye olur ve hepimiz bu yıkıntının altında kalırız.‘

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
Tüm Yorumlar (5)
  • özlem

    Amaç hep aynıydı bizi başkalaştırmak köklerimizden kopmak yıllarca hep batı hayranlığını empoze ettiler bize artık uyanmak zamanı bu gaflet uykusundan kaleminize sağlık Sibel hanım yazılarınızın devamını bekliyoruz

  • Nurgül Ersoy

    Selamunaleykum Sibel hanım, öncelikle kaleminize sağlık… Çok şükür ki artık cahil bir nesil yetişmiyor ve bu yüzden farkındalık dönemi yaşanıyor ülkemizde tabiri caizse bir diriliş dönemi… Rabbim içinde bizim ülkemizi de tüm islam devletlerini korusun muhafaza eylesin inşaAllah… zalimlerin pis oyunlarını ve zulümlerini durdursun, onları KAHHAR ismiyle kahreylesin … Tez vakitte zafer “İSLAM’ın olsun ve o günleri de görmeyi Rabbim bizlere de nasib eylesin inşaAllah… yazılarınızın devamını bekliyorum Bakü’den selamlar olsun inşaAllah….

  • Fatma

    O günlerde tam olarak anlayamadigimiz ya da üzerinde durmadığımız kelimeler ve olaylar şimdi tekrar bakınca anlamını buluyor. Güzel yazılarınızın devamını bekliyoruz

  • Kadriye İspir

    Müthiş bir yazı olmuş. Kalemine saģlık..Bu kadar hainin çok olduğu (sıfatları ne olursa olsun, kendilerini kim zannederlerse zannetsinler hain haindir) bu ulke ve asil millet eminim bütün urlarından arınacak ve eskisinden çok cok güçlü bir noktaya Rabbimin izni ile gelecektir.Bunlar müjdeci bahar yağmurlarının gökgürültuleridir. Bu bahar yağmurları da yeniden dirilişin habercisidir..

  • Pınar Aydin

    İnşaallah 15Temmuz gecesi verdiğimiz Milli Mücadelenin devamını 16 Nisanda tekrar vereceğiz.Milli bilincin oluşumuna katkı sağlayacak bir yazı oldu. kaleminize sağlık.


HIZLI YORUM YAP
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort