DOLAR 32,5451 0.01%
EURO 34,9203 0.19%
ALTIN 2.429,590,27
BITCOIN 2061399-4,07%
Ankara
25°

PARÇALI BULUTLU

20:01

AKŞAM'A KALAN SÜRE

Ali Öztürk

Ali Öztürk

23 Ocak 2016 Cumartesi

Kadavra Metodolojisi Ve Şiirin Ölümü

Kadavra Metodolojisi Ve Şiirin Ölümü
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Modern dünya görüşü cesede indirgenmiş bilgi üzerinden dünyayı yorumlayıp kurguladı. Canı çıkarılmış, ruhu reddedilmiş, hakikati dışlayan ontolojik yaklaşımları esas alan bir epistemolojiyi benimsedi, modern dünya görüşü. Esasen bu denli hakikatli kullanılan ontoloji kelimesinin özünde bile “ölü gerçeklik” metaforu vardır. Çünkü modern dünya görüşü mekanize olmuş bir evren anlayışına dayalı olarak, insan ve tüm beşeri üretimleri de uyarlayarak, bilgiyi geliştirmeyi ve yargıyı sonuçlandırmayı esas aldı.

Bu Batı’ya ve onun ürettiklerine bir süreliğine büyük üstünlükler sağladıysa da esasen tüm medeniyeti içten içe tahrip eden araçların serpilmesine de yol açtı. Buna bağlı olarak da her insani gizem, estetik ve sanat tahrip oldu, yok olmadıysa da öldü. Belki sanat daha çok konuşulur ve üzerinde daha çok araştırma yapılır oldu; ama bu onun varlığına ivme katamadı ve onun gelişip yücelmesini temin edemedi. Böylece eskilerin miadı doldu ve ortada yeni/büyük bir istihsal da yok.

Bu meselenin vuzuha kavuşturulması bağlamında ele alınması mümkün misallerden biri, belki de en çarpıcı olanı, “şiirin ölümü” teorisidir. Haldun[1]‘un, yaklaşık on beş yıl önce, biz henüz üniversite talebesiyken bana sual ettiği noktaya dönebiliriz:

“Bu kadar edebiyat fakültesi var, ama pek şair çıkmıyor, neden?”

Bu soruya şimdi –daha erken de olsa- cevap vermek istiyorum. Diyorum ki bu üniversiteler tamamen yukarıda bu bahsi geçen modern metodolojiyi benimsediler. Buna bağlı olarak da şiirin bilgisine ilişkin eskilere nazaran çok daha fazla şey biliyoruz. Ama bu teknik bilgi ve yaklaşım, “şiirin kadavrasına operasyon” çekmeye benziyor. Ruhu ve estetiği, duyarlılığı ve gizi, sözü ve özü imha edilmiş; parçalanmış, nabzı durdurulmuş bir hâl, bir şiir üzerine enerji sarf edilmiştir, kadavradan şiir, bu sebeple şair çıkmaz, çıkamaz.

Hâl böyle olunca bir şiirin hangi dönemde, hangi saiklarla, hangi tekniklerle yazıldığını; kime ait olduğunu, kullandığı araç ve dil aparatlarını da bilebiliyorsak, belki de şiir tarzlarına göre mükemmel bilgisayar programları tasarlamanın zamanı gelmiştir. Gerçekte ise şiiri bilemiyor, ona yolculuk edemiyoruz. Çünkü kadavradan çıkan her şiir peşinen “cân”sız oluyor.


[1]İbn Haldun değil. (mn-mütercimin notu-)

İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort