DOLAR 32,5055 -0.12%
EURO 34,7782 -0.5%
ALTIN 2.495,390,45
BITCOIN 20728290,40%
Ankara
20°

PARÇALI BULUTLU

04:46

İMSAK'A KALAN SÜRE

Esra Ekinci

Esra Ekinci

22 Ocak 2021 Cuma

Refleks Yahut Esaslı Bir Boykot

Refleks Yahut Esaslı Bir Boykot
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Whatsapp, öne sürdüğü sözleşmeden kullanıcıların farklı bir uygulamaya geçiş şeklinde yaptıkları boykot neticesinde; geri adım sayılabilecek birtakım kararlar almış. Aklıma gelen iki düşünce var, paylaşayım. Hanımlar arasında olan katıldığım birkaç Zoom toplantısında bir davranış çok dikkatimi çekti.

Online buluşmalara evimizden katılıyoruz ama ortam evimiz değil. Hanımlar arası buluşmalarda tesettürümüzü, başörtümüzü neden bırakıyoruz kıymetli kardeşlerim? Hangi üreticinin iyi niyetine güveniyoruz bilemiyorum ama ev hali ile evden katılmak, ortamın internet olduğu gerçeği karşısında elimizi ayağımızı titretmeli değil mi? “Amaaaaan kim görecek biz bizeyiz” anlayışı dijitalleşmeye karşı hazırlıksız yakalanmanın ve bir süre sonra hayıflanılacak anıların müsebbibi.

Henüz tam idrak edemedik neyin içine düştüğümüzü. Ve biz kullanıcı pozisyonundayız, kullandıklarımızın normlarını ve kullanım şartlarını biz belirlemedik. Hal böyle iken en azından bu kadar savunmasız olmayalım. Bir çok ihtimal var ev hali ile katılmanın sonuçlarına dair… Kazara bile yaşanan durumlar varken, tedbirsizliğimizi neyle açıklamamız gerektiğini ben bilemiyorum.

Bu bulanıklığa ne gerek var, sonradan dahil olduğumuz her oyunda bocalamak durumunda mıyız? Her olası sonucu bizzat tecrübe ederek öğrenmek durumunda mıyız?

Whatsapp meselesinde de gördük ki, kimse bu insanlar güzel güzel irtibat kursun diye çalışmıyor. Bir çıkarı var. Bir değil sürekli çıkarı peşinde. Arakanlı Müslümanları bugün bir adaya terk edip dünya ile irtibatını kesen dünya mı biz iletişim kuralım diye çabalayacak? Biz kimiz? Dünyadan izole edilmiş, farklı ülkelerdeki aile bireyleri ile telefonla bile konuşmaları yasaklanan, Uygurluların; açık hava hapishanesinde yaşayan Filistinlilerin dindaşı. Denizin kıyısında yaşayıp açlıktan ölen insanların yurdu Yemen’i kendi haline terk eden, bir avuç su vermeyen, insanların kitlesel olarak hayat ile iletişimleri kesilirken (ve hatta iletişimi bizzat kesen) “aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor” uyarısı veren Dünya, biz iletişelim diye gece gündüz uyumuyor, hem de ücretsiz bir hizmet 7/24…
Dünya masallarından seçmeler…

Köleliği farklı formlarda sunan Batı, bugün de bizi dijital köle haline getirmek istiyor. Ne kadar çabuk teslim olduk? Whatsapp verilerimizi verecekmiş diye dertlenirken, kendi rızamız ile verdiğimiz veriler bizim durup düşünmemiz gereken bir çelişkimiz.

WhatsApp konusunda ikinci olarak gördüm ki boykot, hafife alınacak bir mesele değil.
“Bir benle mi olacak…” diye başlayan cümleler, “evet bir senle olabiliyormuş” yanıtını tecrübi bir bilgi ile öğretti bize. Hayır, zaten Allah bizi sonuçtan değil de gidişattan, sorumlu tutuyor ama içimizde;
amaaan bir benle mi diye başlayan,
alışkanlıklarından vazgeçmeye dirençli,
rahatın kolaylığına düşkün,
hazır sofraya hemen oturan, yeni bir sofra açmak için ölümüne yorgun
direnç kırıcı birtakım söylemlerimiz var.

Boykot sadece almamak gitmemek… değildir. Kendi yaşam alanını kurmaktır.  Şu an olan ise bize “güvenlikli” yaşam alanı kurma çabalarıdır. Peki biz mi istedik?
Hem evet hem hayır ama onlar buna alışkın. Özgürlük de götürürler, güvenlik de; dünyanın fedakar koruyucuları çünkü onlar (!)
Bu sebeple WhatsApp bugün geri adım atar yarın başka bir ayar koyar, şu anda bile doğruluğunu teyit edemeyeceğimiz hayalet bir güvenlik sözü içindeyiz. Whatsapp sadece bir örnek… Tek sorunumuz güvenlik de değil. Tüm kuşatılmışlıklarımızdan, kullanarak bağımlı kaldığımız her parçadan söz ediyorum. Çünkü boykot, bağımlılıklarından kurtulmaktır, harekete geçmek için ittirici bir güçtür. Boykot; acil bir çözüm yolu değildir. aciliyet yahut his değişikliği ile vazgeçilecek bir eylem değildir. Ara sıra birtakım olaylar gündem olunca gerçekleştirilen vicdan rahatlatma unsuru hiç değildir, olmamalıdır. Boykot meselesine red edilenin yerine daha iyisini koyma bilinci olarak değil de refleks bir hareket olarak baktığımız günden beri zaten; bizzat boykot edilenler tarafından adeta gaza getirme ve havasını alma eylemi olarak kullanıldığını düşünüyorum. Bir haftalık bir öfke yahut tepki kimseye bir zarar vermez değil mi?

Ülkemizin ve Müslümanların tam bağımsızlığı için ise bizim kendi yaşam alanımızı kurmamız gerek. Alternatifleri çoğaltmamız, sunum ve içerik konusunda kaliteyi hep bir üste taşımamız gerekir ki; boykot edilenin tercih edilme sebepleri elensin. Ayrıca topluma boykot çağrısı yaptığımızda halkta alternatif olarak kabul edilebilir bir seçenek yoksa bu çağrı karşılık bulamıyor.

Bunlarla birlikte, boykotu basite indirgeyen “öğrenilmiş sonuçsuz eylemler” olarak nitelendirilen düşünceye karşı çıkıyor; o düşüncenin bize “öğretilmiş çaresizlik” olma ihtimaline dair düşünmeye davet ediyorum. “İbrahim tek başına bir ümmetti” (nahl, 120) ve İbrahim (as) ateşe atılırken bir damla su ile ateşe yürüyen karınca, benim gücüm bu, safım belli olsun demiştir bir mesele göre. Küreselleşmenin ve üretim sermaye gibi ilişkilerin girift bir hâl aldığı ortamda kurtuluş boykotta dememekle beraber, bunun yöntem olarak takip edilebilirliğini söylüyorum. şunu da söyleyim: boykot sadece terk ediş değil dedim. terk ediş ama başını sokacağın mekanı da inşa ediş süreci. bu anlamda whatsapp meselesinde bilgimiz facebook’a direk verilecek diye kaçarken kendimizi Rusya’nın kurduğu telegram barınağına attık, boykot bu değildi. Bu bir durum tespiti ve bir süreci gözümüzün önüne koymak alternatiflerin azlığını, mevcutların yetersizliğini göz önüne getirmek istedim. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmamak için; hava durumumuzu da tedbirimizi de akıbetimizi de kimsenin insiyatifine bırakamayız. İşte boykot, bu işin hareket motoru.

Şu an aklıma gelen iki tane de tarihi bilgi paylaşayım. İslam tarihinde boykot yılları diye başlı başına bir başlık olan o yılları bir daha okuyalım. Boykotun etki gücüne dair Mekkeli müşriklerin Müslümanlara uyguladığı boykot nelere mâl olmuş bir bakalım. İkinci örnek de Peygamberimiz Medine’ye hicret ettiğinde ilk işlerinden biri yeni bir çarşı/pazar kurmak olmuştur. Peygamberimiz Yahudilerin kurduğu pazara ve sisteme bağlı kalmamış, red etmiştir bir anlamda da. Bu sebeple Peygamberimizin kurduğu pazar yakılmış ve Peygamberimiz ikinci kere kurmuştur. Pazar yakılınca Peygamberimiz “yaptığımız iş Yahudileri kızdırdı, demek ki doğru bir iş yapmışız” buyurmuştur. Bu örnekten sonra şunu diyorum: Boykot sadece tüketmemek değil üretmektir, üretme alışkanlığını kazandırmalıdır bize. Çünkü boykot bu yönüyle de, iktisadi bağımsızlık arayışıdır.

İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort