DOLAR 32,3607 0.17%
EURO 34,4602 -0.71%
ALTIN 2.437,27-0,95
BITCOIN 2071221-5,14%
Ankara
15°

HAFİF YAĞMUR

13:10

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

Rabia Betül

Rabia Betül

12 Nisan 2020 Pazar

Gün Batarken

Gün Batarken
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ne yöne dönsek insanlar bir şeylerden şikayetçi, bir olayı veya birilerini eleştirir vaziyette, memnuniyetsizlik salgın bir hastalık gibi insandan insana sirayet ediyor. Hal böyle olunca ister istemez bizim de gözümüz eleştirel bir şekilde bakmaya alışıyor, kulağımız eleştirecek bir söz duymaya hazır, gönlümüz ise içten içe birilerini veya bir şeyleri eleştirmek için fırsat bekliyor. Bu durumdan biraz olsun sıyrılmak ve iyiliğin, güzelliğin de mevcut olduğunu hatırlamak ve paylaşarak çoğalması adına  sizinle son günlerde yaşadığım takdir edilmesi gereken güzelliklerden bahsetmek istiyorum:

24 Şubat

Tv programlarından, sosyal medyadan çok severek takip ettiğim Bekir Develi memleketime geldi. Ailemle beraber konferansa katıldık, elhamdulillah iyi ki katılmışız. Bekir Develi abi yeri geldi bizi güldürdü yeri geldi hüzünlendirdi. Bilhassa gençlere yönelik kıymetli düşüncelerini bizimle paylaştı. ’’Yarayı nerden aldığımıza bakmalıyız.’’ diyerek öncelikle bizi gaflete iten sorunun kaynağını bulup, bundan sonra çözüm için adım atmamız gerektiğini ifade etti. Ayrıca kendisinin bir de youtube kanalı var ve her hafta kıymetli kişileri kanalına konuk ediyor, uğramanızı tavsiye ederim.

26 Şubat

Mehmet Dinç gerek konuşmalarıyla gerek kitaplarıyla insan tahlillerini, insan hallerini çok güzel ve gerçekçi bir şekilde anlatan bir klinik psikolog. Mehmet Dinç’in internette izleme imkanı bulduğum ‘’Ahlak güçlendirir’’ konulu konferansı değişen değer yargılarımızı gözler önüne seriyor, gündelik hayatta dikkat etmemiz gereken davranışları bize hatırlatıyor, ahlakın toplumu müspet bir şekilde nasıl değiştirip, dönüştürdüğünün altını çiziyor. Ahlaklı insanların toplumda öncül olması gerektiğini, ahlaksızlığın yayılmaması için bize düşen sorumluluklardan bahsediyor. Velhasıl bol istifadeli ve izlenilesi bir sohbet…

29 Şubat

Ülkemiz ve milletimiz için canlarını ortaya tüm Mehmetçiğe teşekkür ve selam etmek istiyorum. Şehitlerimize Allah’tan rahmet , ailelerine sabır diliyorum.

2 Mart

Evimizin yakınında iki katlı şirin bir kütüphane bulunuyor. Yakın olması bu çevrede yaşayanlar için güzel bir nimet. Ayrıca çayları her daim sıcak ve ücretsiz. Belediyenin böyle bir imkan sunmasının çok önemli olduğu düşüncesindeyim zira kütüphanelerin çoğalması yalnız ders çalışma olanağı değil aynı zamanda kitaplara erişim açısından da kıymetli. Belki küçük bir eleştiri yapmak gerekirse biraz daha büyük olmasını, böylelikle daha fazla kişinin yararlanmasını isterdim.

Bu arada size yaşadığım bir tevafuktan bahsetmek istiyorum. Kütüpaneden aldığım Fethi Gemuhluoğlu’nun “Dostluk Üzerine” isimli  kitabının giriş sayfasındaki sözler bana aşina geldi ve Bekir Develi’nin konuşmasına aynı sözlerle başladığını hatırladım:

‘’Efendim,

Evveli, ahiri, zahiri, batını selamlarım. El-Evvelü Allah, El-Ahirü Allah, Ez-Zahirü Allah, El-Batınü Allah. Sahib’i selamlarım. Sahib-i Hakiki’yi selamlarım. Sağımı, solumu, önümü, ardımı selamlarım. ’’Levlake Sırrının Mazharı’’nı selamlarım. Validesini, Hadice Validemi, Fatıma Validemi selamlarım. Çihar-ı Yar-ı Güzin-i selamlarım. Erkan-ı Erbaa’yı: Selman’ı , Mikdad’ı, Ammar’ı, Ebu Zerr’i selamlarım. İmameyn-i Muhteremeyn’i selamlarım. Taife-i ecinniyi selamlarım, müminlerini ve Müslimlerini. Ve sizi selamlarım…’’

Kitabı okumanızı tavsiye ederim. Fethi Gemuhluoğlu’’Türkiye’deki yanlışlık, tenkid fikrinden başlıyor. Yanlışlık dost olmamak, fikre dost olmamak… İnsana dost olmak, fikre dost olmak, coğrafyaya dost olmak, tarihe dost olmak, kendi vücuduna dost olmak gibi kademe kademe, ama entegre, bir bütün içinde bütün dostluklar söylenmeye mecburdur…

(…) Meseleyi bu şekilde vaz’ etseydik, tenkidle vakit geçireceğimiz yerde, tebliğ vazifesini yüklenseydik, tebliğ edileni tebliğ etmek vazifesini yüklenseydik… O zaman dünya, ki yaşama sevincini yitirmemek gerekir ’’Dünya bir cenabetin elinden bir cenabetin eline geçen hamam tasıdır.’’ dense bile, dünya yaşanmaya değer. Ve Bedri Rahmi doğru söylüyor tabii, tasavvufla hiç alakası olmadığı halde, bir şair hassasiyetiyle, ‘’Dünya, kiri ile pası ile sevmeye değer.’’

Hz.Ali’nin ‘’ Gözü olana sabah ışımıştır.’’ sözünden mülhem hayrı, iyiliği gören gözlerimizin olması duasıyla.

Devamını Oku

Uyanın Rüya Vaktidir

Uyanın Rüya Vaktidir
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Uzun zamandır almayı düşündüğüm ancak ertelediğim ‘Uyanın Rüya Vaktidir” adlı kitabı okumak nihayet nasip oldu. Kitap ismi ve kapağıyla olduğu kadar içeriğiyle de bende özel bir yer edindi. Modern dünyanın daralttığı ufkumuzun, zihnimizin ve gönlümüzün genişlemesi için okumanızı tavsiye ederim. Zira ruhlarımız ona aşina gelen ruhların sözlerine bu çağda daha çok ihtiyaç duyuyor. Bu kitap da ruhumuza iyi geldiğini düşündüğüm kitaplardan biri…

Kitap, unuttuğumuz ümmet olma bilincini, mazlum kardeşlerimizi hatırlatıp; bozulan nizamı onarmak için gaflet uykusundan uyanmanın vakti olduğunu bildirerek başlıyor. Parçalanmış gönüllerimizi, dağılmış zihinlerimizi toparlayıp, kendimizi bulmamız için bize bir güzergah çizerek devam ediyor.

Bu hayatta niçin var olduğumuzu, muradımızın ne olduğunu sorgulatarak, her şey ve herkesten önce kendi iç dünyamızda bir sefer çıkmaya teşvik ediyor. Zira yazara göre kendini fethedemeyen başka fetihlere yol alamaz. Kanımca bunu gerçekleştirebilmenin yolu kişinin kalbiyle hasbihal etmesi, kalbini güzelliklerle donatması, ona ihtimam göstermesiyle mümkün. Aksi takdirde kalbe dokunmayan her adım eksik kalıyor. “Fetih, kalpleri açmaktır. Kalbin kapısını ancak ona sevgi ve merhametle yönelmiş bir kalp açabilir. O öyle bir kalptir ki muhatabının hayatını, ondan daha fazla düşünür. Öyle bir kalptir ki  yüzünde hep tebessüm görülür. Öyle bir kalptir ki içinde bahar, yüzünde bahar yürür. Fetih, ancak bu kalp ve bu kalbin çekim alanında seyr edenlere nasip olur. O yüzden fetih önce içimizde başlamalıdır. Kendini fethedemeyen başka fetihlere layık olamaz, zaten buna mecali de olmaz. İçimizdeki köhne karanlığı aydınlığa çevirmeden, başka aydınlıklara nasıl vesile olabiliriz ki?’’ diyor yazar.

Ayrıca kitapta geçmişimiz yad edilip, bugünden Ayasofya meselesi, 15 Temmuz, şehit Furkan Doğan gibi kıymetli konulara da yer verilmiş.

Genç olmanın yaş değil yürek meselesi olduğunu ortaya koyan ‘genç’ ve ‘dertli’ güzel bir insan Mehmet Lütfi Arslan ve satırlarıyla asıl derdimizin insanlığımızın manasına ulaşmak olduğunu talim ediyor bizlere…

‘’Bol bol okuyun ve okumayı terk etmeyin. Derdi olan insan okur, derdi olmayan da okuyarak dert sahibi olur. Asıl mesele bir derdimizin olmasıdır.’’*

Dert sahibi olmak veya bir derdiniz var ancak hayat gailesi içinde yeterince hemhal olamıyorsanız, derdinizi yeniden hatırlamak adına bu kitabı okuyabilirsiniz. Hal saridir derler, okuyarak güzel insanların güzelliklerinin bizlere sirayet edebilmesi umuduyla iyi okumalar…

*Rasim Özdenören

Devamını Oku

Anatomi ve Hayret

Anatomi ve Hayret
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Her şey çok mu kötü gidiyor hayatınızda? Şükretmek için hiçbir sebep bulamıyor musunuz? O zaman sizinle küçük bir test yapalım. Hadi parmağınızla burnunuzun ucuna dokunabiliyor musunuz bir deneyin. Cevabınız evet ise yalnızca bunun için bile şükredebilirsiniz zira beyindeki bir lezyondan dolayı size çok basit gelen bu hareketi yapamayanlar var.

Anatomi çalışıyorum ve Rabbimiz’in bize bahşettiği bedeni tanıdıkça hayret ediyorum. Bir düşünün; yük taşırken omzumuzun çökmesini önleyen bir kas var, her bir damar her bir sinir en ince ayrıntısıyla tasarlanmış Rabbimiz tarafından. Tefekkür ettikçe ’’Biz insanı hakikaten en güzel biçimde yarattık.’’ ayeti bir kez daha mana kazanıyor .

Günümüzde her şeyden şikayet edip, bu şekilde espriler yapmak çok fazla ‘etkileşim’ alır oldu. Hayatı seyrinde gittiği, sağlığı yerinde olduğu, akşam ailesiyle sıcak bir çorba içebildiği halde yalnızca istediği bir şey hemen olmadığı için talihine küsenler var. Oysa dönüp etrafımıza bir baksak dünya bizden ibaret değil; savaşlar, açlık, hastalık vb. bir çok sorunla mücadele eden insanlar var. Peygamber Efendimiz (sav)‘in hadisi bizi kendimize getirecek bir ihtar niteliği taşıyor: ‘’Hayat şartları sizinkinden daha aşağı olanlara bakınız; sizden daha iyi olanlara bakmayınız. Bu, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hor görmemenize daha uygun bir davranıştır.’’

Allah’ın nimetlerine karşı hayretini kaybeden, kendisine bahşedilen nimetleri göremez duruma gelir. Yalnızca hayatındaki olumsuzluklara odaklanan, iyi giden şeylerin farkına varamaz. Öyleyse her ne yaşıyor olursak olalım, bilelim ki Rabbimizin şükredilecek birçok nimeti var.

Gözlerimiz güzeli görüp, hayretle açıldıkça nimetleri idrak edecek ve gönlümüz ancak o zaman doyuma ulaşacaktır. Artık yalnız dilimizle değil, hal diliyle de şükredeceğiz ve bu inşallah Rabbimiz’e daha çok yaklaşmamıza vesile olacaktır.

Devamını Oku
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort