DOLAR 32,3444 0.29%
EURO 35,1322 -0.02%
ALTIN 2.312,691,56
BITCOIN 22867632,58%
Ankara
19°

KAPALI

02:00

YATSI'YA KALAN SÜRE

Sıddıka Rahime

Sıddıka Rahime

04 Kasım 2023 Cumartesi

Kelime Müzesi

Kelime Müzesi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Anadilimiz Türkçemiz, sade gibi görünen ama bölgesel olarak incelendiğinde, tür olarak incelendiğinde, dolu dolu bir dil. O doluluk, sessiz sessiz keşfedilmeyi bekliyor.

Şermin Yaşar, Ankara’da bir kelime müzesi açmayı planlıyor.

Kelimeler, bizlerin ifade için kullandığı, her biri bir ihtiyaca cevap veren, her biri yaşayan, hatta her biri bizlerinin yakını olan, evlat gibi olan, ana gibi olan, yar gibi olan olan anlamlı harfler topluluğu.

Etimoloji, kelimeler hakkında bilgi vermek maksatlı gelişen, telefonuma uygulamasını eklediğim kompleks bir bilim. Yeni bir kelime duyduğumda ya da okuduğumda,  bu da nereden çıkmış, ilk kim kullanmış diye bakarım.

Hiçbir kelime, karşımıza boşu boşuna çıkmaz. Bir anımızın tekrarının olmadığı gibi, ömrümüze takılan, ömrümüzün anlarının altını çizen yeni kelimeler, yeni tatlar gibi.

Fazla tat bilmeden yaşamak, yavan bir şey değil de nedir, her gün aynı yemeği yemek gibi bir şey.

Uçan her canlıya kuş demek, binlerce kuş türü ile aramıza mesafe koymak, dünyamıza hiç birini dahil etmemek. Oysa kuş sevenler, güvercinleri bile birçok türe ayırmışlar.

Kanadının boyuna göre, rengine göre, yaşadığı yere göre, her birine ayrı bir isim vermişler. Güvercin kelimesi yetersiz gelmiş. Kumrunun, aslında bir güvercin olduğunu öğrenmek mesela. Sadece eşine olan istikrarının olmadığı, aslında onun bir tür güvercin olduğunu bilmek…

Posta güvercini, kral güvercini, üveyik, ses güvercinleri, evcil güvercin vb. güvercin ailesindeki birkaç güvercin sadece. O kadar kalabalık bir aileye, kuş demek. Bir anlasalar alınırlar ya. Birçok türü var ve biz onlara kuş diyoruz.

Ya güller… Mayıs ayında açmaya başlayan, Haziran’ın sonuna kadar, dünyayı hem kokusu hem görüntüsü ile güzelleştiren güzeller. Onları sevmeyen yoktur bence. Kimi mis gibi kokar, kimi muhteşem gözükür, kimi yediverir yediveren olur. Kuşburnu, çalı, Japon gülü, bataklık gülü, Çin gülü, okka gülü içlerinde birkaç tanesi sadece. Gül kokusu güçlü bir antidepresandır. Bunu ancak dertli iken gül koklayan bilir. Tevekkeli değil, aşıklar hep gül koklar. Aşkın tarumar ettiği ruh halini, iyi etmek için gül koklamak, ne güzel bir şifa. Köyümden hatırladığım, çok güzel kokan, koyu kadife kırmızı gül mesela. Tipik bir köy güzelidir. Öyle akılda kalan bir görüntüsü yoktur, yanına yaklaşana kadar ilgi çekmez. Kokusu ile mutlu etmeyle yetinir. Görüntü derdi yoktur. Köylüler gibi, beni olduğum gibi kabul edin der gibi.

Yıllardır bizimle yaşayan, hatta bizi kendisinin hizmetkârı gören kediler. Onların da birçok türü var. Ankara kedisi, Van kedisi bildiklerimiz peki ya bilmediklerimiz. British Scottish Fold’dan bahsetmek istemiyorum, o yeterince popüler. Sokaklarda yaşayan ya da sokağa atılan sokak kedileri de en az ev kedileri kadar anılmayı hak ediyor. Hatta meşhur İstanbul kedileri. İstanbul denince akla gelen kediler. Onlarla ilgili fotoğraf sergileri bile var. Hepsine kedi mi diyeceğiz, demeyelim.

Eskiler bu konuda bizden çok daha özenli yaşamışlar. Balıkçılar mesela hem balıkları, hem balıkların boylarını ayırmışlar. Sait Faik hikâyeleri balık isimleri ile dolu. Denize yakın bir yazardan deniz seven bir yazardan, beklendiği üzere, bize balıklardan bahsetmiş.

Balıkçılık başlı başına bir zenginlik. Rızkını denizde aramak, günün en sessiz saatinde balık avlamak. İnsanın düşünecek ne çok zamanı olur. O düşüncelerden biri, uskumru balığına, boyuna göre isimler vermek. En küçükten büyüğe kadar isimlendirmişler. Kalinerya, çiroz, lipari. Şimdi biz bunlara topluca balık mı diyeceğiz, demeyelim.

Biz Trabzonlular, hamsiye balık demeyiz asla. O bizim için bambaşka bir canlıdır.

Etimoloji o kadar zengin ki. Benim yazdıklarım, denizde birkaç damla sadece. Çam ağacı türleri, meşe ağacı türleri, bulutların türleri, endemik bitkilerin türleri vb.

Her gün bir türü incelense, ömür yeter mi acaba?

Kelime müzesi, farklı keyiflere ufuk açacak. Müze açılana kadar, kendi zihnimizde müzeler mi açsak, her güne 5 kelime mesela. Daha, duygu durumu kelimeleri var. Karşımızda, kelime seven ufuk açma meraklısı biri varmış gibi, farklı kelimelerden müteşekkil cümleler kursak, Türkçemiz için çalışsak, tatlı olmaz mı, hayat, tatlı edebildiğin kadar tatlı oluyor. Bizler soğan ekmekle mutlu olan bir milletiz, konfor denen şey, standart denen şey bizi sadece harcarken mutlu ediyor, sonrası yok. Oysa farklı bir kelime, farklı bir dünyaya girmek gibi. Hayat, kapısını açmamızı bekleyen dünyalar ile dolu. Bize, hangisinin iyi geleceğini Allah bilir.

İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort