DOLAR 32,3607 0.17%
EURO 34,4602 -0.71%
ALTIN 2.437,27-0,95
BITCOIN 2071221-5,14%
Ankara
15°

HAFİF YAĞMUR

13:10

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

Sıddıka Rahime

Sıddıka Rahime

04 Kasım 2023 Cumartesi

Sen Bendesin Trabzon

Sen Bendesin Trabzon
1

BEĞENDİM

ABONE OL

İnsanın özleyeceği bir şehri olması ne tatlı, ne bereketli bir his. İki haftadır seninleyim Trabzon.

En önce, her yeri bordo mavi bayraklarla donanmış meydanını gördüm. Bir şehrin, takımı ile rengi bu kadar mı uyar? Bordo mavi senin rengin olmuş Trabzon.

Bir süredir, düzenlenmek üzere dökülen çekmece gibi olmuşsun. Bir dahaki gelmeme daha güzel bulacağım seni kesin.

Alt üst edilmiş bir vaziyettesin. Coğrafyası dar, gönlü zengin Trabzon, alt yapı yenilemesi ve yol çalışmalarına şahitlik ettim.

Başından dibine kadar kazılmana, Arnavut kaldırımlarının üst üste yığılmasına, ilginç dolmuş güzergâhlarının kullanılmasına şahitlik ettim.

Üstünden eksilmeyen, gri yağmur dolu bulutlarına şahitlik ettim. Gri bulutların, gri yaptığı Karadeniz’e şahitlik ettim.

Sorulan sorulara, cuk diye cevap veren, hazır cevap esnafa şahitlik ettim.

Şehrin en kıymetli yerinde, babadan kalma, küçük ama anı dolu kıymetli eşyalar dolu, içine daha fazla şey koyulmak istenen, ondan bir türlü geçilemeyen eski bir ev gibisin Trabzon, benim için.

Seni ne çok özlemişim. Tepeden denize bakan Atatürk Köşkü’nü gördüm. Dev beyaz Köşkü. Dev beyaz köşkün çevresini donatan, rengarenk bahçeyi… Her milletten insanla beraber, o Köşkün kocaman balkonundan Karadeniz’ine baktım. Göğe erişmek üzere olan, kocaman çamların arasından. Ne güzeldin Trabzon.

Sonra Sera Gölü’ne geçtim. Senenin büyük bir kısmında bulanık olan, ağaçlarla çevrelenmiş, küçücük bir dereden oluşmuş, şehir dibinde görülmelik yer olmuş, gölüne. Gölün çevresindeki fındıklıklarla, tarlalarla ne güzeldin Trabzon.

Oradan yeni tünellerini kullandım. İçgüdüsel hareket edeyim dedim, sağdan gittim ve çıktığım yerde, kalakaldım. Ben görmeyeli, sende kaybolacağım kadar değişmişsin Trabzon. Karadeniz dışında, bir yerini tanımadım önce. Sonra, daha da şaşmamak için denize doğru indim. Birden kendimi, lise yıllarımdan beri yaşadığım, Beşirli’de buldum. O zamanki ağaçlarını daha uzamış, o zamanki halinde daha loş buldum. Eski bir film gibiydi mahallem. Benim için hazırlanmış arşivden çıkmış, eski loş bir film gibiydi.

Oradan, tanjant yoluna geçtim. Geometrik adı olan, kaç tane daha yol olabilir bu ülkede, acaba. Muhtemelen, matematik aşığı bir mühendisin icadı olan, yapıldığı zaman bu kadar geniş bir yol olabilir mi dedirten, şu an şehre yetmeyen tanjant yolu.

Soluma Karadeniz’i aldım, yön duygum rahata erdi. Denizin hep aynı tarafta olması, bu kadar mı huzur verir. Yoksa bu, benim gibi burada yaşamış olanlara has bir eminlik midir?

Sonra Ayasofya gözüktü ve çevresindeki koca bahçe. Müzeden dönüşen ilk Ayasofya, Trabzon’daki Ayasofya’dır. İnsanların, diledikleri saatte ibadet etmek için ya da ziyaret için görebilecekleri hale gelmiştir, böylece. Müze olduğu zaman, beşten sonra ziyarete kapalı idi.

Ayasofya, benden sonra büyümüş güzelleşmiş. Korunması gereken kutsalları, estetik bir şekilde korunmuş. Hem korunur olmuş, hem göze görünür olmuşlar.

Birçok açıdan resmini çektim. Her yeri ayrı ayrı güzeldi. En sevdiğimi de yazımın görseli yaptım. Orada biraz daha durabilsem, daha da güzellerini çekebilirdim, diye bir hisse kapıldım. Doymadan kalkılan, bir sofra gibi oldun benim için. Ne sana ne de senden Karadeniz’e bakmaya doyamadım.

Oradan, Zağnos Vadisi’ne bakan eski konakların olduğu çay bahçesine geçtim. Sol tarafta surlar vardı, sağ tarafta yenilenmiş/ yenilenmeyi bekleyen konaklar vardı. Uzakta, alabildiğine kuzeyi kaplayan, Karadeniz.

Sonra akşam oldu. Loşluğa, sokak lambalarının az parlatabildiği ışıklar eklendi. O an Karadeniz kapkara oldu. Şehrin kuzeyi yok oldu sanki. Mistik bir hale büründü şehir.

Işıkları yanan eski konaklar, ışıkları yanan varlıbaş avm, ışıkları yanan bayrakları dalgalan şehir kütüphanesi dışında, her yer karanlıktı. Bulutlar gökyüzünü yok etti, gökyüzü Karadeniz’i yok etti. Üzerine ışık tutulan, bir sahne gibi oldu tüm vadi. Sadece, o vardı sahnede.

Bu kadar güzellikleri ve bu kadar güzellikleri yaşamama sebep olan, güzel insanları bana veren bu şehri, ben nasıl bırakıp gideceğim hissi kapladı içimi. Her köşesinde anılarım olan, her halde yarısını tanıdığım bu şehri ve bu insanları nasıl bırakıp gideceğim…

Çok sevdiği bir tatlıdan az bulmuş, az yemiş gibi, çok sevdiği bir kokuya denk gelmiş, içine çekebildiği kadar çekmiş, sonra nefesini tutabildiği kadar tutmuş ve derin bir ah çekmiş biri gibiyim Trabzon.

İnsanın bu kadar sevdiği, bu kadar sevildiği bir şehri olması ne büyük bir talih, ne bereketli bir durum. Köklerim, köklerine karışmış vaziyette. Sen bendesin aslında, benimle geliyorsun her yere. Bende senleyim, birazım köşkte birazım ayasofyada, birazım köyde…

Ben gitmiyorum sen de geride kalmıyorsun.

İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort