DOLAR 32,3759 0.15%
EURO 34,9578 -0.35%
ALTIN 2.324,230,22
BITCOIN 2261730-0,46%
Ankara
17°

PARÇALI AZ BULUTLU

13:15

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

Banner 728x90
Banner 728x90
Benim için üzülme

Benim için üzülme

ABONE OL
22 Mart 2022 08:35
Benim için üzülme
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Bergen, Mart’ın başından  beri,  hayatımıza giren bir kadın. Acıların kadını olmuş bir kadın. Çilesi hiç bitmemiş. Çilesi ömrünün sonunu belirlemiş.

Kimimiz ona kızıyoruz, o kadar yanlış bir adamı niye sevdi diye?

O kadar yanlış bir adamı niye sevdin Bergen?

Tüm memleketin kadınları doğru adamları sevdi, bir tek sen yanlış adamı sevdin.

Herkesin eşi/sevgilisi ideal adam. Zaten tüm kadınlar, adamın beş para etmez olduğunu anladığında, ondan ya ayrılıyor ya da boşanıyor. Ya da çoğu kadının yaptığı gibi, hayatına hiç adam sokmuyor. Adam olmayınca problem de olmuyor.

Zaten bu dünyada kadınların tek derdi, onları yoran erkekler. Kadınların başka hiçbir derdi yok.

Öyle mi gerçekten, kadınların onları yoran erkekler dışında dertleri yok mu?

Tüm yalnız kadınlar çok mu mutlu?

Dünya üzerinden Türkiye’ye bakalım. Türkiye bir örneklem olsun. Bergen gibi kadınlara bakalım. Sağımızda solumuzda Bergen gibi kaç kadın var? Acıların kadını olan kaç kadın var? Aman, bunun hayatı da hayat mıymış dediğimiz kaç kadın var?

Acele etmeyin, biraz daha bakın sağınıza solunuza. Üzülmeniz gereken kaç kadın var oralarda? Kendi dramıyla boğuşan, acınılası kaç kadın var?

Allah c.c, benden başka kimseden bir şey istemeyin diyor, benden başka kimse de size acımasın diyor. Bir tek Allah var ve o hepimize yeter.

Bir tek Allah varken, bizler bazen farkında olmadan ona buna ne çok acıyoruz. Ona buna ne çok kızıyoruz. Tüm yanlışlarımıza rağmen bizi affeden bir Rabbimiz var ve biz, zaaflarıyla hareket ettiği için ölmüş bir kadının, yanlışlarını anabiliyoruz. Her şeyimizi gören, ruh halimize hâkim olan, Rabbimiz bunu bize yapmıyor, ama biz bir başkasına yapabiliyoruz.

Hasta olana üzülüyoruz, sanki ilk hasta olan oymuş gibi. Ayrılana üzülüyoruz sanki ilk ayrılan oymuş gibi. Kayıp yaşayana üzülüyoruz sanki ilk kaybı yaşayan oymuş gibi. Üzülmemiz bizi kesmiyor ve ardından ona acımaya geçiyoruz. Gülmesinin altında psikolojik bir rahatsızlık arıyoruz. Ne geçiyor elimize, bolca vicdan huzuru. Onu düşündük değil mi, ne ala memleket, o kendini düşünemezdi çünkü.

Hayatın, hiç kimse için mükemmel olmadığı bir âlem burası. Hayat her dakika mükemmel değil diye, sağımızı solumuzu parçalasak da aynı, kayıtsız kalsak da aynı, aldırmayıp mutlu olmaya odaklansak da aynı.

Az önce acısını bizimle paylaşan bir dostumuz için de aynı. Birazdan bir şeyler yiyecek, sonra bir şeyler izleyecek, sonra çalışacak, eline telefonunu alacak. Kendini keyiflendirecek bir şeyler bulmaya başlayacak, bir arkadaşını arayacak ya da internette boşluğa yazılar yazacak. Sonra o yazıların kesiştiği biri olsun diye umacak.

Bergen de böyle bir kadındı. Zaafları vardı, yetenekleri vardı. Sevilmeye ihtiyacı vardı. İletişim kurmaya ihtiyacı vardı. Yanında annesinin olması, mükemmel bir sesinin olması ona yetmedi. Sevgi ihtiyacını, yanlış bir adamın karşılayacağını nereden bilebilirdi. Bu dünyada, onu bırakmayan tek erkeğin, sonu olacağını nereden bilebilirdi.

Birini yargılarken, onun yerinden bakıp yargılamak lazım. Empati yapmak lazım. Bir çoğumuzun hayatı Bergen’in hayatı gibi. İnişler ve çıkışlar ile dolu. Onun çıkışları kadar yüksek dozda olmasa bile her birimiz onun gibi kenarlarda dolaşıp duruyoruz. Düşmememiz, düşmeyeceğimiz anlamına gelmez.

Bir kadını, sevdiği yanlış adam yüzünden kızmak ile başka bir kadına, gece vakti sokakta dolaştığı için kızmak arasında bir fark yok.

Herkes, kendi hayatını kendi doğruları üzerinden yaşar. Bazen yanlışlar bizi doğrulardan daha çok mutlu eder. Bu, bir kadın için diyeti kırmaktır, başka bir kadın için kredi kartına yüklenmektir, bir başka kadın için yanlış adama saplanmaktır.

Kimi aşkını ifade edemez, kimi hastalığını, kimi dramını. Her kadın anlattığından ya da gösterdiğinden çok daha fazladır. Gösterdiği yönleri ile sağını solunu oyalar o sırada o da kendi derdi ile meşgul olur. Bergen de öyle yaptı. Yalnızlığı ile boğuşurken bir adam ile meşgul etti bizi.

Adamın ona verdiği zararlarla meşgul olurken, yalnızlığını unuttu. Sonra da onun o halinden istifade eden insanlar sayesinde başarıdan başarıya koştu. En sonunda da ayağı takıldı.

Adam ise kendine mantıklı gelen şekilde onu korudu. Tüm dünyaya mantıksız gelen bir şekilde yaptı bunu. Onu evinin kadını yapmak isterken ona kara toprağı sunan bir şekil oldu bu.

O adam şu anda serbest, Bergen ise her tarafı korkuluk dolu mezarında yatıyor.

Bizler de hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Gene aşk övülüyor, gene başarı övülüyor, gene vazgeçmemek övülüyor.

Sen öldün Bergen, biz aynı kaldık. Bir süre sana üzülür, sana acır, sonra acıyacak başka insanlar buluruz kendimize. Kendi hayatlarımız kendi doğrularımız ile kendimizi şişirip dururuz. Biz yapmazdık deriz ve böbürleniriz.

Bir başkasını kıskanmaktan zerre kadar farkı olmayan, bir başkasını acımaktan kendimizi kurtarmadan yaşar gideriz.

Oysa Bergen tam da bu insanlara bunu söylemişti. Benim için üzülme şarkısı, tam da bu acıyan insanlara söylenmiş bir şarkı. Kimse üstüne almadı bana kaldı.

 

 

 

 

 

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort