DOLAR 32,5038 0.08%
EURO 34,7826 -0.12%
ALTIN 2.496,260,50
BITCOIN 21056581,00%
Ankara
13°

AÇIK

04:36

İMSAK'A KALAN SÜRE

Banner 728x90
Banner 728x90
Her Şey Sakin Ve Güzel

Her Şey Sakin Ve Güzel

ABONE OL
23 Mayıs 2022 15:34
Her Şey Sakin Ve Güzel
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Sıradan bir akşamüstü, sıradan bir yürüyüş.

Yol kenarlarında kendi kendine patlayan kır çiçekleri. Kiminin adını biliyorum, kimini bilmiyorum. Sarı açanı var, beyaz açanı var, ve gelincikler… Neredeyse tüm ülkede her yeri süsleyen gelincikler. Öyle narinler ki. Bir dokunsam, bir rüzgâr esse kopuverecekler dallarından. Kimse onları ellemese bile kopuverecekler. Ömürleri o kadar kısa ki. Keşke herkes görse onları. Kimse kaçırmasa.

Hava çiçek tozu dolu. Alerjik bünyem her çiçek tozunda, burnumu kaşındırıyor. Yani ben bu bünyeyi, 7 sene köyde yaşayarak nasıl yaptım. Bulduğu ağaca tırmanan, bulduğu kuşa hayran hayran bakan ben, niye alerjik bir bünyeye sahibim, diye şikâyet etmedim. Oysa ne kolaydır kendimden şikâyet etmek, kendimi gömmek, kendime haksızlık etmek. İnsanları olduğu gibi sevmek kolay, kendini de olduğun gibi sev bakalım, dedim ve sevmeye başladım kendimi. Bana en çok lazım olanı.

Kuş sesleri ile doldu hava birden. Bir dünya kırlangıç, tepemde şakıdılar. Çatal kuyrukları ile bence, beni selamladılar. Bir ara resmimizi çek, der gibiydiler. Çekeceğim resminizi dedim onlara, güzel çeken bir makine alayım, uzun uzun peşinize düşeceğim ve çekeceğim resminizi. Saatlerce sizi kollayacağım, başka bir şey görmeyecek gözüm. İç sesimi duyar gibi baktılar bana. Başlarını salladılar sanki. Bir araya gelip sonra her biri bir başka yöne uçtu.

Penceresinde Trabzonspor bayrağı olan bir balkona kondu bir tanesi. Tüm taraftarların ülkenin her bir köşesinde camları bayraklarla doldurmaya karar verdiği günden beri asılan bayraklar… İki tanesi benim penceremde olan bayraklar. O senenin bu sene olduğunu, tekno kutlamanın nasıl yapıldığını tüm dünyaya gösterdiğimiz şampiyonluk senesi ve evet o sene, bu sene.

Ne güzel olduk. Trabzonspor taraftarı ne güzel oldu. Her hafta bir kutlama yapmak mesela. Ben, yaz içinde bir kutlama bekliyorum. Trabzon, bana da hazırla bir kutlama. Her Pazar bir kutlama yap. Ben de bir tanesinden nasipleneyim.

Kırlangıç o balkondan gökyüzüne doğru uçtu ve sonra kayboldu.

Sarı tulumlu bir erkek çocuk düştü birden önüme. Öyle güzel gülüyordu ki. Aklıma benim oğlanların küçüklüğü geldi. Çocuk aynı benimkilere benziyordu. Bembeyaz bir çocuktu. İki yaşında ya vardı ya yoktu. Muhtemelen annesi evde yemek yapıyordu. Parka doğru yürüdüm. Bir anne vardı, 3 oğlu ile futbol maçı yapıyordu. Boy boy idi çocuklar. Anne pardesüsü ile beraber top peşinde koşuyordu. Cıvıl cıvıl bir aile idiler. Anne baba ve iki kızdan müteşekkil bir aile salıncaklara doğru gittiler.

Parkın yürüyüş yolunda koştur koştur giden insanlar vardı. Öyle tempolu yürüyorlardı ki, sanki dersin peşlerinde onları kovalayan vardı.

Ben sakin sakin insanlara baka baka yürüdüm. Anne ve 3 oğlunu her görüşte, gözlerimi onlardan alamadım. Belki beş kere geçtim onların yanından. Toparlanıyorlardı. En küçük ise ağlıyordu. Dönmeyelim eve diye. Sanırım tüm bu eğlence onun için tertip edilmişti. Ama gene de doymamıştı. Küçük çocuklar niçin yorulduklarını anlamazlar. Küçücük bacaklarından, kızaran suratından belli oluyordu yorulduğu, ama öyle çok direniyordu ki. Oysa en çok o yaşayacaktı dünyada. Hatta bıkacaktı bile. Bıkmak için niye bu kadar gayret. Sakin yaşasan be çocuk. Doymaya çalışmadan, acele etmeden.

Her biri başka tarafa bakan, çiftler gördüm. Yeni evliler ya da yeni sevgililer el eleydiler. Kalan her çift, bambaşka âlemdeydi. Belki de doğrusu bu. Kocişler, aşkımlar yalan. Benim zamanımda evli olmak ya da sevgili olmak abartılacak bir şey değildi. Herkes evlenir sonra işine bakardı. Kimse içi konsept dolu pozlar vermezdi.

Kapitalizm bize evliliği konsept olarak satmaya çalıştığından beri, evlilikler konsept bir şekilde ilerlemeye başladı. Bir salsa bizi kapitalizm belki de o evlilikler eski haline evrilebilecek.

Bunları düşünürken burnuma çam kokusu geldi. Bastıran akşam ve soğuk sakin çam kokusu. İki tane küçük kozalak kopardım, elimde ovdum ve o kokuyu içime çektim. Lavantalara değdi ayaklarım. Henüz açmamış ama kokuları belirginleşmeye başlamıştı.

Akşam ezanını duydum sonra. Kuşlar eşlik etti ona. Sonra bir kâğıt toplayıcısı, el arabasını çöpün yanına bıraktı, ayakkabılarını çıkardı. Namaza başladı. Karşısındaki parkta çocuklar top oynuyordu. Namaz kılarken ondan yayılan huşu tüm sokağa sirayet etti. Kuşlar sustu. Her biri bir ağaç dalına kondu.

Sonra bakkala geçtim. İki ekmek, beş çikolata aldım. Yirmi altı lira dedi bakkal. Elli lira verdim, adam yirmi altı lira verdi. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen bakkallar hala şaşkın. Seviyorum ben bu ülkeyi, her şey bildiğim gibi her şey sakin ve güzel.

Aklıma Nazım Hikmet’in dizeleri geldi.

“İnsanların içindeyim

Seviyorum insanları

Kavgamı seviyorum

Sen kavgamın içinde bir insansın sevgilim

Seni çok seviyorum.”

Gelincikler, beyaz çiçekler, lavantalar, çamlar, kırlangıçlar, saksağanlar sizi de çok seviyorum. Gene gelirim ben. Şimdilik gidiyorum. Hemen gelme yaz, ben biraz daha bahar göreyim olur mu? Hemen kurutma ortalığı.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort