DOLAR 32,5055 -0.12%
EURO 34,7782 -0.5%
ALTIN 2.495,390,45
BITCOIN 20728290,40%
Ankara
20°

PARÇALI BULUTLU

04:46

İMSAK'A KALAN SÜRE

Banner 728x90
Banner 728x90
insanın Anlam Arayışı, Logoterapi

insanın Anlam Arayışı, Logoterapi

ABONE OL
1 Aralık 2022 01:19
insanın Anlam Arayışı, Logoterapi
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Viktor Emil Frankl, 20.yüzyılda yaşamış Yahudi nörolog ve psikiyatristtir. Üçüncü Viyana Okulu olarak bilinen logo Terapinin Kurucusudur.

Birinci Viyana Okulu, Çoğu Kişiye Sempatik Gelmeyen Haz Ve Dürtü Eksenli Freud’un Kuramlarıdır. İkinci Viyana Okulu Alfred Adler’in sistemi olan toplumun eseri olan bireysellik ile ilgilenir. Buralar, dalmasını isteyene deniz deryadır. Ben burada, daha çok logoterapi’ye dalmak isterim.

Logoterapi, Latince “anlam” demek olan “logos” kelimesinden türemiştir. Kişinin yaşamdaki anlamını bulmasıyla ilgilenir. “Yaşamdaki anlamını bulan kişi, yaşamını anlamlı kılar” der.

Bir arkadaşımın bana verdiği bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Bilinçli olarak almadım ama çok ilginçtir ki çok sevdiğim bir kitap oldu.

Aslında kitabın yazarı da benim gibi düşünerek yazmış kitabı. Kitabın bu kadar çok satacağını tahmin etmemiş. Amacı orada çektiği sıkıntıların yok olup gitmemesiymiş, tuttuğu notları eser haline getirmek zorunda hissetmiş kendini. Hatta kitabına atıfta bulunarak öğrencilerine, başarıyı ve mutluluğu hedefleyerek yapılan işlerde, mutluluğu ve başarıyı kaçırma olasılığının artabileceğini söylemiştir. Öğrencilerine, başarı ve mutluluğu hedeflemek yerine, yaptığınız işe kendinizi adayın, o zaman başarı ve mutluluk, ortaya çıkan ürünün yan etkisi olarak ortaya çıkacaktır demiş.

Kitabını yazma amacı, çok ağır şartlara maruz kalan insanların, yaşama tutunmasını konforlu şartlarda yaşayan insanların yaşama tutunması için yol gösterici olması idi.

Aslında kendisi başta Freud’cu idi ama Freud’un tespitleri ona çok eksik geliyordu. Freud açlık gibi mahrumiyet durumlarında, her insanın aynı ilkelliği göstereceğini savunur. Eğitimli insan, zengin insan, fakir insan aynı şekilde ilkelleşir der. Oysa Frankl bizzat gözlemlediği üzere, en ağır şartların insanın, kendini tanıyabildiği şartlar olduğunu söyler. İnsan, kendinin ne kadar yüce olabileceğini asıl ağır şartlarda öğrenir.

Yaşadığı her şeyi yazar. Öyle ki yazdığı notlar onu hayata bağlar.

Yeni evli olarak girdiği kampta eşi ile kavuşacağı hayali ile uyanır her sabah. Aslında eşlinin yaşayıp yaşamadığını bilmiyordur ama yaşamadığını düşünmesindense, yaşıyor olduğunu düşünmeyi tercih eder. “Beni kalbine mühürle, sevgi ölüm kadar güçlüdür.”

Yaşamı dişçiye gitmeye benzetir. Her an daha kötüsünün yaşanmadığına inanırsınız oysa yaşanmış ve bitmiştir. Bunu kamptaki hayata benzettiğinde, kamptaki mahkûmların yaşamın tüm fırsatları geçmiş yaşantılarında düşünmek yerine, kamp hayatının da fırsatlar içerdiğini inandığı durumda, yaşamın anlam arayışı devreye girer. Ya bu anlamı fark edip, yaşadığını kişisel bir zafer gibi okuyacak ya da zaferini görmezden gelip, yaşamına bitki gibi devam edecek. Bu açıdan bakıldığında günümüz insanının durumuna benzemiyor mu? Yaşam hiç adil değildi hiç olmayacak. Peki bu durum, yaşayan insanların kendi kişisel zaferlerini görmelerine mâni mi? Her birey kendi deneyimlediği zaferler yaşamıyor mu?

Aslında Frankl, yaşamın anlamını bulmak için yaşamı sorgulamak yerine yaşamın bizi sorgulama hallerine odaklanmamızı salık verir. Kaçan fırsatlar, terk eden sevgili, kaybedilen para, acı deneyimler vb. her biri, yaşamın sesini duymak isteyenlere yönelttiği sorgulamalardır. Bunları anlamlı kılmak bireyin kendini anlamlı kılar. Yaşanılandan zaferler evirir.

İnsanın anlam arayışı olan logoterapide yaşamın anlamını bulmanın 3 yolu vardır. Bu üç yol aslında her birimizin deneyimleyebileceği yollardır. Belki şu an birini deneyimliyoruzdur. O üç yolu anlatmaya başlıyorum.

1- Bir eser ortaya koymak veya bir iş yapmak.

Eser o kadar geniş bir çerçevedir ki. Bir resim yapmak, bir şiir yazmak, bir yemek yapmak, bir kazak örmek vb. insanın içine kendinden parçalar koyduğu her ürün bir eserdir. Ortaya çıktığı anda, en başta eser sahibini, mutlu eden, sonrada bir iki kişiye olsun dokunan her ürün eserdir.

2- Bir insanla etkileşime girmek.

O insan öğrenci olabilir, kardeş olabilir, arkadaş olabilir, eş olabilir, evlat olabilir, sevgili olabilir, komşu olabilir, otobüs şoförü olabilir, yolcu olabilir, dilenci olabilir vb. bir tebessüm ile bir günaydın ile bir selam ile birinin ilacı olunabilir.

3- Acı yaşarken acıya yüklenen tutum ile.

Muhtemelen deneyimlemesi en tatsız olan durum budur. Acıya karşı yapıcı bir tutum takınmak, her acı çekenin sahip olabileceği bir durum değildir. Frankl ve diğer mahkûmların Yahudi çalışma kampında deneyimlediği durum gibi durumlar için geçerli olan yoldur. Kamptaki çoğu mahkûm yaşadığı sıkıntıları sonunda kişisel zafere dönüştürdü. Dışarıdan bakınca imkânsız gibi gözüken şeyi yaptılar. Çünkü başka çareleri yoktu. Frankl bununla acıyı kutsallaştırmaz. Çekilmesi zorunlu acıları yaşanılır kılmak ister.

Logoterapi kendini acılar içinde inşa etmiştir. Frankl bu durumla ilgili şöyle bir örnek verir. Bir sabah çalışma kampına gitmeyi reddeden, dışkısının üzerinde oturan mahkûmun bir iki güne hastalanıp öldüğünü yazar. Bir tür, çilesini çekememe halinin, yaşamın sonu olma hali olduğunu söyler.

Okurken nasıl olur da bu kitap bu kadar çok satmış diye düşündüm. Sonra kelimelerdeki acılar, bana dram sevme durumu gibi geldi. Ajitasyon sevme sandım. Malum olduğu üzere insanoğlu başkalarının acısını izlemeyi, dinlemeyi, okumayı sever. Sonra, Frankl’ın yaşadığı dramları, psikolojik durunlar ile örtüştürerek kanıt niteliğinde sunumunun, getirdiği anlaşılırlığın bu kadar çok okumayı sebep olduğunu anladım.

Frankl, Nietzsche’nin “yaşamak için bir nedeni olan her türlü nasıl’a katlanır” sözünü anımsatacak şekilde, anılarını yazar. Yazarken kullandığı dil, kampın fetişizminden çok, insanların davranışlarının adlandırmadır.

Umut vaat eder sürekli. Yaşamın sağına soluna serpiştirilen, bireyin kendi çabası ile bulabileceği umutları.

En büyük derdi, ulaşabileceği herkesin yaşama evet demesidir. Onun kelimeleriyle yaşama evet demek, “trajik geçmişimizden çıkarılacak dersten, geleceğimize yönelik bir iyimserlik doğabileceğini umut etmektir.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort