“Kurtuluş İstasyonunda Konuşmalar” sekizinci röportaj…
Röportaj: Esra Ekinci
Konuk: Semiha Büşra Dumanlı
Ey Rabbimiz, bize işimizde bir kurtuluş yolu hazırla*…
Sizi uzun bir röportaj bekliyor. Çünkü sorudan kısmadım. Çünkü, Dünya, öyle çok yönlü kuşatıyor ki bizleri, bu kuşatmayı kaldırmamız lâzım. Bu konuşmalar biraz da bunun çabası. Konuklarım çok kıymetli gençler. Genç demek ise hazine demektir. Şimdi gündem hazinelerimizin altın değerinde sözleri.
Dünya aleminde hali hazırda yaşayan 7 milyar insan varken neden +1 olarak yaratıldığı sorusuna cevap arayan biriyim. Bu gayretle yoluma çıkan imkanlar dahilinde hekimlik vazifesi ile müşerref oldum. Çocuklarının ablası, mutfağının kızıyım ?
“Aynı arkaya sahip olmak” mealiyle yaklaşınca önümüzün de aynı olduğu, aynı ufka baktığımız kişi olarak yorumluyorum. Günümüzde yaşadığımız karışık çevreler sebebiyle her zaman irademle oluşan bir ortam oluşmamasına rağmen ahlaki anlamda hassasiyetler taşıyan yahut saygı duyan ortamlarda olmaya gayret ediyorum.
Olağan olmayan her akış medyada gündem olma ihtimali taşır. ‘Her şey insan içindir.’ kaidesince ‘Böyle bir şey nasıl olabilir?’ şaşkınlığına düşmeden ‘Burada demek ki bir yara var, nasıl tedavi edilebilir?’ diye düşünüyorum. Daha gerçekçi yaklaşıp şifaya eğer elim veya dilim yetmiyorsa yalnızca kalben buğz etme vazifesini icra ediyorum.
Üslubu bilmeyen yaşça büyük kimseler geliyor aklıma ilk ve tek seferde. Gençlik, her döneminin adı değişse de niteliği değişmeyen çeldiricileri karşısında nasıl bir tutum sergileneceğini en iyi görmüş geçirmiş olan büyüklerinden öğrenir. Yaşça, tecrübe olarak önde olan kişiler, kendi döneminin farklı kelimeleri ile gelen gençliğe karşı vazifesini yerine getirmediği, üslubu muhafaza eden yeni kelimelerle yol göstermediği her demde gençliğin sahip olduğu o eşsiz enerji boşa gitmekte ve hali hazırda önünde yürüyen bir rol model ile karşılaşamamanın getirisi ile temelleri olan bir şahsiyet inşa edememektedir.
Halini anlıyorum alt metni içermeyen, yukarılardan gelen üsluplar daha o ilk önyargı duvarından içeri geçemiyor hatta yeri geliyor katmerleştiriyor.
İnsanın fıtratına hakim olmayan, insanı inkar eden mühendis ellerden çıkmış bir hat olarak görüyor, şerrinden Allah’a sığınıyorum. Her şeyin ötesinde mahlukatı asil olan bir varlık ki yaratılışı itibari ile hiçbiri birbiri ile birebir aynı olmazken herhangi bir genelleme ile yaklaşabiliyor olmak çok cesurca geliyor. Sistematik bir fikir sürecine ihtiyacımız var ki sonucundan medet umabilelim. İnsanı insan olarak ele alınması temel basamağının akabinde özel durumlar başlığı olarak ırkı, yaşı, cinsiyeti vs değerlendirilmesi gerekirken günümüzde temel basamağı atlayarak bir yol inşa etmeye çalışıyor olduğumuzu gözlemliyorum. Bunun getirisi olarak sağlıklı bir zeminde oluşmamış fikirlerden de topluma hitap edebilen faydalı bir çıktı alamadığımız gibi zararını da görüyoruz.
Aile bu dünyada insana ihsan edilen, şükrünün edası zor bir nimettir. Ailenin kıymeti teorik bilgiler ile aktarılamaz, tecrübe ile edinilir. Gençlik heyecanı ve tecrübesizlik ile en çok es geçilmeye aday bu kurum ve yapıtaşlarının kıymeti ayet ve hadislerle sabit iken inşası da tabii olarak titiz bir iştir. İstişareler ile hareket edilmesi gerekir. Tecrübe sahibi kimselerin rehberliği, hayır duası bol olanların pamuk elleri ile yola düşülmeli muvaffakiyet Allah’tan beklenmelidir.
Puan verecek mevkiye sahip değilim. Selamlaşmaktan başlayıp doğru sözlü olmanın lüks bilindiği birtakım ortamlarda bulunmuşluğum mevcut. Bu ortamlarda, en çok kendimizi ihmal ediyor gördüm. Şayet kendi biricikliğimizi keşfedersek diğer insanların biricikliğine erecek böylece davranışlarımızı yeniden gözden geçireceğiz zannını taşıyorum. Akabinde kendisi için istemediğini başkaları için de istemeyen bir toplulukta, ıskalanan bir değer olmaması muhtemeldir J
Bu anlayış bir ihtiyaçtı çünkü bundan önceki evrede az olan bilgimizle genele dair yorumlar yaparken çok eleştiri aldık. Eleştiri de kabul edilen, saygı duyulan bir şey olmayınca bu eleştirileri bertaraf etmek için çareyi daha çok okumak gibi zahmetli bir eylem yerine daha kolay olan bana göre demekte bulduk. Dayandığım kaide ben iken gelen sorgulanamazlık hissi ile bana göre konuştuğum bir ortamda sana gerek olmadığı için rahatça ‘Sana ne?’ diyebildik.
Bana göre bugünler de geçecektir, geçmesi çok uzak değildir. İnsan olduğu müddetçe devinim devam edecektir. Sonumuz hayra çıksın yeter.
Sabır imtihanından şükür imtihanına geçilmiştir. Şükür, sabırdan zordur.
Kıymetli kardeşim ben bu soruyu boş geçmek istiyorum. Senin sorularını okurken çok kıymetli sorular olarak buldum. Başkasının cevaplarını dinlemek istediğimi fark ettim; ama sıra bana gelince yeni bir hal midir geçip gidecek bir şey midir bilemiyorum ama çok ahkam kesecekmişim gibime geliyor. Gittikçe insanın biricikliğini gördüğüm halimle konuşmaya kalkınca istisnaları ihmal ederek laf etmek yükümlülüğü beni yoruyor.
cemaat: bereket
radikal: keskin
modern: yeni
terör: işgal
fıtrat: hakikat
istişare: rahmet
bereket: neşe
küresel: dünyevi
şehadet: nasip
konfor: rahatlık
itidal: ideal
teşhir: apaçık
moda: rüzgar
teslimiyet: memnuniyet
kariyer: gelecek
Bu biraz hangi pencereden alemi seyrettiğine bakıyor aslında ‘Evet var!’ diye haykırınca gözümün önüne gelen kıymetli kimseler sebebi ile eğer bir temsil aranıyorsa vitrinlerden ziyade arka rafları didik didik etmeyi tavsiye ederek neticelendireyim. Hali ile anlatan, samimi, usul usul öyle güzel Müslümanlar var ki yalnızca günümüzün vitrinleri onlara göre olmadığı için kolay erişilemiyorlar o kadar.
Birbirimizden kopuğuz çünkü iletişim araçlarının gelişmişliğine aldanıp birbirimiz ile bir bağlantı kurduğumuz yanılsaması içerisindeyiz. Modern insanın ahvali budur; yalnız Müslümanlara has bir durum değildir. İki insanın sağlıklı bir iletişim kurabilmesi için gereken şartları sağlayamadan sağlamış gibi davranıyor olmamız bizi zora sokuyor. Bu sorunu çözmeliyiz. Akabinde eğer maddi bir “bir oluş” olarak ele alınacaksa her topluluğun öncelikleri ve ihtiyaçları birbirinden farklı iken gündelik yaşantıda bir olmak söylemi romantik bir söylem. Lüzum halinde ki, bu büyük bir afet veya savaş olabilir, o ilk an yan yanalar mı yoksa karşı karşıyalar mı? Günümüz medyasının sunduğu içerikten ziyade nice güzel örnek usul usul yaşanıyor biraz onlara kulak kabartmalıyız. Müslümanların bir olduklarını duyacaksınız.
Daha metaforize edilmiş ve ideale yakın bulduğum bir yorumlama olarak şöyle diyebilirim; Bir vücuda bakın “bir olmuş” organlardan müteşekkil. Eliniz yanınca hepsi aynı cevabı vermiyor aksine hepsi yapması gerekeni yapıyor. Eliniz yanınca kulak bunu umursamıyor ise şayet bu kulağın ayrı olduğunu değil bizatihi bu birlikte üzerine düşen vazifenin umursamamak olduğunu gösterir. Bir hadise ile karşılaştıktan sonra Müslüman olan herkesin başka bir şey düşünülebilecek o ilk rahatlık gelene kadar yan yana olabileceğini düşünüyorum. Sonrası ise dünya halidir, her şey yarım kalır.
Merak uyandırmalıyız. Kardeşlerimizin yaşadığı toprakları haritalardaki iki boyuttan çıkarıp hikayeleriyle masallarıyla günlük hayatımızın birer parçası kılmalıyız. Hayallere konu etmeyi başardıktan sonra gerisi gelecektir.
Yukarıdaki yanıtsız kalan soru ya ayını sebepten bu soruyu da eklemek istiyorum.
Dönemimizde bize nasip olan imtihan olarak görüyorum. İdeali gösteren, güzele örneklik teşkil edenler olduğu gibi olmazı gösteren kötüye örneklik teşkil edenlerimiz de var.
Bu noktada insanın kolaya kaçmaması her zaman sahip olduğu gündemin takipçisi olması gerekiyor. Medya medyalığını yapıyor. Eve aldıktan sonra sirkeli suda yıkayınca mikrobu kırılırmış, öyle derdi annem.
Yeni yeni uyanıyoruz bu hakikate. Gayretimiz var çok şükür. İnşaAllah muvaffak olacağız diye ümid ediyorum.
Dışarıda lodos varken üzerimizde bulunan ceketimize nasıl sarılıyor, yanımızdan nasıl ayırmak aklımızdan geçmiyorsa aynı şekilde Allah’ın ipine sımsıkı sarılmalı, maddi ve manevi anlamda, bağımızı koparmamalıyız.
Bildiğimiz ile amel ederek. Bildiklerimizin doğru veya yanlışlığını şahsi zamanlarımızda tetkik ederek ertesi gün yeni bir istiaze ve besmele ile bir daha yeniden doğru bilinenler ile amel ederek.
Bağışlayın, isim zikredebilecek kadar herhangi bir kimseyi tamamı ile örnek al/a/mıyorum. Ekmek bayisindeki amcanın her dem mütebessim, hayır dualı vazifesini icra edişinden, kurallarına uygun trafikte sürüş sağlayan EGO şoföründen, hastaneye bir ibadet vecdi ile erken saatlerde gelen hekimden ve yahut bir hastadan vel hasılı kelam yolumun kesiştiği herkesten vesiledir deyip güzelliğe doğru yol bulup örnek almaya gayret ediyorum.
Zalimin taşıdığı o haklı (!) gurur.
Bir şair nahifliği bırakalım o vakit, Uçuş denemeleri adlı eserinden;
“Sen böyle güzelken söz düşmez
Diyecektim, demedim.”
İbrahim Tenekeci
O benden razı, ben O’ndan razı, sekerek cennete giriyor olmak.
Hayret etmek ve gayret etmek.
Yanlış olduğunu bildiğim şeyi yapmamaya çalışıyorum. Fırsatım varsa doğru olduğuna inandığım şeyi yapmak gayretinde oluyorum.
Esra’nın notu: Semiha Büşra kardeşime, yaratılış muradını, biricikliğini keşfetmiş, merhametli ve bilge bir hekim olarak, her daim İslam hayranlığını ve gayretini muhafaza ederek Rabbinden razı olmuş ve razı olunmuş, neşe ile sekerek cennete girmesine sebep olacak bir ömür dilerim.
*”Hani o genç yiğitler mağaraya sığınıp: ‘Ey Rabbimiz! Bize tarafından bir rahmet ver ve işimizde bizim için bir kurtuluş yolu (ve başarı) hazırla’ demişlerdi.”
(Kehf Suresi, 10)
SOSYOLOJİ
25 Nisan 2024FELSEFE
25 Nisan 2024FELSEFE
25 Nisan 2024MANŞET
25 Nisan 2024