DOLAR 32,5921 0.24%
EURO 34,8228 0.45%
ALTIN 2.420,84-0,48
BITCOIN 21502140,23%
Ankara
25°

KAPALI

16:54

İKİNDİ'YE KALAN SÜRE

Banner 728x90
Banner 728x90
Mümkün Bir Şekilde Yaşamak

Mümkün Bir Şekilde Yaşamak

ABONE OL
9 Ağustos 2022 18:01
Mümkün Bir Şekilde Yaşamak
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“Öyle güzel, öyle derin, öyle yeşil gözleri vardı.”

Arada aklıma gelen eski şarkılardan. Biz Türk Sanat Müziği ile büyüyen bir nesildik. İlkokulda iken şarkı yarışmaları yapardık. Şimdi olsa komik gelir 10 yaşında bir çocuğun böyle bir şarkı söylemesi.

Kendi ile barışık bir nesildik. Elimizde oyuncaklarımız yoktu. Spotify yoktu. Netflix yoktu. TRT1 vardı bir de devlet radyosu. Harcayacak bir harçlığımız yoktu. En azından benim yoktu. 4 çocuklu bir ailenin en büyük çocuğu idim. Ailem sınıf atlamak için çok çalışmak zorunda idi. Bize harçlık vermek için ayıracakları bir bütçeleri yoktu. Bütçelerde keyfi harcamalara yer yoktu. Her kuruş, ya çok önemli şey için kullanılacaktı ya da biriktirilecekti. Biriktirme ve çok kıymetli şeylere toplu para ile sahip olma zamanı idi. Kredi kartı yoktu, kimse geleceğini satamıyordu. Herkes o gününü satıyordu. İleride ev alabilmek için bugünü yaşamıyorlardı. Damlaya damlaya göl olurdu, samanın saklanması gerekiyordu zamanı gelebilir diye. Ayaklarını yorganlarına kadar uzatıyorlardı. Ondan belki sonra çoğusunun beli tutuldu, kambur oldular.

Anadolu eskiden beri dikey hareketliliğin yarattığı sosyal sınıflar ile zenginleşirdi. Bu benim çocukluğumda da böyleydi. O zaman akademik becerisi olan okuyarak, ticari becerisi olan girişimde bulunarak dikey hareketliliğinin peşinden gitmeye başladı.

Babalar çalışırken, anneler dikiş dikerken, babaanneler tereyağı yaparken, biz çocuklar, bizlik bir iş yoksa şarkılar söylüyorduk. Bizlik bir iş varsa o işi yapıyorduk. Her birimiz birer külkedisi idik. Kimse işini bitirmeden baloya gidemiyordu. Hem biz çocuklar hem başımızdaki büyükler.

Dikey hareketlilikte kendine yer arayan neslin, onlardan daha az hırslı çocukları olduk. İddiasız bir nesil olduk.

Hep böyle olur zaten, her nesil sonraki nesli yaratır. Hem fiziken hem zihnen. Bir sonraki nesil bir önceki nesil gibi olmamaya çalışır.

İddiasız neslin mensubu olarak, çoğumuz iyi yerlere geldik. Çoğumuz iyi şeyler yaptık. Çoğumuz çok güzel günler gördük. Eş olduk, anne olduk, baba olduk, işimiz gücümüz oldu. Hemen hemen hiçbirimiz ortada kalmadık.

Bu kadar iddiasız idik ama çocuklarımız söz konusu olunca her birimiz hırsla dolduk. Evlatlarımızı o kurstan bu kursa taşıdık. Niçin?

Niçin bizim çocuklarımız en iyi okullarda okumak zorunda, niçin en iyi mesleğe yönelmek zorunda, niçin en iyi şartlardaki ülkelerde yaşamak zorunda?

En dindarından en dindar olmayanına kadar bu böyle. Her fikir sahibi, evladını kendi alanındaki en iyi yerde görmek istiyor.

Bu bana garip geliyor. Benim neslim ataerkil olmuş. Oysa onlardan önceki nesil yani anne babalarımız anaerkil idi. Mutluluk odaklı bir nesildi. Bizim nesil ise hırs odaklı kazanç odaklı bir nesil olmuş.

Muhtemelen, bizim çocuklarımız da bizim olmadığımız bir nesil olacaklar. Kızacaklar onları kurstan kursa taşıyan büyüklerine. Onların iyiliğini düşünen büyüklerine.

Yazdıklarım, çevremde gözlemlediklerim. Kendi gözlerimle gördüklerim, kendi kulaklarımla duyduklarım. Gözleme dayalı veriler.

Bir konsere gittim geçen hafta. Bülent Ortaçgil konseri. Adam 50. yılını kutluyor. “50 yıldır sakin ve iddiasız bir şekilde şarkılar söyledim.” dedi, konserin başında. “Hiç mükemmel olmaya çalışmadım, bu akşam da mükemmel olmaya çalışmayacağım.”

Bana çok sıcak geldi o sözler. Mükemmel olmaya çalışmamak. Ama hep var olmak.

Adam, 50 yıldır mükemmel olmaya çalışmayarak şarkı söylemiş.

Ben de 46 yıldır mükemmel olmaya çalışmadım. Türk sanat müziği şarkı yarışması yapan, o küçük cılız kıvırcık kız, oldum hep. Valla, yaşanıyor böyle de. Hatta insana iyi bile geliyor.

İddiasız bir üniversite, iddiasız işler, kendim gibi arkadaşlar, iddiasız eşyalar…

Minimalist bir hayat. Aslında, mümkün olanla mümkün bir şekilde yaşamak.

O kadar iddiasızım ki benim gibi olanlar, bu işi para kazanmaya evirdiler. Her biri kendi alanında yaşam koçu oldu. Her dakika bir danışman, farklı bir zihin terapi tekniği çıkıveriyor. Ben de danışmanım ama sevabına olanlardan. Dua da lazım diyenlerden. Ben, Instagramda kendi çektiğim fotoğraflarıma, benden cümleler yazarak önce kendimi, sonra mutlu olmak isteyeni mutlu etmeyle yetindim. Bir şiir kitabı çıkarttım, sadece çıkartıyor olmak beni mutlu etti. Sadece kendi için çalan bir müzisyen gibi oldum. Bu arada bu hariç, müziğe zerre kadar yeteneğim yok.

Bu yazı da böyle olsun mu? Benim gibi minimalist olsun. Yavrularını büyüten uçmayı öğretip onları seyreden anne kuşlar gibi olsun. Meyve dolu ağaçlar gibi olsun. Bir kısmı dalda kalsın, bir kısmı düşsün. Ayın kır çiçeği gibi olsun. Sırası gelince açan, zamanı dolunca solup uykuya dalan.

Çünkü her şey olacağına varıyor. Müdahale eden onu ben Yaptım sanıyor yoksa o mu yaptı?

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort