DOLAR 32,4839 0.08%
EURO 34,8161 0.1%
ALTIN 2.470,220,34
BITCOIN 1995481-3,81%
Ankara
21°

AÇIK

04:46

İMSAK'A KALAN SÜRE

Banner 728x90
Banner 728x90
Son Sıcaklar Zamanı

Son Sıcaklar Zamanı

ABONE OL
26 Ekim 2020 19:52
Son Sıcaklar Zamanı
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Bu yazın da sonu geldi. Son sıcaklar zamanı. Son ısıtması güneşin dünyayı.

Kemik ısıtan, göz kamaştıran zamanlar. Nasıl geçecek denen koca bir yaz geçti. Nasıl dayanacağız denen çöl sıcakları geçti. Nasıl idare edeceğiz denen susuz zamanlar geçti. Hatta bu yaz, dünyaya bir salgını musallat ettiler o bile korkuttuğu kadar korkunç olamadı.

Yaz ekinlerinin hepsi oldu geçti. Yaz meyvelerinin hepsi oldu geçti. Bir yaz efsanesi olan karpuz bile geçti bu sene de.

Hırka giyme zamanları geldi. İnce mont giyme zamanları geldi. Şemsiye taşıma zamanları geldi. Doğadaki gibi rengarenk olma zamanı geldi. Renk renk ağaçlar gibi olma zamanı geldi.

Yaz sonu sıcakları zamanı, senenin sonuna hazırlık. Yeniden başlasın diye bitmeye hazırlanıyor hayat.

Karasinekler dönüyor kafamızda, arılar telaşlı telaşlı uçuyor. Ağaç yaprakları her an renk değiştiriyor.

Zaman zaman, sıcaktan bıktıran yazı özleyecek olmanın verdiği hüzünle, parlak güneşe bakıyorum. Eskiden çok daha kolay bakardım ona. Belki Ankara’dan, belki yaştan… Artık koruyucu kalkanlarımla bakabiliyorum güneşe. Eskiden koruyucu kalkana ihtiyacım mı vardı. Köy çocuğuyum ben. Güneş kremi, güneş gözlüğü mü bilirdik. Eskiden miydi onlar, ben mi eskidim.

İmkânlar arttıkça, tecrübeler arttıkça, tahammül de azalıyor olabilir mi? Ya da dünya bunu özellikle mi yapıyor. Yaş aldıkça, aklımız onda kalmasın istiyor olabilir mi? Doyalım mı istiyor? Göz gördükçe göremez mi oluyor? Ten ısındıkça soğudukça nazlı mı oluyor?

Yaz sonu sıcakları, çok yormayan türden. Az yoruyor. Tatlı bir yorgunluk hissi veriyor. Dünyanın mola zamanları gibi. Seviyorum ben böyle zamanlarda dünyayı. Çok güzel görünüyor hayat.

Kısa sürecek bu zamanlar. Sonra can yakan soğuklar gelecek. O soğuklar gelmeden kuşlarla ağaçlarla parlak güneş ile hemhal olmalı, olabilecek kadar. İyice solunmalı bu zamanlar. İyice düşünmeli bu zamanlarda. Kendimizde sonları sorgulamalı, başlangıçlara hazırlanmalıyız.

Doğanın başlangıçları kadar güzel olabilmeli başlangıçlarımız. Doğa gibi sakince bitirmeliyiz önceki kendimizi. Doğa gibi acele etmemeliyiz.

Doğa kadar teslimiyetçi olmalıyız. Ağaçlar gibi toprak gibi ölecek gibi olana kadar bitirmeliyiz. Ölecek gibi olana kadar bitirirsek bitmesi gerekenleri, başlaması gereken bahar gibi taze yaprak gibi yeşerecek.

Ölmekten korkmadan ölecek kadar bitirmeliyiz. Ağaç gibi sinek gibi arı gibi göçmen kuşlar gibi ölmekten korkmadan ölüme doğru yol almalıyız.

Ölmekten korkmadan son sıcakları içimize çekmeliyiz. Ölmenin de bir final olduğunu unutmadan. Ölmeye de ihtiyaç duyduğumuzu unutmadan.

Çok ağrısı olan bir hastanın yaşamaktan yorulması gibi, sevecek kimse bulamamış umutsuz bir insanın yarını görmek istememesi gibi… O insanlar ne kadar yaşamak isterse o kadar korkmalı ölümden. Çaresizlik anlarında ne kadar umutlu olunabiliniyorsa o kadar korkmalı ölümden.

Bir tek plastik atıklar, rengi bozulmuş dokusu bozulmuş deforme olmuş ama yok olamamış kalıyor bu dünyada. Bir tek onlar ölemiyor. Ölememek dünyaya da eziyet varlığa da eziyet. Plastikler gibi dünyalı olmayan insan üretimi olanlara mahsus ölememek. Onların var olması yaşamak olmadığı için ölemiyorlar.

“Ölüm kadar çabuksa eğer yaşamak, hiç doğmamayı isterdim. Ama bir kere doğmuşum ölmek yasak. “15 yıl önce ölen Atilla İlhan ölmeyi yasaklamış ölene kadar. Sadece bir kere ölmüş.

Dünyaya ait olan, dünyanın ona ait olmadığını anlıyor. Kır çiçekleri gibi sırası gelince açıyor, sırası geçince soluyor. Ağaçlar gibi her zaman meyve vermiyor. Kıymeti bilinsin diye kendini yaza saklıyor.

Son güneşler ile son d vitaminlerini alıp son kez gözlerimizi kısıp yeni kendimize hazırlanalım. Acele etmeyelim, ağaçlar gibi yavaş hareket edelim. İçimize dönelim, içimizi dinleyelim. Susalım, konuşmayı unutmuşçasına susalım. Sonraki biz çok güzel konuşsun diye susalım. Susa susa dinlemeye odaklanalım. Dinlemekte ustalaşalım. Çevresini kuşların cıvıltısı saran kupkuru ağaçlar gibi susalım ve dinleyelim.

Gelecek olan kışı da baharı da üstümüze alınalım. Sahiplenelim onları. Verecekleri dersleri de sahiplenelim. İlk kış görecek gibi olalım. Ağaç gibi kalalım kupkuru. Öyle bir kuruyalım ki, bahar ağaçlar gibi bizi de güzelleştirmek zorunda kalsın. İkna etsin bizi kendine. Bizim için geldiğini söylemek zorunda kalsın.

Son yaz sıcakları ile kış uykusuna yatan canlılar gibi alacak olduğumuz ne varsa alıp kendi kış uykumuza yatalım.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort