28 Mart 2024 Perşembe
Türkiye'nin Yeni Yol Haritası
Genç Ufuk Fikir Kulübü Derneği Olağanüstü Genel Kurul İlanı
Kadavra Metodolojisi Ve Şiirin Ölümü
Kur'ân'ı Doğru Anlamada Dil ve Tarih Bilgisinin Önemi
Soğuk Değil Ölüm Üşütüyor
Yasin Naci'ye Veda
Hangi bağlamda olursa olsun, başkaları tarafından belirlenmek, yönlendirilmek, bağımsız düşünme, söz söyleme ve eylemde bulunma yeteneğini yok eder. Modern zamanların güvencesizleri olan Müslüman halklar, popülizmlerle/hamasetle/romantizmlerle temellendirilen bir propaganda dünyasında yaşadıkları için, hakikatin dünyasında yaşayabilmek için gereken sorumlulukları üstlenemiyor, İslami varoluşa ilişkin bilinci/sorumlulukları temsil edemiyor. Hakikatten ödün verilemeyeceğini, hakikatin göreli hale getirilemeyeceğini, hakikat insanlarının konjonktürel davranma lüksüne sahip olamayacaklarını bilmiyor ya da bilmek istemiyoruz.
İslam dünyası toplumlarında geleneğin/göreneğin/muhafazakarlığın/statükonun kurbanları haline getirilen genç kuşaklar, düşünme-anlama-yorumlama-seçme yetisinden yoksun olarak yetiştiriliyor. Gelenek/görenek, hangi alanda olursa olsun, bir otoritenin himayesine-müdahalesine ihtiyaç duymaksızın genç kuşakların düşünme, söz söyleme ve eylemde bulunma liyakatine sahip olamayacaklarını iddia edebiliyor. Gelenek/görenek genç kuşakların özneleşmelerine hayat hakkı tanımıyor. Gelenek/görenek genç kuşakların sahici özneler olmalarına izin vermediği için, genç kuşaklar kendi durumlarının gerçeğini bilmiyor, koşullarının farkına varamıyor, neyin/nelerin farkında olmadığını idrak edemiyor. Yüzyıllardır, mistifikasyona/vulgarizasyona tabi tutularak, dini ve politik popülizme hizmet etmek üzere araçsallaştırılan “din” algısı, bugün, Türkiye de dahil olmak üzere İslam dünyası ülkelerinde, resmi dini kurumlar aracılığıyla resmileştirilerek, büyük ölçüde sınırlandırılmıştır.
Avrupa referanslarına, kavram ve kurumlarına tam bağımlı bir bünyenin, bu referansların, kavram ve kurumların meşruiyetlerini tartışma liyakatine sahip olmayan bir bünyenin, Avrupa’ya, Amerika’ya sadece söylem düzeyinde meydan okumasının bir anlamı olamaz. Hangi bağlamda olursa olsun, bağımlı her bünye, her tür tehdide-istiskale sonuna kadar açıktır. Bağımlı her bünye, kendisini acziyet ifadesi olan kavramlarla -mazlumlar, mahrumlar vb. – ifade eder.
İslam dünyası toplumları bugün radikal savrulmalar, sürüklenmeler ve hiçlikler yaşıyor. Sözünü ettiğimiz hiçlik, daha çok İsrail sümürgeciliği karşısında somutlaşan bir hiçliktir. Eleştirel sorgulamalara yabancı bir kültür dünyasında yaşadığımız için, hiç değişmeyen aynılıkları tekrar ediyor, yalnızca belirli bir kimliğe hitap ediyor, bütün insanlığa, ortak insanlığa hitap edebilecek uluslararasılaşmış erkek ya da kadın aydınlar, entelektüeller, dava insanları yetiştiremiyoruz. İktidar yapılarından, devlet yapılarından bağımsız entelektüel kadrolara, ufuklara ve stratejilere sahip değiliz.
Atasoy Müftüoğlu
(Yenişafak, 09.10.2017)