Kökleşmiş Bir Sorun Olarak Sınav Sistemi
Temelden yanlış bir şekilde inşa edilen ve köşe taşları yanlış yerleştirilen milli eğitim sistemimizin, en büyük problemi hiç şüphesiz mevcut eğitim sistemidir.Eğitim camiasının en fazla şikayet ettiği meselelerin başında sınav sisteminde yapılan değişiklikler gelmektedir. Eğitim sistemi bir anlamda istikrara hasret. Gelenek haline gelen değişimler, eğitim kalitesini düşürmekte maddi ve manevi büyük kayıplara sebep olmaktadır. Özellikle de öğrenciler üzerindeki psikolojik açıdan negatif etkileri baskın bir şekilde kendini göstermektedir.
Sahip olduğumuz genç nüfus ülke olarak geleceğe güvenle bakmamızı sağlamaktadır.İlk ve orta öğretimdeki öğrenci sayısı birçok ülkenin nüfusundan bile fazla.Mesela İskandinav ülkelerinin nüfusları Türkiye’deki öğrenci sayısına tekabül etmektedir. Bu devasa öğrenci kitlesinin karşılaştığı en büyük problemlerden biri hiç şüphesiz sürekli değiştirilen eğitim sistemi. Ortalama üç senede bir değişen sınav sistemi ; öğrenci, öğretmen ve veli açısından çok ciddi uyum problemlerine yol açmaktadır.
Genç ve kalifiye nüfus her alanda olduğu gibi uluslararası ilişkilerin de vazgeçilmezi. Bu literatürde ‘yumuşak güç’ olarak nitelendirilmekte. Lakin sahip olduğumuz bu güç genelde eğitim sisteminin özelde ise sınav sisteminin oyuncağı haline gelmiş durumda. Son 10 yılda 5 kez liselere giriş, 3 kez de üniversiteye giriş sisteminde değişiklik yapıldı. Yine bu süreçte 5 kez Milli Eğitim Bakanı değişti. Bakan değişimi elbette eğitim politikasındaki değişikliği de beraberinde getirdi.
Ülkemizde bu gidişata bir türlü dur denilemezken, gelişmiş ülkeler eğitime büyük önem vermektedir. Teknik detaylarına burada değinmek pek mantıklı olmasa gerek lakin biz sınav sistemlerimize ayak uydurmaya çalışırken bu ülkeler çoktan belirli bir seviyeye ulaşmış durumdalar.
Bu noktada yetkililerin açıklamaları kafalardaki soru işaretlerini gidermekten çok uzak. Aksine belirsizlikleri körüklemektedir.Sorun hem ortaokul hem de lise öğrencileri için söz konusu. 1.200.000 öğrencinin girdiği TEOG sınavındaki değişiklik en güzel misal. Yapılan değişiklikle bireysel başarı ön plana çıkarıldı, okul derslerinin puanlamada ağırlığı artırıldı. Fakat bu uygulamadan pek çok öğrencinin haberi dahi yok. İsimler değişmekte ama bu durum öğrencinin önüne daha fazla sınav kağıdı koymaktan başka bir işe yaramamaktadır.
Çözüm üretme noktasındaki çabalar hem yetersiz hem de bulunan çözümler bir türlü uygulama aşamasına geçememektedir. Bunun en önemli sebebi gerçek anlamda milli bir eğitim sisteminin ülkemizde oluşmamış olmasıdır. Eğitim ve dahilindeki sınav sistemi maalesef her dönemde politik hedefler ve amaçlar uğruna kullanılmaktadır. Politika açısından çıkarlara giden yolda basamak olarak görülen bir eğitim sistemi, milli ve yerli olmaktan çok uzaktır. Dile getirdiğimiz eksiklikler ve yetersizlikler, hepsi bir araya geldiği zaman Türk eğitim sistemi ciddi nitelik sorunları ile karşılaşmaktadır.Ulusal düzeyde mevcut sorunlara çözüm üretecek nitelikte ve pratik çözüm sunan politikaları; milli manevi değerlerin ağırlıkta olduğu bir felsefeyi içermelidir.Milli ve manevi değerler içeren temel öğeler dikkate alındığı takdirde çözüm odaklı hareket etmek daha kolay olacaktır.Eğitimin politikanın dışında tutulması, partiler üstü bir anlayışla ele alınması hatta özerk bir yapıya kavuşturulması bir başka çözüm yöntemi olarak görülebilir. Bu durum sınav sistemlerine de olumlu çerçevede direk etki edecektir. Geleceğe yönelik olarak insan kaynağı planlamaları yapılmalıdır. Alan ve branşlara göre yetişmiş insan gücü ihtiyacı belirlenmelidir. İhtiyaç duyulmayan branşlarda yüksek öğretim kurumlarına öğrenci alımı yapılmamalıdır. Öğretmen atamaları bu sebep dahilinde kronik bir sorun haline gelmiştir. Sistem içerisindeki bütün öğeler teknolojik bir altyapıya entegre edilmelidir. Bütün bunlar eğitim kalitesine doğrudan etki eder ve bunlar iyileştirilmediği sürece, nitelikli bir eğitim sistemine ulaşmış sayılmayız.
Kadir TİMUR
News