DOLAR 32,2053 -0.22%
EURO 35,1156 -0.22%
ALTIN 2.498,171,32
BITCOIN 21695751,30%
Ankara
24°

AÇIK

17:01

İKİNDİ'YE KALAN SÜRE

Muhammet Özdemir

Muhammet Özdemir

31 Ekim 2023 Salı

Haşhaşi Tehlikesi ve Tarihsel Panzehir Eş’arîlik Üzerine

Haşhaşi Tehlikesi ve Tarihsel Panzehir Eş’arîlik Üzerine
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bu yazımda, akademik bir tartışmayı Türkiye’deki aktüel duruma taşımak istiyorum. Söz konusu akademik tartışma, tarihsel Haşhaşi fitnesinin detayı ve hem Devlet-i Âliyye Osmâniyye ve hem de Türkiye için Ehlisünnetin Eş’arî kolunun İslâmî bir tür radikalizm meydana getirdiğine yönelik akademik iddialar hakkındadır. Böyle bir akademik tartışmayı, Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) yol açtığı darbe teşebbüsünün incelendiği bu günlerde hatırlatmamın gerekçesi, televizyonlarda bazı ağızlar yoluyla muhtemelen iyi niyetlerle dile getirilmiş Eş’arîlik karşıtı tutumdur. İddiaya göre, Türklerin Müslümanlığında Ehlisünnetin Mâtûrîdîlik kolu son derece hoşgörülü ve medeni bir din anlayışı getirirken, radikal İslâm’ı besleyen tarihsel bir damar olarak Eş’arîlik Türkiye’yi esir almış ve Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ), onun uzantısı olarak darbe teşebbüsünde bulunmuştur. Bu, bilgi kusuru olan, yanlış ve tam da Batılıların oryantalist ve emperyalist emellerine hizmet eden bir okuma ve suçlamadır. Büyük Selçukluların 11. yüzyılda Eş’arîliği dışlayıp yerine Hanefi ve Mâtûrîdiliği ikame etmeye çalışmışken, Hasan Sabbah ve Haşhaşilere karşı Nizâmülmülk’ün panzehir hükmündeki tasarılarına uyarak Nizâmiye Medreselerini kurması ve Eş’arîliğe sarılmış olması, konuşan ve iddiada bulunan kişilerin bilgi eksikliklerini ve iddialarının yanlışlığını göstermeye yeterlidir.

Bu yazıyı, 11. yüzyılda Ebû Hâmid el-Gazâlî’nin “Tehâfütü’l-Felâsife” adlı eserinde felsefi olarak görünür hale gelen fitnelerin uzmanı bir akademisyen olmanın yanı sıra ibadet ve hukuki hayatta Hanefi olarak büyümüş ve hala ibadetlerini söz konusu fıkhi mezhebe göre devam ettiren birisi olarak yazıyorum. Hanefi, Maliki, Şafii ve Hanbeli olanlar fıkhi veya hukuki olarak, Maturidi ve Eş’ari olanlar da itikadi veya kelami ya da inançsal olarak tarihte ve günümüzde Ehlisünnet vel-Cemaat’in ana şemsiyesi altında beraberdirler. Zaman zaman kişisel husumet veya kavim asabiyesinden kaynaklanan durumlar hariç söz konusu mezhep ve fırkaların birbirleriyle kayda değer bir görüş ayrılıkları ve akademiyi aşan bir mücadeleleri meydana gelmemiştir. 11. yüzyılda temel icraatları ve ardından 12. yüzyılda uzantıları biraz izlenebilecek şekilde Haşhaşilik ise, Fatımilere bağlı bir komutan olan Hasan Sabbah’ın Şia fırkasının inanç ve doktrinlerine sadık kalarak geliştirdiği, amacı Büyük Selçukluları ve Bağdat merkezli Abbasileri zafiyete uğratmak ve Ehlisünnete darbe vurmak için yarattığı siyasi, dini, felsefi, kültürel ve silahlı bir örgütsel faaliyetin adıdır. Nizamülmülk, Gazâlî ve başkalarının “Bâtınîler” ve “İsmâilîler” isimlerini kullanarak daha sonra adları “Haşhaşiler” olacak toplumsal gurupla ilgili kaleme aldıkları eserler bulunmaktadır. Dolayısıyla Eş’arîlik, tarihsel olarak, iki İslâm devleti olan Türk ve Arap devletlerini, Ehlisünneti yok etmek bakımından karşısına almış, bu arada doğuşu da Hz. Ali’nin sevdalıları ve taraftarı olarak kendini gösterenlere dayanan Hasan Sabbah ve Haşhaşileri engellemek için 11. Yüzyılda Ehlisünneti benimseyip müdafaa eden iki büyük İslâm devleti tarafından kullanılmış bir kelami ekoldür. Büyük Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey’in Eş’arîliğin karşısında yer alarak Şâfîi ve Eş’arî alimlerini, mesela İmâmü’l-Haremeyn el-Cüveynî’yi sürdüğü, bu arada sonraki Sultan Alparslan’ın ise başvezir (başbakan) Nizamülmülk’ü dinleyerek Eş’arîliği dışlamaktan vazgeçtiği, ayrıca Sultan Melikşah’ın ise Eş’arîliği sahiplendiği ve sapkın Bâtınîlere karşı kullandığı tarihi olarak bilinmektedir. Türkiye Diyanet İslâm Ansiklopedisi okunarak bile bu mühim mesele rahatlıkla anlaşılabilir. Nitekim söz konusu ansiklopedi internetteki arama motorlarıyla ulaşılabilir durumda ve ücretsizdir.

15 Temmuz 2016 Cuma gecesi yaşanılan emperyalizm aşamasında Fethullahçı Terör Örgütü’nü (FETÖ) kullananlar kimler ise, Eş’arî fırkasının İslâmî radikalizmi beslediğini ilk elden yazanlar da aynı kişilerdir. Daha önce Kürt meselesinde, ilginç bir şekilde Kürtçü hareketin Ehlisünnetin karşısında kendini konumlandırdığını, oysa oryantalist kaynakların Ehlisünnetin merkezi olarak Şâfiîlik ve Eş’arîliği suçladıklarını, bu arada Kürtlerin de tarihsel olarak genellikle Şâfiî ve Eş’arî olduklarını yazmıştım. Haşhaşi karakterinin en önemli özelliği, aklı ve hafızayı işlevsiz hale getirmeleridir. Tarihsel hafızamız önemlidir. Bu nedenle epeyce bir zamandır Türkçede iletişimi olanaksızlaştıran olgular üzerinde duruyordum. Kelime ve cümlelerden hayattaki olgusal karşılıklılığı ve kendi içlerindeki tutarlılığı aldığınızda, yani geçerlilik ve tutarlılık koşulları eksildiğinde, ifadelerde olması gereken nedenselliğin izlenemediğini görürsünüz, böylece insanlar sağlıklı akıl yürütmelerde bulunamaz olurlar. Fitnelerin müşterek vasfı, aklı ve hafızaları birbiriyle iş yapamaz duruma getirmeleridir. Gazâlî’nin “Tehâfütü’l-Felâsife” adlı eseri, sofistlere ait “tekâfüü’l-edille” (delillerin denkliği-antinomi) yöntemini kullanarak bu karakterin çeşitli yansımalarını ve bulanıklıkları teşhis ve deşifre etmeye girişmiş bir eserdir. Söz konusu karakter toplumu esir aldığında aynı yöntemin kullanılması gerekmektedir. Nitekim 11. yüzyılda bu konuda akademik ve entelektüel olarak yetkin bir geleneğe sahip olan esas merkez, Eş’arîlik idi. Hiçbir felsefi kaynaktan beslenmeksizin evvela İslâm’ın kendi refleksi olarak doğmuş ve sonraları Antik Yunan felsefesinin meseleleriyle kendini geliştirmiş Mutezile ne denli Eş’arîlik’ten tarihsel olarak önce ve zengin olursa olsun, ayrıca Mâtûrîdilik ne denli Eş’arîliğe kıyasla sağduyuya daha yatkın görünürse görünsün, İslâm’ın fitne tarihlerinde işe yaramış olan ve bol istidlali tecrübenin bulunacağı yer Eş’arî metinleridir. Nitekim Mâtûrîdîliğin sağduyuya uygunluğu ve oryantalist çevrelerin Türkiye’nin kuruluşunda ve devamında onun kurumsallaşmasını önermeleri, onun bazen lüzumsuzluk ve saçmalıkla nitelendirilebilecek çeşitli felsefi ve bilimsel tartışmaları bünyesinde bulundurmuyor oluşundandır. Mâtûrîdîlik, Maveraünnehir bölgesinde Türklerin geliştirdiği İslâmî tefekkür düzeyinin fark edilebilmesi bakımından son derece ufuk verici ve önemli olmakla beraber karmaşık meselelere cesaretle eğilmek bakımından yeterince cesur bir gelenek yaratmışa benzememektedir. Öyle olsa art niyetli oryantalistler ve onların Batılı hamileri Eş’arîliği bırakıp onunla uğraşırlardı. Akılsız ve hafızasız bir İslâm coğrafyası meydana gelsin diye özellikle İmam Şâfiî, İmam Ebü’l-Hasen el-Eş’arî ve İmam Gazâlî ile uğraşmaktadırlar. Türkiye’de özellikle İlahiyat fakültelerinde bu üç tarihi şahsiyete bakış umumiyetle menfidir ve 28 Şubat döneminde bu menfi durum bilhassa artırılmıştır. İlahiyat menşeli insanların bu vakıayı es geçmelerine genellikle şaşırıyorum. Keşke diğer felsefe ve sosyal bilim alanları da Arapça öğrenmekten imtina edip bu meselelerde büsbütün bilgisiz kalmasalardı.

Belirtmek gerekir ki, iddiam, Eş’arîliğin Türkiye’yi kurtaracağı değildir. Benim iddiam, aklımızın ve hafızamızın akamete uğratılması için çalışıldığıdır. Bilerek veya bilmeyerek bu konuda herkesin Batılıların emellerine su taşıdığı görülmektedir. Tarihi olarak Eş’arîlik, Haşhaşilerin darbe teşebbüslerini savmada işe yaramıştır ve Ebû Hâmid el-Gazâlî, Haşhaşi karşıtlığının bir ürünü ve panzehirdir. Durum böyleyken Gazâlî yüzünden felsefe ve bilimden uzak kaldık ve Haşhaşilerin tuzağına düşmeye başladık nasıl söylenilebilir? Vakıalar birbiriyle ilişkili hale getirilirken bilgi açığı olan durumlarda susulmalıdır ki, hiç olmazsa iyi niyetli bir iş yapılmış olsun. Akademik yaşamım boyunca akıl ve hafızanın mahvedilmesinin karşısında durmaya çalıştım. 15 Temmuz 2016 gecesi Türk milletinin iradesi Türkiye’yi kurtardı. Artık biraz da akademik ve aydın çevrelerin üzerlerine düşeni yapmaları gerekmektedir. Zaman emek verilmeksizin kolayca edinilmiş ezberlerin ve oryantalist önyargıların tekrarlanması zamanı değildir. Hayır konuşmayan herkes susmalıdır.

İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort