DOLAR 32,2561 0.01%
EURO 34,8687 0.4%
ALTIN 2.429,571,53
BITCOIN 20181101,71%
Ankara
22°

KAPALI

04:09

İMSAK'A KALAN SÜRE

Muhammet Özdemir

Muhammet Özdemir

31 Ekim 2023 Salı

Sizin İçin Önemli Nedir?

1

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye’de herhangi bir düşünce, yaklaşım veya tavır karşısında herkesin maruz kaldığı ortak pazarlama yöntemleri bulunmaktadır. Son zamanlarda çevreci duyarlılığın ve açlığa duyarlılığın çokça kullanılarak çeşitli alışverişlerin gerçekleştirildiği örnek olarak verildiğinde –ayrıca bu ikisiyle insanların Allah rızasından söz ederek para talep etmeleri arasındaki farkın içeriği yorumlara bırakıldığında (örneklerden biri çağdaşlığı, diğerleri güya Ortaçağı imlemektedir!)-, pazarlama ile kastedilen taktiksel varoluşlar daha iyi anlaşılabilir. Pazarlama yöntemlerinin de birer taciz olarak olgusallaşması, kapitalizme ve vicdansızlığa savaş açtığını söyleyerek özellikle özgürlüğü kendi yolu olarak kutsayanların hesaplı hareket ettiklerini göstermektedir. Hesaplı ve taktikli varoluşların, normalin ana renklerini belirlediği bir dünyada, anormal kodlara yaslanmaksızın bir temasta bulunmak ve kastedilenin kolaylıkla anlaşılabilmesi mümkün görünmemektedir. Bu nedenle bugün her birimiz için önemli olandan yola çıkmayı önereceğim. Özgürlükçülük bile olsa bir şeye maruz kalarak seçimde bulunmuş gibi yapmak ile gerçekten kendinden yola çıkarak bir şeyi tercih etmek birbirinden farklıdır. Sözgelimi felsefenin, politikanın veya dinin önemi, kişiye görecelidir ve tacizde bulunarak takdir beklemek, hem saygısızlık hem de haksızlıktır. Ülkemizde tacize uğramayı veya maruz kalmanın içeriğini ayrıca izah etmeye lüzum yoktur.

Daha önceki insan, akıl ve samimiyet tanımlarımı da göz önünde bulundurarak insan davranışları için bir belirlemede bulunmak istiyorum. Biyolojik ve psikolojik ihtiyaçlarından hareket eden ve söz konusu ihtiyaçların farkında yol alarak bir “önem” anlayışı ortaya koyan insanlar genellikle “bilinçli insanlar” olarak kavranırlar. Nitekim Sigmund Freud, insan davranışlarının bir fanteziden çok bir zorunluluktan kaynaklandığını öne sürerken mevzubahis olan “bilinçli insan”ı onaylayarak konuşmaktadır. Bu arada John Rawls’un “ihtiyaç” ile “çıkar”ın birbirini anlam olarak karşılamadığıyla ilgili yeni tartışmasını da göz önünde bulundurabiliriz. Çünkü herkesin kendi “önemli” olanına ilişkin bir tartışmanın önünü açmamız, Rawls’un itirazlarına ilişiksiz kalacaktır. “Önemli”yi mutlaka tanımlamak lüzumlu olduğunda, insanın biyolojik ve psikolojik ihtiyaçlarını doğrudan veya dolaylı olarak ilgilendiren; herkesin kendini bir noktasından ilgili bulduğu anlam içeriği olarak tanımlamak mümkün görünmektedir. Eğer kendinizi bir şeye ilgili bulmuyorsanız, o şey sizin için önemli değildir denilebilir. Ne var ki, bir şeyin sizin için önemini takdir etmemiş olduğunuz, onu yeterince anlayamadığınız söz konusu edilerek tarafınıza yeni bir tacizde bulunulabilir. Nitekim özellikle kadın ve çevreye ilişkin duyarlılıkların bir pazarlama amacıyla kullanılmasında benzer taciz varsayımlarına başvurulmaktadır. Yani size rağmen ve sizin için özgürlük! Bütün bunlar –bir zamanlar Atilla Yayla’nın belirttiği gibi- insanların birbirlerinin akli yeterliliklerine ve iyi niyetlerine güvenmediklerinin birer kanıtı olarak alınmalıdır. İnsan, kendisi için önemli olana karar veremiyorsa, bu, kimsenin sorunu olmamalı ve kimse onun için önemli olana karar vermemelidir. Aksi takdirde özellikle akli ve vicdani suiistimallerin önüne geçilemeyeceği gibi kimse ne bir diğerine ne de kendisine güvenemez ve hayat boyu taktiksel davranmanın asıl olduğunu sanmaya devam eder.

Bir derse, konferansa, panele, bildiri sunumuna, politik konuşmaya, dini uyarıya, çevreci veya kadıncı bilinçlenmeye ya da emperyalizm karşıtı bir tavra dair şuur uyandırmaya niyetlenip de kitleyle karşı karşıya kalındığında, zihindeki ihtiyaçlar üzerinden insanlara yaklaşmak yerine önce insanlar için önemli olanın ne olduğunu sormak gereklidir. Hafızamızdaki taktiklerle insanlara sorular sorarak onları geri zekâlı yerine koyup da ne denli ayrıcalıklı bir birikime sahip olduğumuz yolunda yalan bir koşullandırmaya itmektense, insanlara kendileri için önemli olanın ne olduğunu sorup ona göre her seferinde dürüstçe bir taktik izlemek en iyisi olacaktır. Düşünce misyonerleri yerine varsa her koşul ve ortamda dehasını sergileyebilen bir diğerkâmlıktan başlamalıyız işe. Bunun yerine genellikle din misyonerlerinin mucize anlatıları, emperyalizme düşman olduklarını söyleyenlerin bilinç harikalarına ilişkin öyküleri ve mesela doğaseverlerin (her seferinde söz konusu “severler” önce Batı’da, sonra bizde ortaya çıkar) göz yaşartıcı duyarlılıkları –gramatik olarak aksamayan bir benzerlikle- harfiyen sergilenmektedir. Hangi zeki insan her seferinde tekrarlanan gramerlerin birbirinden farklı olduğunu düşünebilir ki? Elimizdeki zavallı yollardan birinin sahiden hakikat yolu olduğunu düşünecek kadar safımız var mı hala? Bizim için önemli olan böyle bir inançla yaşamak mı yoksa? Bu tür durumlarda önemli olan sadece pazarlamanın yöntemi olur. Hakikat önemli olduktan sonra pazarlanacak hakikat bulunmakla bitmeyecektir.

İnsan, bizim kendisine karar verilmiş bir “önemli”yi dayatacağımız kadar saygısızlık hak eden bir varlık olmamalıdır. Kendini bu denli önemli ve saygın görenlerin de “önemli”sinin “bencillik” olmaması lüzumludur. İnsanlar genellikle hem önlerine her atılan yemi gagalarlar, hem ayrıcalıklı ve farklı olduklarını sürekli tekrarlarlar ve hem de söz ancak kendilerine dokunduğunda gerçekten bir şeyin olduğunu sanırlar. 17 Ekim 2006’da ABD’de gösterime giren “The Prestige”nin henüz başında söylendiği gibi, “İyi bakın fark edebiliyor musunuz? Hayır, fark edemezsiniz; çünkü siz kandırılmak istiyorsunuz!” Bu sözün insanları aşağıladığı kadar onların hoşlarına gitmesi bir gariplik değil midir? Zaten hoşa giden her sözün mutlaka bir grup insanı aşağıladığı ve dinleyenine bir ayrıcalık vehmettiği de bir vakıa değil midir? O halde sizin için önemli olan nedir ve siz ne tür bir pazarlık yöntemiyle taciz edilmekten hoşlanırsınız?

İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort