DOLAR 32,2615 0.05%
EURO 34,7946 0.02%
ALTIN 2.406,61-0,09
BITCOIN 2044442-1,06%
Ankara
18°

AÇIK

20:12

AKŞAM'A KALAN SÜRE

Muhammet Özdemir

Muhammet Özdemir

31 Ekim 2023 Salı

Transhümanizm ve Posthümanizmin Felsefi ve Kültürel Açıları

Transhümanizm ve Posthümanizmin Felsefi ve Kültürel Açıları
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İnsanın duygusal ve manevi gereksinimlerinden kaynaklanan öznel öngörülemezliklerin ekonomik zeminde risksizleştirilmesi girişimlerinin ürünü olan transhümanizm ve posthümanizm kavramlarının felsefi ve kültürel açılardan değerlendirilmesi önemlidir. Çünkü Türkçede henüz aşina olunmayan ve literatürde bile yeni olan dijital kapitalizm çağı ve düşünce ekonomisi kavramının bütün meşruiyeti insanın öznel ve psikolojik öngörülemezliklerinin ürünü olan sorunların bertaraf edilebilmesi için geliştirilmiş çözümlerden kaynaklanmaktadır. Makine veya nesnelerin interneti yoluyla gündeme gelmiş olan yeni iletişim ve düşünce deneyimleri büyük ölçüde insanın öznel tasarımlarından kaynaklanan karmaşık ve maliyetli sorunların halledilebilmesi içindir. Tarih boyunca kurulmuş hayallerin ve özellikle 19. yüzyılda Friedrich Nietzsche’nin felsefesinde somutlaşmış “üstün insan” arayışının yapay zekâ yoluyla bir seviyede gerçekleştirimi olan transhümanizm ile sağlık ve mühendislik alanlarının ortaklığındaki bu ürüne koşut felsefe ve postmodern feminist literatür içerisinden bir insan felsefesi olarak gelişen posthümanizmin yeniden felsefe ve kültür açısından analiz edilmesi artık gitgide gerçek bir entelektüel gereksinim haline gelmiştir.

Polonya’dan iki araştırmacı olan Prof. Dr. Roman Sapeńko ve Dr. Bogdan Trocha, “Philosophical and Cultural Aspects of Transhumanism and Posthumanism” başlıklı özet bir makale kaleme alarak, transhümanizm ve posthümanizm kavramlarını felsefi ve kültürel açıdan değerlendirmişler ve makale 3 Kasım 2020 tarihinde yayınlanmıştır (Future Human Image, Vol. 14, p. 64-72). İki araştırmacı, söz konusu makalede, önce insanların modern dönemde bu iki kavramı dolaylayan gereksinim ve arayışlarına atıfta bulunuyorlar, sonra transhümanizm ve posthümanizmi mevcut kuramcıların işleyişlerini merkeze alarak saptıyorlar ve ardından her iki kavramın problemli ve tartışmaya açık yönlerini ve hatta iki kavramın birbiriyle örtüşmediği gerilim alanlarını dile getiriyorlar. Sapeńko ve Trocha’ya göre, insanlar ilkçağdan beri geçmiş dönemlerin imkânları bakımından insanüstü bireyleri hayal etmişlerdir ve dijital çağ insanı bu hayali sonuna götürmeye yakın görünmektedir, ama insanların yaşam koşullarını büyük ölçüde güncelleyen bu vakıa, hayatın daha önce öngörüldüğü tarzda kolaylaştırılması yerine eski eş-zorluğu sürdürecek yeni bir denklem ortaya koymaktadır. Yani kolaylık ve zorluğun yönünde bir değişim olmaktadır, ama insana düşen maliyetinde bir azalma olmamaktadır. Ölümsüz insanın (transhümanizm) ve ölümsüz insan gerçekliğinde türsel farklılıklardan arınmış ve rekabet ortamlarını terk etmiş insanın (posthümanizm) yaşamına yönelik tartışmalar, insanda hep varolan öznelliğin üzerini yeterince örtemiyorlar. Geleceğin bilimi veya insanlığın geleceği büyük ölçüde transhümanizm ve posthümanizmin geliştirilmesi yoluyla aydınlatılabilir, ama bunun için kuramsal ve geleceği içeren bir mantığa da gereksinim vardır. Ayrıca transhümanizm ile posthümanizm arasında bir karşıtlığın olduğu görülmektedir ve bu, felsefe ve kültür bilimlerinin diliyle ifade edildiğinde, ilkinin hâlâ büyük ölçüde aydınlanmacı ve ikincisinin postmodern nitelikli olmasıyla ilgilidir. Açık bir deyişle, ölümlü olmanın bir neticesi olan türsel farklılıkların olanaklarını ortadan kaldırma işlemi olarak transhümanizm, posthümanizmin geçerliliğini ve taahhütlerini ortadan kaldırmayı içermektedir.

Dijital kapitalizm çağında makinelerin veya yapay zekâyı kullanan teknolojilerin varlığı, insanın fiziksel iş gücüne bağlı emeğinin piyasadaki etkinliğini büyük ölçüde daraltıp azaltırken, tutkulardan beslenmeyen yaratıcı düşün gücüne bağlı emeğinin piyasadaki etkinliğini aynı oranda genişletip artırmaktadır. Bu gelişmenin bir avantajı, örneğin bazı kurnaz ve fırsatçı insanların çeşitli deneyim tekrarları yoluyla alıştıkları ekonomilerde türsel farklılıkları suiistimal ederek bazı insanları eksiltmelerinin gitgide zorlaşabilecek olmasıdır. Çünkü bu çağda itibarlı işlerde istihdam edilebilecek insanların sürekli yaratıcı düşünce üretmeleri gerekmektedir ve bu da başkalarının emeğinin satın alınabilmesine olanak veren bir vakit de içermemektedir. Yani bir ve aynı insan hem kendisi için hem de başkaları için yaratıcı düşünce üretecek vakti muhtemelen bulamayacaktır. İşin aslına bakılırsa emek verenler ile emek vermeyenler arasındaki adil bütün sosyal evrenleri koşullayabilecek nitelikte post-kolonyal toplumlar kendi emeklerinin çalınmasına mani olabilmek için bazı yollar üretebilirler. Burada felsefe ve kültür kadar sosyoloji, siyaset bilim ve tarihin de değişebileceği saptanabilir. Bununla birlikte Sapeńko ve Trocha’nun açıkça anmadıkları bir hissiyata katılarak söylemek gerekir ki, gerçek insan yaşamı tam olarak transhümanizm ve posthümanizmde olduğu gibi değildir.

İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort