DOLAR 32,2234 -0.11%
EURO 34,9331 0.17%
ALTIN 2.445,790,57
BITCOIN 1966487-3,25%
Ankara
17°

HAFİF YAĞMUR

16:59

İKİNDİ'YE KALAN SÜRE

Muhammet Özdemir

Muhammet Özdemir

31 Ekim 2023 Salı

Yılbaşı, Kişisel Gelişim ve Sağduyu Üzerine

Yılbaşı, Kişisel Gelişim ve Sağduyu Üzerine
0

BEĞENDİM

ABONE OL

common_senseBu yazının amacı, yanlışlara yoğunlaşarak eleştiri adı altında bolca nasihat vermek değildir. Yazının amacı, en değerli olanı bir daha anlamaya çalışmaktır: İnsan hayatı. Hiçbir şey insan yaşamından daha değerli, öncelikli ve acil değildir. Bunu yeterince idrak edebilmek için her bir insan, çocukluktan sonra ergenlik, delikanlılık ve gençlik dönemlerini yaşarken yaptığı yanlışlarla neler olabildiğine bir bakar. Hüzünlenme, pişmanlık ve muhasebe halleri, insanın en samimi, olgun ve sağduyuya vardığı hallerdir. Toplum insana en değerli olanın yaşamak olduğunu ve hiçbir şeyin onunla değiş tokuş edilemeyeceğini öğretmek ve bu arada ihtiyaçların giderilmesinde bir işbölümünü temin için vardır. Bir toplumda çocuklar, ergenler, delikanlılar ve gençlere anlayışlı davranabilecek nüfus, ekonomi, psikoloji ve sağduyu yeterince mevcutsa, tabii tekâmül seyri akamete uğramadan devridaimine devam edebilecektir. Eğer anlayışlılığı ve hataları telafiyi temin edecek kadar nüfus ve vakit mevcut değilse, hele de toplumda delikanlılar ve gençler gibi davranan hırslı yetişkinler çoğunluğu oluşturuyorsa, bu takdirde kişisel gelişimin olması gereken aşamalarda ve tabii bir seyirle tamamlanması mümkün olmayabilmektedir. Bizim ihtiyarlarımıza danışma zamanımız artık gelmiş olmalıdır.

Kapitalizm, ilerleme fikri ve modernlik, her birimize yanlış bir bencillik aşıladı ve üstelik kendine değil de birbirimize rakip olabileceğimiz bir bencillik ve rekabet algısını beraber sinsice içimize işledi. Benim fikrime göre, biz, kapitalizmi ve modernliği isteyerek de almadık. On dokuzuncu yüzyıldan evvel kolaycılık ve tembellikle Türkiye’yi ve İslâm coğrafyasını yeni bir yazgıya itenler başka türlü davranabilseler veya on dokuzuncu yüzyılda İslâm devleti Avrupa’ya karşı koyabilmiş olsa, kapitalizm ve modernliğe maruz kalmayacak ve olmadık fırkalaşmalar ile birbirimizi rahatsız etmeyecektik. İnsan geçmişini değiştiremez. Şimdiden sonrası üzerine konuşulabilir. İnsan yaşamı her şeyden önemlidir ve ondan sonra ise, toplumdaki biz duygusunun yerleşikliği diğer tüm şeylerden önce gelmektedir. Şayet insan bunu anlayamaz ise, zamanla yaşadıkları bunu ona kabul ettirecektir. Endişe ettiklerim vardı ve geçmişte bizdeki geç ergenlik meselesini defalarca yazdım. Nihayet yanılmış olmayı dilerdim ve şimdi de yarınlar için diliyorum. Çünkü hala geç değildir. Yapılacak her şey, devletten beklenmez. Millet olarak kanaatkâr, anlayışlı, affedici ve sabırlı olabilmeliyiz. Bencillik ve rekabet bize bazı kavramlar üzerinden zarar verici nitelikte gelebilmektedir. Bizdeki bireysellik ve öznellik gibi başkalarının kişisel gelişim kavramlarıyla olabilen ve onlara benzer gelişen süreçler değildir. İkinci olarak Batılılaşmaya İslâm’dan hareketle karşı çıktığını düşünenler de günlük yaşamda Batılılaşmayı ne denli özendirdiklerinin farkında değillerdir. Dolayısıyla bir hikmet varsa hepimizde, bir kusur da varsa hepimizdedir. Birimiz diğerinden akıllı da değildir. Kavga, çocuklukta, hayata hazırlanmak içindir, ama şimdilerde iletişim kurmak için en olağan yol olarak özendirilebilmektedir. Böyle bir bencillik ve rekabet duygusunun bize bir faydası bulunmamaktadır. Bu nedenle eğer mazur görülebilirsem, bencilliğin kapitalist versiyonu olan bireyselliği de, bencilliğin eleştirel versiyonu olan öznelliği ve özne olmayı da uzunca bir süre değerlendirmeden almamalıyız diyebilirim. İslâm ve milliyetçilikten söz edenler de doğrusu sadece kendilerindeymiş gibi davranmaktan vazgeçmelidirler, çünkü onlar da hala biz duygusunun gerektirdiği kanaat ve sabır gereksinimiyle davranamayabilmektedirler. Keşke bunlar bari Batılılaşmanın verdiği ve sesini duyurmanın ancak rahatsız etmekle mümkün olabildiğine ilişkin yanlış alışveriş tarzına özenmemiş olsalardı. İslâm geleneğinde ihtiyaçlar, özellikle rahatsızlık vermeksizin giderilebilecek tarzda disipline edilebilmektedir. Özentili yaşam ve takdir beklentileri, artık Avrupâîleşmeye gerek olmaksızın bizde yaygınlık kazanmaya başladı. Son bir buçuk yıldır yaşadıklarımızın, hatta son dört yıldır yaşıyor olduklarımızın bizde kişisel gelişim için yeterince bilinç oluşturmuş olmasını diliyorum.

İşin doğrusu, yılbaşı kutlamalarını ben de hayatımın hiçbir döneminde onaylamadım ve bizzat böyle kutlamalara katılmadım. Hissediş olarak, benim hiç bulunmadığım bir dünyanın garip bir âdeti gibi geliyordu bana. Çocukken ve gençken, okullarda öğretmenlerim özendirdiğinde de tepkim aynıydı. Bu seneki yılbaşı kutlamalarına da herhangi bir şekilde iştirak etmedim. Fakat kimseyi rahatsız da etmedim. Şimdi Reina’da gerçekleşen menfur terör saldırısından sonra hayatını kaybeden insanların yakınlarının yaşadıkları acıyı ben de paylaşıyorum. Çünkü saygıdeğer Rus büyükelçisinin bir terör eylemiyle katledilmesinden beridir bu defa Türkiye’de Avrupâî yaşam tarzını daha evvelden edinmiş bulunanların algılarıyla oynanmaya çalışılmaktadır. Yılbaşı kutlamalarına karşı söylem geliştirip, insanları bilinçlendirdiklerini zannederek bildiri dağıtanların bu terör eylemiyle kesinlikle ilgileri varmış gibi davranmamalıyız. Avrupâî yaşam tarzının iyi olduğunu düşünerek davrananlar nasıl bu yönlü terör eylemlerinin sebebi değil idiyse ve nasıl asıl bunlar mağdur oldularsa, Reina’daki terör eyleminin sebebi de Allah rızasını bunda zannederek birilerini rahatsız etmeye çalışanlar değillerdi. Kişisel gelişim ve sağduyu bize bunu gösterebilmelidir. Yılbaşı kutlamalarını eleştirenler aslında mağdur oldular. Fakat hem onların, hem başkalarının ve hem de her birimizin şunları kabul etmesi, dilemesi lazımdır: 1- Hayatta en değerli şey, insan yaşamıdır. 2- Kişisel gelişim ve sağduyuya önem vermeli, bu konuda topluma ve anne babaya saygı göstermeyi hatırlamalıyız. 3- İyi olduğunu veya hakkımız olduğunu düşündüğümüz bir şeyi elde etmek için bile olsa birilerini rahatsız etmeye niyetlenmemeliyiz. 4- Bu arada bencillik ve rekabet duygularından kurtulmalı, toplumsal yaşam sağlıklı olmadığında bireysel başarıların hiçbir anlamının kalmadığını bilebilmeliyiz. 5- Kanaatkâr olmayı ve sabretmeyi alışkanlık haline getirebilmeli ve eğlenmek kadar çalışmaktan da zevk alabilmeliyiz.

İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort