DOLAR 32,3400 -0.07%
EURO 34,8790 0.06%
ALTIN 2.392,77-0,15
BITCOIN 20653731,30%
Ankara
11°

PARÇALI AZ BULUTLU

13:06

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

Melâl

Melâl

20 Ocak 2016 Çarşamba

Bir Beddua Duydum, Hayatım Değişti

Bir Beddua Duydum, Hayatım Değişti
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Çeyrek asrı bulan naçiz ömrümde (afillilik konusunda kendilerine denk sayısal verileri solda sıfır bırakan yarım milyar, çeyrek asır tarzı kelime öbeklerini hep sevmişimdir) doğruluğu konusunda hiçbir tereddüte düşmediğim ve düşmeyeceğim bir gerçek biliyorum: Yaşadığımız hayata, kaderin getirdiklerine, bize sunulana “hamdolsun” dediğimiz müddetçe mutluyuz, “hamdolsun”umuzun içtenliği kadar huzurluyuz.

Öncelikle şunu belirteyim ki yukarıda bahsettiğim “gerçeğin” teorikte gözü kara bir savunucusu olmama rağmen pratikte müthiş bir uygulayıcısı olduğumu söyleyemem. Zaten hep öyle değil midir, “Sigara içme!” diye gürleyen babanıza sigara almakla geçmiştir çocukluğunuz, “Bak yavrum kendini sakın ezdirme” diye öğüt veren annenizdir etrafınızda en çok ezilen. “Kitap Oku!” diyen öğretmeninizi görmemişsinizdir bir kitap okurken. Liste uzar gider. Diyeceğim o ki dertleşme sayın bu yazacaklarımı…

Ademoğlu olarak gereğinden fazla hırsın kıskançlığa dönüştüğü yerde, nefsimizle her başbaşa kalışımızda bir kez daha anladık açgözlülüğümüzün sınırlarını. Maddeye olan düşkünlüğümüz ve “elde etme” hırsımız, “hep daha fazlasını daha iyisini daha güzelini iste” diye diye beyinlerimize kodlanmış fos hedeflerimiz sayesinde sonsuz mutluluğu yakalarız diye çıktığımız bu yolda “sonsuz mutsuzluk” dertlerine bile isteye gark eyledik kendimizi.

Bir akşam vakti  kirli minik ellerine tutuşturduğu, ellerinin kiriyle son derece tezat içinde bulunan mendillerden satmak amacıyla yolumuzu kesen bir çocuğun gözlerinde okudum ben bütün bunları. Denklem basitti: Satacağı mendillerle dolu torbadaki sayının bir azalması, cebindeki metal dairelerin nüfusunun bir artması demekti. Bu nüfus artışı ise şüphesiz eve daha gururla gitmesini sağlayacaktı. Fakat bu kara kara gözlerindeki ışıltıyla bize bakan “mutlu” çocuğun “mendil alır mısın abla” talebini, “ne anne babalar var” diye söylenerek reddettiğimizde , korkunç bir gerçekle yüzleştik. Çocuk, müthiş bir masumiyetle “inşallah evlenince kocanız sizi döver” dedi.

Çocuğun ağzından bir çırpıda çıkan bu cümle, altında derin manalar barındıran bir yakarıştı şüphesiz. Bu haykırışın verdiği mesajı o an için anlayamasak da, o çocuğun aklında fikrinde zihninin en kuytu köşelerinde, gözleri önünde dayak yiyen annesi vardı. Ve bu mendilci çocuğun dünyasında bir insana beddua edilecekse, bu bedduaların en ağırı “kocandan dayak yersin inşallah” şeklinde olmalıydı.

Çocuğun kalbinin ritmini duydum o an. Hayatı sorgulayışıma  bir sekme daha açtı bu çocuk. Yaşıtları tabletlerinin modelini beğenmez,spor ayakkabılarının markalı olması için tepinirken, onun minicik dünyasında olaylar ağır, denklemler karmaşık, çözümler ulaşılmazdı.

Üzerinden bunca zaman geçtikten sonra günah çıkartırcasına yazdığım bu yazının sebebi, ne zaman şükürsüzlük girdabında boğulacak olsam, işte o çocuğun,aklımdan gitmeyen gözleridir. Şimdi nerdedir ne yapar bilemem. Ama eğer gözlerindeki ışık hâlâ onunlaysa, annesine artık dayak yemediği bir hayat hediye ettiğine eminim.

İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort