DOLAR 32,4326 0.15%
EURO 34,6082 0.02%
ALTIN 2.383,830,17
BITCOIN 1884552-8,03%
Ankara
15°

HAFİF YAĞMUR

13:06

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

Melâl

Melâl

20 Ocak 2016 Çarşamba

İnsan Ne İle Yaşar Tolstoy Amca?

İnsan Ne İle Yaşar Tolstoy Amca?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İnsan ne ile yaşar Tolstoy Amca?

Maslow’cuğum, sen dur bi allasen. Zaten kafam karmakarışık. Senin anlatmaya çalıştıklarının içinden sadece “piramidi” algıladı zihnim, o da “şeklen”. Senin ihtiyaçlar hiyerarşisi diye afili laflarla söylediğini biz fen bilgisi derslerinde “besin piramidi” diye çizer en alta yani en geniş olan bölmeye de “ekmek” yazardık. İnsan ekmekle mi yaşar Tolstoy Amca? Hayatımızı idame ettirmek için çalışarak kazandığımız ( bazılarımız için kazanarak çalıştığımız diye düzeltmeli bunu ) paraya neden “ekmek parası” denmiş, bu yüzden mi?  Cevap verir misin Tolstoy Amca… “Bir kız sana emmi dedi” evet ama sen Karacoğlan değilsin Tolstoy Amca. Ekmek diyorduk, dağıtma konuyu.

Oo Aziz Abim gelmiş. Hoş geldin abiciğim. Kulak misafiri mi oldun konuşmalarımıza? Yaşar Yaşamaz’ın yaşaması için ne ekmek ne para, sadece bir kimlik gerekliydi. Doğrusun Aziz Abi, Yaşar’lar nüfus cüzdanıyla yaşar/yaşatılır. “Bir anadan dünyaya gelen yolcu” bir kimlikle var oluşunu tamamlar, eyvallah da bir “kimliği” olduğu için öldürenleri ne yapacağız o zaman güzel abim? “Ermeni” diye öldürülen Hrant’ı “Gazeteci” diye öldürülen Uğur’u “devrimci” diye asılan Deniz’i, “Gezici” diye katledilen Ali İsmail’i “Sağcı” diye idam edilen Ali Bülent Orkan’ı  “Kürt” diye işkence görenleri ne yapacağız? İnsan buralarda kimlikle yaşayamaz ancak kimlikle bi güzel ölür abi…

Vee huzurlarınızda San’at güneşimiz Zeki Müren… “Ötesini bilemem lâkin ben “Alkışlarla yaşıyorum”  diyorsunuz madem, ıslıklı mı daha makbul ıslıksız mı diye sorasım geldi size Zeki Bey. “Reca ediciiim” alınganlık yapmayın, alay etmiyorum sizinle zira haddim değil. Seçimler yaklaşıyor da bizim buralarda “Milletçe Alkışlıyoruz” biz de bir şeyleri kendi çapımızda. Hani alkışın “yaşatıcı” etkisi varsa bilelim ona göre ayarlayalım dozajını diye dedim. Ah Zeki Bey bilseniz neler neler oldu siz buralardan gittikten sonra. Biz protesto amacıyla kullanır olduk alkışları. Hem gazino kültürü iyice ayağa düştü. Nerdee o alkışlarla inleyen Maksimler, sizin de öncüsü olduğunuz o T koridorlarda yürümelerin hazzı filan? Milletçe başka başka şeyleri Alkışlıyoruz artık biz. Yüksek müsaadelerinizle efenim, ben artık kalkayım. Unutmadan, Siz gerçek bir güneşsiniz, zira bu ışığın başka bir açıklaması olamaz…

Nazım Bey Nazım Beey! Merhabaa! Müsait misiniz diye soracağım ama bugün pazar ve siz dayamışsınız sırtınızı duvara, gökyüzünün sizden bu kadar geniş bu kadar uzak ve bu kadar mavi olduğuna şaşırarak, bulutları izliyorsunuz. Toprak güneş ve siz müthiş bir bahtiyarlık içindesiniz. Ne güzel! Beni de kabul buyurun lütfen meclisinize. İnsan ne ile yaşar bunun cevabını arıyorum ben Nazım Bey. Evet çok haklısınız… Kan pompalayan bir kalp, solunum yapan bir ciğer ve daha pek çok biyolojik hadise, yaşıyor olmak için yeterli değil. Ahh ne güzel dediniz, “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine…” Bizim ormanlarımızı yok ettiler, ağaçlarımızı kestiler korularımıza imar izni verdiler Nazım Bey. Ormanı ağacı geçtim parklar bile rantlar uğruna harcandı yıllardır. Çok doluyum bu konuda. Lütfen beni bağışlayın, tutamadım kendimi. İnsan ne ile yaşar Nazım Bey… Bu iç çekişiniz aslında en mukaddes cevap ancak biz böyle melâli anlamaz bir nesil olduk yirminci asırlarda… Melâlden ziyade Celâl prim yapıyor bizim meydanlarda ne vakittir… Varsın ben sizin bu iç çekişinizi bu sûkunetinizi bileyim cevap olarak, aktaramasam da anlatamasam da, bende kalsın bu bakışlar… Kendinize iyi bakın olur mu, zira biz sizi çok özlüyoruz…

Allahım! Gözlerime inanamıyorum! Elinde bağlaması, yeşilmisi gri tonlarda  cepkeni, gömleği kasketiyle usul usul bana yaklaşıyor bir siluet. Onu ilk gördüğüm andan itibaren kalbim çarpıyor amma adını dilimden dökebilmek için iyice yakınlaşmasını bekliyorum. Neşet Ertaş bu! Türküleriyle büyüdüğüm bağlamasının bağrına dokunuşundan tanıdığım,”göñüldiyişine vurulduğum,bir “garip” bir “üstad” Neşet Ertaş bu. Tatlı dile güler yüze doyulur mu diyen Neşet Ertaş. Sanki derdimi bilerek yüzüme gülen Neşet Dedem… Dedemin asker arkadaşı, Bozkır’ın tezenesi, Muharrem Usta’nın oğlu Neşet…

Ağzımdan tek kelime dökülemiyor, lâl olmuş izliyorum onu öylece. Gülümseyerek yanıma geliyor bir yer bulup oturup bağlamasını kucağına alıyor. Yanıbaşında bi yer de bana ayırıp eliyle gel buraya otur diyor. Büyülenmişçesine yanına gidiyor mimiklerini dikkatle takip ediyor ve yine tek kelime edemiyorum. Oysa sormak istiyorum, insanı, insanın ne ile yaşadığını… Anlatmak istiyorum ondan öncekilerin neler dediğini. Anlatamıyorum. Aslında çok konuşmak da değil niyetim… İstiyorum ki o anlatsın hep.

“Yolcu!” diyor bana… Hitabın muhattabı benim ama “buyrun” diyemiyorum. “İnsan ne ile yaşar der gezersin kapı kapı. Soruna cevap olmaz amma, gel buyur dinle beni. Düşün sorduklarımı, belki ben garib’in bir faydası olur sana…

Neşet Dedem, bağlamanın bağrına dokunuyor tezenesiyle… Ve Yolcu türküsünü söylüyoruz göz yaşları içinde ;

[Dinlemek isteyenler için : https://soundcloud.com/askintaskin/ne-et-erta-yolcu ]

Bir anadan dünyaya gelen yolcu
Görünce dünyayı gönül verdin mi
Kimi büyük kimi böcek kimi kurt
Merak edip hiç birini sordun mu

İnsan ölür ama ruhu ölmez
Bunca mahlukat var hiç biri gülmez
Cehennem azabı zordur çekilmez
Azap çeken hayvanları gördün mü

İnsandan doğanlar insan olurlar
Hayvandan doğanlar hayvan olurlar
Hepisi de bu dünyaya gelirler
Ana haktır sen bu sırra erdin mi

Vade tekmil olup ömür dolmadan
Emanetçi emanetin almadan
Ömrünün bağının gülü solmadan
Varıp bir canana ikrar verdin mi

Garip bülbül gibi feryad ederiz
Cehalet elinde küsmü kederiz
Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz
Dünya senin vatanın mı yurdun mu…

Ve Bütün sorular cevap buluyor…

Hamiş : Sen de yalanmışsın Tolstoy.

İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort