DOLAR 32,3400 -0.07%
EURO 34,8790 0.06%
ALTIN 2.392,77-0,15
BITCOIN 20653731,30%
Ankara
11°

PARÇALI AZ BULUTLU

13:06

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

Hakan IŞIK

Hakan IŞIK

02 Mayıs 2024 Perşembe

Hz. Peygamberin Örnekliğinde Merhamet

1

BEĞENDİM

ABONE OL

Post-modernizmin hüküm sürdüğü çağımızda; her geçen gün kendi değerlerinden ödün vere vere yaşam süren bir insanlık profili ile karşı karşıyayız…

İnsanlığın, “insan olma sorunu” yaşadığı çağımızda Hz. Peygamberin örnekliğine ne kadar ihtiyaç hissettiğimiz aşikardır. Kendisine indirilen vahyin, muhtesının ne’liği ve nasıl’lığıyla birlikte; kendi şahsının da çok önemli olduğu ifade edilmesi gerekir. Aldığı vahyi, söylemiyle kalmayıp; eylemleriyle süsleyen “üsvetün hasene” ile ifadelenmiş Hz. Muhammed’in, insanlığa miras bıraktığı büyük ve ihtişamlı bir kültürel değerler örnekliği vardır. Merhametsizliğin arş-ı alaya işittirildiği çağımızda; Taif’te taşlanmasına rağmen beddua etmeyen örnek bir şahsiyete ihtiyacı var insanlığın…

Hz. Muhammed’e indirilen vahyin Arap toplumunda yarattığı fikri, dini inkılaptan ziyade ahlakta ve ahlaki değerlerde yaptığı inkılabı göz önünde bulundurmak; bu inkılabın metodunu iyi anlamak ve söylemin eyleme sistemli bir şekilde dönüşünü iyi kavramak gerekir…

Bugün Hz. Muhammed’in o devrimini yine yaşamak, toplumda yine diri tutmak bize “Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir.”(Tirmizi, İlm, 14) müjdesince adeta “peygamberin davasını üstlenme sevabı” verir…

Merhametin yeryüzünden silindiği Cahiliyye toplumunda “kızlarını diri diri toprağa gömen” o vahşi anlayışa karşılık; Merhamet ve adalet timsali bir Muhammed’e(s.a) ihtiyacı var günümüz medeniyetinin…

Gördüğü haksızlıklara, yaşadığı adaletsizliğe; “Hilful- fudul” teşkilatına kurucu üye olarak katılmakla; merhametsizliğe başkaldıran Hz. Peygamber, “insanlara merhamet etmeyene Allah’ın da merhamet etmeyeceğini…”(Müslim, Fedâil, 66; Tirmizi, Birr, 16.) çok iyi biliyordu…

Her türlü haksızlığı işlemekle kalmayan; yaptıkları vahşiliği bir övünç kaynağı olarak gören dönemin Arap toplumu insanlarının kalplerine, ektiği merhamet tohumlarıyla onları, diğer insanlara “muallim” yapan; Hz. Muhammed’e indirilen vahiyle birlikte Hz. Muhammed’in “örnek şahsiyeti”dir…

Birgün torunu Hasan bin Ali’yi öperken alnından; yanındaki Sahabi Akra’ bin Hâbis tarafından bu davranışı tuhaf karşılanmış ve Hz. Peygamber’e “Benim on tane çocuğum var. Fakat onlardan birini bile öpmüş değilim.” sözüne karşılık “Allah, sizin kalbinizden merhameti çıkardıysa ben ne yapabilirim?”(Buhâri, Edep, 18; Müslim, Fedâil, 65) diyerek merhametin ne kadar da önemli bir değer olduğunu ifade etmiştir.

Teknolojik ilerlemeyle, hayat standartlarının yükselmesiyle rahatı, huzuru yakalayamayan 21.yüzyıl insanı; devayı yine Hz. Peygamberin örnekliğinde bulacaktır. Cahiliyye Arap toplumundan her asra bir mesaj anlamı taşıyan o örneklikte; insanın insanla, insanın Allah’la, insanın doğayla, çevreyle merhamet üzere olan bağını eylemleriyle iyi örnekleyen Hz. Peygamberin böylesi bir özelliğini bir “beşer” olması(Buhâri, Hıyel, 10; Mezalim, 16; Ahkam, 20) hasebiyle bugün bizler de sergileyebiliriz… Yüce Allah’ın tüm insanlara yönelik olan hatta bütün kainatta tecelli eden “merhamet vasfı”; Hz. Muhammed’in şahsiyetinde bütünleşmiştir. “Allah’ın merhametinin, gazabını galebe çaldığını(Buhâri, Tevhid, 15, 22, 28; Bed’ul Halk, 1; Müslim, Tevbe, 14) ifade eden Hz. Muhammed; Allah’ın merhametini cüzlere ayırıp bir kısmını mahlukata bilhassa insanlara verdiğini ve böylelikle insanların birbirlerine merhamet etmesi gerektiğini ifade etmiştir.(Buhâri, Edep, 19; Rikak, 19)

Varlığı, mahiyetinden önce yaratılan insanoğlunun, merhametli olma yönünü iyi işlemesi gerektiğini bir görev bilen Hz. Peygamber; günümüzde yaşanan merhametsizliği görseydi belki de kendini Hiralar’a vurup, günlerce aç kalarak ruhunu teslim ederdi.

İnsanlara gösterdiği merhameti, yaratılan herşeye karşı sergileyen O nebi; hayvanlara karşı merhametli olmayı İlahi bir görev ve insani bir davranış olarak görürdü. Birgün kaza-i hacet için gittiği bir hurmalıkta inleyen bir deve gören Hz. Peygamber, devenin yanına yaklaşır ve gözlerinden akan yaşları siler. Sonra devenin sahibine dönerek; “Sen Allah’tan korkmuyor musun? Allah’ın sana mülk kıldığı bu deveyi acıktırıyor ve fazla çalıştırıyorsun?” der.(Ebu Davud, Cihad, 47)

İnsanlığın bitişine karşılık; insanlığın üzerine biriken tozları silker gibi ruhlarda, kalplerde yeniden bir merhamet çığırı açan Hz. Peygamberin örnek davranışları, insanlar için yaratılan evrendeki bütün varlıkları kucaklar nitelikteydi.

Başından beri kelimelerin, kifayetsiz kaldığı; dilin, anlamının yoğunluğuna varamadığı merhamet değerinin Hz. Peygamberdeki tecellisini, günümüz kokuşmuş vicdanlarına anlatmaya çalışıyorum. Öyle bir merhamet ki; bugün gözünü kırpmadan insan(!) öldüren canilerin anlamayacağı, anlamlandıramayacağı bir değerdedir…

Hz. Muhammed, bir beşerdir. İnsanüstü bir yanı yoktu. O, vahye kulak vermiş; vahyi eylemlerine, söylemine sindirmiş, alemlere rahmet peygamberiydi…

Sahabelerden birkaçının bir kuşun yuvasından yavruları almasından dolayı başlarında acı acı figanlar eden anne kuşun, feryatlarını işiten “merhametli Muhammed”, “Kim bu zavallının yavrusunu alıp; onu ızdıraba attı?”(Ebu Davud, Cihad, 122)  diye sitem etmişti…

O, kuşların dilinden anlamazdı oysa…Çünkü O, bir beşerdi. Ancak kalpleri katılaşmış yanındaki merhametten yoksun insanların, anne kuşun feryatlarından anlayacakları çok da bir şey yoktu…

Değerlerin topluma kazandırılmasının önce bireyden yani bireyin eylemlerinden geçeceğini çok iyi idrak eden O nebinin davası da bireyden topluma doğru bir şekilde yol alarak büyüdü…Kendisine indirilen vahiylerde de ifade edildiği gibi bir canın haksız yere öldürülmesini; bütün canlara kıyılmayla aynı gören bir anlayışa çok paralel düşen bir rivayette Hz. Muhammed, Ebu Hureyre kanalıyla şöyle buyurur; “Peygamberlerden birini ısıran bir karınca nedeniyle canı yanan peygamber, karıncaların yuvalarının yakılması emrini vermiş. Yapılan o harekete karşılık merhametlilerin en merhametlisi yüce Allah, o peygambere şöyle buyurmuş; “Seni ısıran bir karıncaya karşılık; sen, tesbih eden bir ümmeti yaktın”(Buhâri, Cihad, 152; Müslim, Selâm, 148) diye ifade ederek bir canın aslında bütün canlar kadar değerli olduğunu ifade etmiştir…

Medeniyetin harikalarına kulak kabartmış, gözü dönmüş, bütün kainata bilhassa insanlara karşı merhamet duygusunu yitirmiş, insan kılıklı Beşer(Ali Şeriati’nin beşer ve insan ayrımına bakılabilir)’lere; Hz. Peygamberin örnekliğini anlatmak zor da olsa; Hz. Peygamberin devriminin, günümüzdeki Beşerler’den daha vahşilerinin taşlaşmış kalplerine merhamet tohumu ektiğini ve kabul edip inandıkları takdirde öylesi Beşerler’in kalplerinin de merhametten nasiplerini alabilecekleri konusunda yaşayan adeta canlı bir örnektir….

Senin o Kutsi dininin, günahkar bir müntesibi olmaktan utanıyorum ya Resulullah….

İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort