DOLAR 32,5055 -0.12%
EURO 34,7782 -0.5%
ALTIN 2.495,390,45
BITCOIN 20728290,40%
Ankara
20°

PARÇALI BULUTLU

04:46

İMSAK'A KALAN SÜRE

İlyas Ak

İlyas Ak

13 Şubat 2022 Pazar

Balçıkla Sıvanmış Tohumum Ben

Balçıkla Sıvanmış Tohumum Ben
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Toprakta yeşermeyi bekleyen bir tohumdum  ben
Başkaların hayallerinde, balçık olup ruhlarına  sıvandım ben
Zamanla eskidim hayallerden döküldüm ben
Zamana hasret,  kendime ise  metruk oldum ben
Bazen ıslandım iliklerime kadar
Bazen  güneş ile yeşerdim ben
Sanma ki; Güneşe bel bağlayıp unuttum bendeki  hazanı
Soldum, kurudum, rüzgarda savruldum…
Sanma ki;  yok oldum ben
Bir geldim on oldum O’ndan  bin oldum
Zaman oldum, ruh oldum ben
Bir tohum oldum, ben yine ben oldum
“Kün Fe Yekün” ol deyince oldum 

 

Devamını Oku

Evanjelistler, Yahudilerle “Tanırıyı Kıyamete Zorluyor”

Evanjelistler, Yahudilerle “Tanırıyı Kıyamete Zorluyor”
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Bugün Filistin’de yaşadığımız olaylarının temellerinde envanjeliklerin Yahudilere verdiği destek  yatmaktadır. Evanjelist ABD tarafından desteklenen Yahudi  İsrail devletinin karanlık dönem oluşturma çabası ve  evanjelistlerin tanrıyı kıyamete zorlama düşüncesi, bu zulmun asıl kaynağıdır.

Kimdir bu evanjelistler…

16.yüzyılda Martin luther  ve diğer reformistler tarafından ortaya atılan protestanlık mezhebinin temel düşünce hatlarından birini oluşturan evanjelizm, hıristiyan toplumunun tutucu kısmını oluşturur.

Evanjeliklere göre eski ahitte yer alan yahudilerin ‘tanrı’nın seçilmiş halkı’ olduğu, kutsal toprakların yahudilerin malı olduğu, yahudilerin Mesih’in gelişi ile birlikte dünyada hakim sağlayacağı inancını kabul ederler. Ve yine eski ahitteki Yahudileri öven ve savunan metinleri  desteklerler.

“Biz Yahudilerin asla kötülük yapmadıklarını görüyoruz. Onlar en mükemmel kanunlarla yönetilmektedirler. Bu sebeple Yahudilerin kendi kanunlarıyla yaşamalarına izin veriniz”.

 Bu durum evanjelikleri diğer hıristiyan  mezheplerinden ayırır. Ayrıca evanjeliklerin en önemli  misyonu ise  yahudilerin hakim olduğu siyonist  rejime sıkı bağılıkları ve sonsuz destekleridir.    Böylece siyonist hıristiyanların dünya düzeninde etkinliğide  artırmıştır.

Hıristiyanlığın en önemli inanç esaslarından biri de “İsa aleyhisselamın kıyamete yakın yeryüzüne ineceği ve Tanrı Krallığı’nı ilan edeceği”dir. Evanjalistler tanrı krallığının ilanı için tanrıyı kıyamete zorlamak gerektiğine iman etmektedirler. Bu iman doğrultusunda evanjelizme göre, “Tanrı Krallığı’nın gerçekleşmesi için dünyada fitne, kaos, savaş ve katliamların hakim olduğu “Karanlık Dönem”in gelmesi gerekir.

İnançları bu görüşler etrafında şekillenen Evanjelistler, ABD, İngiltere vb. ülkelerde hegemon  güçlerin başına geçmiş, yahudi ve neo-con lar vasıtasıyla  dünyayı Karanlık Döneme sokma çabasına girmiş ve kendilerince tanrıyı kıyamete zorlamaktadırlar. Bu çaba, Ortadoğu’da yaşanan kaosların  ana nedenidir Afganistan’da, Irakta, Suriye’de  ve nice mazlum coğrafya bu zalimler tarafından zülüm görmektedir.

“Ey İsrael, Tanrı Mesih’in gelişini ve Tapınağın’ı yeniden inşasını yaklaştırsın.”  (Tora)

Özelikle 1948 bu yana planlı bir şekilde  Tanrı Krallığının gerçekleşmesi için Karanlık dönem yaşayan bir yer vardır orası Filistin orası Kudüs  orası ilk kıblemiz Mescid-i Aksadır.

Yahudiler, Mescid-i Aksa’nın altında  Süleyman Mabedi ile Ahid sandığının bulunduğu ve sandığın içinde eski ahittin olduğuna inanır. Yahudilere göre Süleyman Mabedinin inşası için Mescid-i Aksa’nın yıkılması gerekmektedir.

Diğer bir konu ise Vaadedilmiş topraklardır  (Arz-ı Mev’ud)

 “Bulunduğun yerden kuzeye, güneye, doğuya, batıya dikkatle bak. Gördüğün bütün toprakları sonsuza dek sana ve soyuna vereceğim. Soyunu toprağın tozu kadar çoğaltacağım. Öyle ki, biri çıkıp da toprağın tozunu sayabilirse, senin soyunu da sayabilecek. Kalk, sana vereceğim toprakları boydan boya dolaş” [Tevrat].

“Ey Musa,  İsrailliler’e de ki, Mülk olarak size düşecek Kenan ülkesine girince, sınırlarınız şöyle olacak:  Güney sınırınız Zin Çölü’nden Edom sınırı boyunca uzanacak. Doğuda, güney sınırınız Lut Gölü’nün ucundan başlayacak, Akrep Geçidi’nin güneyinden Zin’e geçip Kadeş-Barnea’nın güneyine dek uzanacak. Oradan Hasar-Addar’a ve Asmon’a, oradan da Mısır Vadisi’ne uzanarak Akdeniz’de son bulacak. Batı sınırınız Akdeniz ve kıyısı olacak.  Kuzey sınırınız Akdeniz’den Hor Dağı’na dek uzanacak. Hor Dağı’ndan Levo-Hamat’a, oradan Sedat’a, Zifron’a doğru uzanarak Hasar-Enan’da son bulacak. Kuzeyde sınırınız bu olacak. Doğu sınırınız Hasar-Enan’dan Şefam’a dek uzanacak. Sınırınız Şefam’dan Ayin’in doğusundaki Rivla’ya dek inecek. Oradan Kinneret Gölü’nün doğu kıyısındaki yamaçlara dek uzanacak. Oradan Şeria Irmağı boyunca uzanacak ve Lut Gölü’nde son bulacak. Her yandan ülkenizin sınırları bu olacaktır. [Tevrat] 


Bugün yaşadıklarımızın asıl kaynağı; Yahudiler’in  Tevrat’ta  geçen  arz-ı mev’ud ve Evanjelistlerin tanrıyı kıyamete zorlama itikadı ve bu itikat üzerine evanjalist ve yahudi   ittifakıdır.

İsrail güçten anlar tabi ki biz samimi olursak, yoksa; İsrail güç kullanmaktan iyi anlar.

Asıl sıkıntı onlar itikatlarında samimi biz ise samimiyetsiziz…

Anılacağınız siz  kınadıkça onlar bir yerlerine kına yakmaktadır.

Selam ve dua ile…

Devamını Oku

“Ben İslamın Halifesiyim, Müslümanı Müslümana Kırdırtmam” 

“Ben İslamın Halifesiyim, Müslümanı Müslümana Kırdırtmam” 
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Tarih 27 Nisan 1909  33 Yıl Kurtlar Sofrasında Mücadele veren Dedemiz Ulu Hakan Sultan II. Abdülhamid Han (Rahmetullahi Aleyh) düştü, İslam Halifesi düştü, payitaht düştü!

İttihatçıların uşaklığını yapan Şeyhülislam Ziyaeddin Efendi ve Fetva Emini Hacı Nuri Efendi den  “hal fetvası” alındı. Hacı Nuri Efendi’ye zorla imzalatılan fetvada Sultanın 31 Mart Vak’ası’na sebep olduğu, dinî kitapları yaktırdığı, devlet hazinesini israf ettiği kendi zimmetine geçirdiği ve zalim olduğu gibi mesnetsiz iddialar ve iftiralar gerekçe göstererek tahtan inmesi sağlandı…

“Hal fetvası: İslam hukukunda halife ve sultanların bulundukları makamdan indirilmesini sağlayan fetvadır”

Ulu Hakanı en çok üzen olaylardan biride  Meclis-i Mebusan’ın aldığı kararı ileten, tamamı mason İttihatçılardan oluşan ekipteki seciyesi bozuk şahsiyetsiz kişilerdi…

Bu ekipte;

33 derecelik Mason üstad-ı azamı, Libya’yı İtalyanlara satan, Yahudi asıllı Selanik mebusu olan (hain) Emanuel Karaso, 

Ermeni ihtilalcilere yardım eden ve Sultan Abdülhamid’den Ermenilerin intikamını almak için Abdülhamid’i tahttan indiren ekibin içinde yer alan ermeni ayan üyesi (hain) Aram Efendi,

Vatan haini bir Osmanlı paşası, Arnavut devletinin ilk kralı olma hayalleri ile işkodra savunması yapan hasan rıza paşa’yı haince öldüren, İşkodra şehrini sırplara teslim eden (hain) Es’ad Toptani, 

Karanlık bir siyasi hayatı olan  (hain) Arif Hikmet Paşa yer almaktadır.

Bu hadsizlerin, Ulu Hakana: “Millet seni azletti”  diyerek otuz üç yıl süren mücadelesinin sona erdiğini ilettiler. Ulu hakanın bu çapulcu sürüsüyle baş edecek gücü olmasına rağmen

“ Ben İslamın Halifesiyim. Müslümanı Müslümana Kırdırtmam” demiştir.

Bunun üzerine “Hüküm Allah’ındır” sözüyle durumu kabullenen Ulu Hakan için artık Selanik’te sürgün günleri başlamıştı…

Otuz üç sene millet ve devletim için memleketimin selameti için çalıştım. Elimden geldiği kadar hizmet ettim. Hakimim Allah, beni muhakeme edecek de Resulullah’tır. Bu memleketi nasıl buldumsa öğle terk ediyorum. Hiç kimseye bir karış toprak vermedim. Hizmetimi ancak Cenab-ı Hakk’ın takdirine bırakıyorum. Ne çare ki düşmanlarım bütün hizmetime karşı bir çarşaf çekmek istediler ve muvaffak da oldular.”  (Ulu Hakan Sultan II. Abdülhamid Han )

Ulu Hakan II. Abdulhamid Hanı Rahmet Ve Minnet İle Anıyorum

Selam ve Dua ile

***Es-selamü aleyküm ve rahmetüllah***

Devamını Oku

Özlediğim Alem – Osman Yüksel Serdengeçti

Özlediğim Alem – Osman Yüksel Serdengeçti
1

BEĞENDİM

ABONE OL

70 Yıl önce özlenen bir alem, 70 yıl sonra özlediğimiz ise aynı alem…

Çağın nesneleri putlaştırdığı zamanda düşünceleri ve mücadelesi ile serden geçerek; putlara kendi üslubuyla balyoz vuran yiğit adam, üstad Osman Yüksel  Serdengeçtinin dünden bugüne uzanan çığlıkları…

Özlediğim Alem – OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ

Bir alem özlüyorum: asrı saadet gibi, ebedi faziletlerin, kavi imanların, temiz vicdanların hüküm sürdüğü bir alem!. Bu alemin sakinleri, kelimenin tam ve hakiki manasıyla insan olsun. İçleri huzur, dışları nur ile dolsun!.. Geceden başka karanlık, gök gürlemesinden başka gürültü görmesinler, duymasınlar..

Bir alem özlüyorum ki: Orada kadınlar, dıştan kızarmasın, boyanmasınlar. Yüzlerine bakınca kızlık ve gerçek kadınlığın kendine has, o güzel edepli utancıyla içten kızarsınlar. Kadın sokakta yırtık yırtık dolaşmasın, erkeklere dalaşmasın. Özlediğim alemde kadın, sözde inkılapçıların, sokakta kafeslemek için kafes arkasından kurtardıkları kadın, hayvani ihtirasların dindirildiği bir zevk aleti haline, piyasanın en bol, en ucuz metaı haline getirilmesin. Dairelerde kadın, zani bakışların, şehevi akışların istilasına uğramsın. Kadın evinin dairesinden çıkmasın. Yuvasının aşığı, evinin ışığı olsun. “Cennet anaların ayakları altındadır” * sözünün sırrına erişsin; ana olsun.

Bir alem özlüyorum ki: Orada erkekler, evinden başka hane bilmesin. Aileyi bir gaile, çocuklarını çekilmez bir dert gibi görmesin, bu hale getirmesin. “Evlat kokusu cennet kokusudur” hadisi ile duygulansın. İçi cennet, dışı cennet olsun: cinnet olmasın. Erkek kendi karısından başka kadın, kadın kendi kocasından başka erkek tanımasın, sevmesin. Ailenin reisi olan erkek, ayarlı kararlı, kavi, metin, vakarlı, çalışkan olsun. Yuvanın kurucusu kadın, temiz, cefakar, vefakar, sabırlı, saygılı, sevgili olsun.

Bir alem özlüyorum ki: Orada gençler, orada delikanlılar, deli denizler gibi, dalgalanıp coşanlar, mukaddes bir davanın peşinden koşanlar olsunlar. Alemlerin Rabbına inansınlar. Küçük dalgaları, dalga geçmeyi, kaldırım sevdasını bıraksınlar. İman denizlerinin büyük dalgalarında, sonsuzlukta kaybolsunlar; varolsunlar. Büyük davalarla davalansın, ulvi sevdalarla sevdalansınlar. Orada gençler, orada gençlik imandan kaleler gibi, canlı hisarlar gibi, dimdik, dipdiri dursunlar. Bu kaleyi, bu hisarı hiçbir kuvvet aşamasın. Onların temiz kalplerinde Allah- Millet- Vatan sevgisinden başka sevgi yaşamasın…

Bet beniz sararmış, gözlerin altı morarmış, sarsak, çarpık, titrek, başlamadan bitmiş, bitmeden tükenmiş gençler.. Ağızları rakı, ayakları ter, donları pislik kokan gençler: böyle gençler yok bizim alemimizde!..

Görüyorum ki, korkunç bir yıkım olmuş!. Cemaatlar dağıtılmış, mabetler kapatılmış, ulu ve ulvi bütün kanaat sahipleri katliam edilmiş, bin yıllık mukaddesat çiğnenmiş!. Allah’a giden bütün yollar, şer kuvvetler, kötü niyetler tarafından tutulmuş. İman cephelerinin sesi susturulmuş, gençlik korkunç bir boşluğa atılmış!. Kimi kahvelerde zamanını öldürüyor, kimi hayatı rakı şişesinde görüyor, meyhanelerde varlığını kadeh kadeh içip, kendinden geçip tüketiyor, kimi sinema ve tiyatroya düşkün!.. Kiminin aklı ayakta. Ayak takımlarında yer almış. Heyecanı, kanaati bir topun arkasında yuvarlanıyor, bir ağa takılıyor.. böyle bir gençlik yok benim özlediğim alemde…

Öyle bir alem özlüyorum ki: Bu alemde analar “kocakarı”, babalar “moruk”, çocuklar “zamane” olmasınlar. Nesiller birbirini tanısın, anlasın, sevsinler…

Öyle bir alem özlüyorum ki: Orada idarecilik, müderecilik halinden çıksın. Memur amirine, ast üstüne bir köle, bir uşak gibi değil, vazife aşkıyla, iç nizamiyle, kalpten, gönülden bağlansın. Amirler, üstler hükmetmesin. Sadece Allah’ın, vicdanın kanunun hükmünü yerine getirsinler. Zira gerçek hüküm onundur. Gerçek büyük o dur. Herkes, bütün insanlar, kendilerini aşan, kendilerinden üstün hakim, kadir, her yerde, her zaman hazır nazır olan, Rahman ve Rahim Allah’ın varlığını kabul etsin! Daima her yerde ve her şeyde onu görsün, onu bilsin.. bütün başlar sadece onun huzurunda eğilsin! İşte biz, böyle bir alem istiyoruz. Memurlar, amirler, asliyetlerini, maaşı aslilerine göre ayarlamasınlar. Hiç kimse aslını saklamasın. Bir santim yükselmek için, bir metre eğilen başlar, baş olmaktan çıksın. Baş, yerini ayağa terk etmesin. Söz ayağa düşmesin dalkavukluğa, riyaya, insanları putlaştırmağa giden bütün yollar kapansın. İsimlerden, resimlerden, şekillerden elhazer.. Özlediğim alem böyle bir alem!

Öyle bir alem özlüyorum ki: Orada siyasi partiler patırtı yapmasın. Birbirlerine çamur atmasın. Birbirlerinin hızını kesmesin. Birbirlerine küsmesin. Birbirlerini desteklesinler, kösteklemesinler. Seçimlerde, “Sen asilsin, sen büyüksün, sana inanıyoruz, sana güveniyoruz, sen ne istersen onu yapacağız!” gibi sözlerle milleti çileden çıkarıp hileye sapılmasın, oy avcılığı yapılmasın…
Öyle bir alem istiyorum ki: Orada adalet, orada demokrasi, Hz. Ömer’de tecelli ettiği gibi etsin. Kanunlar az fakat öz olsun. Yabancı memleketlerden roman tercüme edilir gibi edilmesin. Yabancı ve yalancı yollardan gidilmesin. Halkın dininden, halkın vicdanından, halkın içinden çıksın. Kanunlar hak nizamına uygun olsun. Mahkemelerden “Bugün git yarın gel” levhası kalksın.

Öyle bir alem özlüyorum ki: Orada insanlar fani olduklarını bilsinler. Yolcular gibi olsunlar. Her türlü kötü ihtirası bıraksınlar. (Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi) hakikatini anlasınlar. Her şeyin ilkini ve sonunu düşünsünler..

Öyle bir alem özlüyorum ki: Orada serveti hiç kimse, hiçbir vasile ile şerre alet edemesin. Paraya ve paralıya tanınan sonsuz imtiyaz kaldırılsın. Herkes alnının terini, elinin emeğini yesin. Sefahat ve sefalet yan yana yürümesin. Kimse mala, mülke ebedi imiş gibi sarılmasın. Onu Allah’ın bir nimeti, emaneti bilsin ve o yolda sarf etsin…

Öyle bir alem özlüyorum ki: Orada maarif, orada mektepler, terbiye ve telkin müesseseleri cemiyete insan yetiştirsinler. Diplomalı ve sikalı cahiller değil. Hocalar geçek mürşit, talebeler gerçek mürit olsunlar. “Beşikten mezara kadar ilim”, “Bana bir kelime öğretenin ben kırk yıl kölesi olurum” sözlerinin kutsiyetini takdir etsinler.

Öyle bir alem özlüyorum ki:Orada alimler zalimlerle birleşmesin. Alimler bilgilerini kötü yolda kullanmasınlar. Politikacıların, paracıların, istifçilerin kirli maksatlarına hizmet etmesinler. Alimler hakikate, sanatkarlar güzele, kanunlar Hakka sadık kalsınlar.

Öyle bir alem özlüyorum ki: Orada sudan, ayrandan başka bir şey içilmesin. Kafa çekilmesin, esrar çekilmesin, bıçak çekilmesin, kılıç çekilmesin, nutuk çekilmesin!..

Öyle bir alem özlüyorum ki: Kitap, orada hitap, Hakka hakikate uysun. Fertler değil dertler konuşsun, korkak alçak politikacılar değil, mertler konuşsun. Yazsın, yaysın. Yazılanlar, neşredilenler milletin alın yazısı, yürek sızısı olsun!.. Zayıf tutulsun!. Dil tutulmasın. Ağızlar ceplere bağlı olmasın! Cepler açılınca açılmasın. “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” hadisinin yükü altında kimse kalmasın. Yazanlar, basanlar, yayanlar, şeytan değil insan olsunlar. Kar hırsı, şöhret hırsı, politika hırsıyla hareket etmesinler. Aşağılık duyguları gıcıklayıp, mideleri karıştırmasınlar. Hakka, halka dayansınlar baldır- bacak ticareti yapmasın, iki yüzlü paraya tapmasınlar. Ruha, kalbe, akla hitap etsinler…

Öyle bir alem özlüyorum ki: Orada insanlar topraktan ayrılmasınlar. Küçük, temiz, mütevazı evlerde barınsınlar. Beton ve çelik kesafetinden, bina ve zina medeniyetinden kurtulsunlar. Yiyecekleri sade, giyecekleri sade olsun. Teferruat, merasim ve cali hareketlerle insan tabiatını bozmasınlar. Her şey kendiliğinden gelsin, her şey kendiliğinden olsun…

Öyle bir alem özlüyorum ki: O alemde milletler, devletler, gökteki yıldızlar gibi kendi mahreklerinde seyretsinler. Çatışmasın, çarpışmasın, dövüşmesinler. Ayrı ayrı milletler, renk renk ırklar, tıpkı güneşin ziyaları gibi, bir mihver, bir aşk, bir hakikat etrafında, Halikın etrafında kendinden geçersine dönsünler..(Newton çarkı gibi). Renkler, ırklar, milletler kaynaşsın, devletler anlaşsınlar. Bir Allah, bir alem ve bütün insanlar.. Büyük ahenk, büyük din, büyük nizam!.. özlediğim alem budur.

Devamını Oku

Vefatının 47. Sene-i Devriyesinde Şehit (İnşallah) Ertuğrul Dursun Önkuzu

Vefatının 47. Sene-i Devriyesinde Şehit (İnşallah) Ertuğrul Dursun Önkuzu
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Vatan bölünmesin, din-i mübin-i İslâm ayaklar altına alınmasın diye şahadet şerbetini içen yiğit delikanlı, gencecik fidandır Önkuzu…

Bugün şehit (inşallah) Ertuğrul Dursun Önkuzu’nun ölümünün seneyi devriyesinde saygı, minnet, ve rahmetle anıyorum.
Bundan tam 47 yıl önce vahşice şehit edilmişti Önkuzu hak bildiğini hakka inandığını dava uğruna, sapık ideolojilerin çakalları tarafından vahşice katledildi…

Ertuğrul Dursun Önkuzu 1948 yılında Tokat ilinin Zile kazasında doğmuştur. Ailesinin en büyük ve evladı idi, öğrenimine doğdu yer olan Zile’de Sakarya İlkokulu’nda başladı orta öğrenimini ise Zile Ortaokulu’nda tamamlamıştır. Daha sonra Zile Sanat Enstitüsü bitirmiş ve bu arada Kuran Kursu’na devam ederek, Zile müftüsü hoca “Arif Efendinin” dizinde dibinde ders görmüştür.

1967 yılında İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi Makine bölümünü kazanmış ancak kaydını yaptırdıktan sonra kör ve sapkın ideolojilerin tehditleri sonucu ancak bir ay okuluna devam edebilmiş bunun üzerine Ankara Teknik Öğretmen Okulu’na geçen Ertuğrul Önkuzu aynı zamanda bu okulda yatılı olarak kalmıştır.
Ertuğrul Dursun Önkuzu, okulun tatil dönemlerinde öğrencilerin derslerine yardımcı olmuş, ücretsiz kurs vermiştir.

Gazi Üniversitesi’ne bağlı Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu’nda eğitim gördüğü bir sırada, öğrenci olayları çoğaldığı 1970’lerde  karşıt görüşteki bir grup cani tarafından kaçırılıp (23/24 Kasım 1970 ) Öğretmen olmak için gittiği okulda öğretmenler gününe bir gün kala vahşice, şehit edildi…

O’nu katledenlerden kendi beyanlarına göre:
“23 Kasım 1970 tarihinde Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu öğrencisi Dursun ÖNKUZU’YU önce kaçırarak hapsetmişler sonra bilahare feci şekilde dövmüşlerdir. Bununla da yetinmeyen sanıklar bir bıçakla Dursun Önkuzu’nun bilek damarlarını kesmişler, ağzına lastik hortum takarak pompayla şişirmek suretiyle vahşiyane bir şekilde öldürüp 3.Kattaki odanın penceresinden atmışlardır”
İşte böyle vahşice katledilerek şehit (inşallah) edilmiştir.

“Oğlum Türk milliyetçisiydi, ama bunun karşılığında ihanet gördü, polis oğlumun cenazesini Gülveren civarında kaçırmıştır, üstelik bunu da bomba kullanarak yapmıştır. Onu arkadaşları son yolculuğuna taşırken bu engellenmiştir, oğlumu son kez koklatmadılar bana, oğlumun naaşını istiyor, katillerinin de bir an önce bulunmasını istiyorum…”

Dursun Önkuzu’nun Babası Abdullah Önkuzu

Önkuzu hey! … Önkuzu! …
Önde gider Önkuzu…
Anası ‘Dursun’ demiş…
Durmaz… gider Önkuzu.
Kuzu yürür… kuzu yürür…
Önde Önkuzu yürür…
Kuzular meledikçe
Gönlüme sızı yürür! …
Önkuzu hey! … Önkuzu! …
Önde gider Önkuzu…
Bu bayrak düşmez yere
Ölmedikçe son kuzu! …
Dursun adı… Dursun adı…
O gitti, dursun adı.
Dillerde türkü olsun,
Yürekte vursun adı! …
Kuzular koç olacak,
Toy, düğün, göç… olacak
Bu yıl ki kuzuların
Adları ‘öç’ olacak! ! !

Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu


Anası Dursun demiş Durmaz gider Önkuzu…
Hiçbir zaman durmadılar bu vatanın kınalı kuzuları hep önde gittiler, şahadet şerbeti içtiler, düşürmediler bayrağımızı

Allah ondan ve tüm şehitlerimizden razı olsun…

Dursun Önkuzu şahadet sahnesi: Tıklayın…
Önkuzu cenaze töreni: Tıklayın…

Devamını Oku
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort