DOLAR 32,3400 -0.07%
EURO 34,8790 0.06%
ALTIN 2.392,77-0,15
BITCOIN 20653731,30%
Ankara
11°

PARÇALI AZ BULUTLU

13:06

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

Sıddıka Rahime

Sıddıka Rahime

04 Kasım 2023 Cumartesi

Hoş Geldin Mart

Hoş Geldin Mart
0

BEĞENDİM

ABONE OL

       “Vazgeçtim bu dünyadan

        Tek ölüm paklar beni

         Değmez bu yangın yeri

         Avuç açmaya değmez.”

Shakespeare yüzlerce yıl önce yazmış. Bir yerlere ait olmadığını anladığı bir zamanda yazmıştır muhtemelen.

Her gün kadına şiddet ile ilgili haberler görüyoruz. Eğitim seviyesi artıyor ama bu tür olaylar azalmıyor. Dışarıdan bakınca, iki yetişkin insan görülen çiftler, hoş başlayan ilişkilerini nasıl bu kadar çirkinleştirebiliyor. Hiçbir kadın kendisini dövsün diye bir erkekle beraber olmaya başlamıyor. Adamların da ilişkiye başlarken “ben bunu bir temiz döverim” diye başladığını sanmıyorum. İpler nerede kopuyor?

Her kadına şiddet sonrası tüm erkeklere faturayı kesmekle yol alınmıyor. Alınsaydı çoktan biterdi kadına şiddet. Yürüyüşler yapılıyor, sloganlar atılıyor, ertesi gün bir başka kadına şiddet vakası gerçekleşiyor.

Kadına yönelik artan şiddetlerin bir sebebi de vazgeçmemek olabilir mi? İnadına, olanlara rağmen olduğu gibi yaşamaya devam etmek olabilir mi?

Yaşamak için inat etmeye gerek var mı?

Son nefese kadar bize bahşedilmiş bir nimet yaşamak. Son nefese kadar bize bahşedilen beden ve son nefese kadar verilen rızık ile yasayabiliriz zaten. İnat etmeye gerek yok. İnadına olamayacak bir insanı, olamayacağı bir insan yapmaya gerek yok. İnadına sevmeyen, saygı duymayan bir insana katlanmaya gerek yok. İnadına huzursuz bir eve mahkûm olmaya gerek yok.

Bir patron sözü vardır, ‘Kimse vazgeçilmez değildir.’ diye. Çiftler için de geçerli olabilecek söz.

Vazgeçemeyenler yüzünden diğer taraf kendini vazgeçilmez sanıyor. Karşısındaki insana etmediğini bırakmıyor.

İçinde sevgi açlığı olan kadınlar-adamlar var. Kendisiyle kalmaktan korktuğu için, yalnız kalmaktan korktuğu için karşısındaki insanın tüm yanlışlarını sineye çekiyor.

Kendiyle yalnız kalmaktan korkmasa, karşısındaki insan ondan çekinecek. Saygı duymaya başlayacak, kendine çeki düzen verecek.

Din ve devlet de dâhil, hiçbir otorite insana istemediği bir hayatı zorlayacak emirler ve kanunlar içermiyor. İslamiyet için insan hayatı kutsal. İslamiyet için insan ruhu da kutsal. Kimsenin, bir başkasının ruhunu incitmesine müsaade etmiyor. En büyük günahlardan biri kul hakkı. Bir kul, bir başka kulun hakkını yemesin diyor İslamiyet. Kul hakkı bazen mala zarar vermek olur, bazen bağırmak olur, bazen şiddet olur. Zulme uğrayan kul, zalimlik yapana hakkını helal etmezse Allah da zalim olanı affetmiyor.

Devlet de müsaade etmiyor zalimliklere. Aile içinde bile olsa, zalimlik yapana gereken cezayı veriyor.

Zalimlere boyu eğmeden, gün görmek için yapılması gereken, zulme müsaade etmemek. Zalimliği tescillenmiş insandan uzak durmak. Hesap yapmadan, yalnızlıktan korkmadan, kendiyle baş başa kalmaktan korkmadan, zalimlik yapandan uzak durmak zorundayız.

Göçmen kuşlar gibi, mutlu olacağımız, iyi olacağımız yerlere uçmalıyız. Mart ayı göçmen kuşların Türkiye’ye gelme zamanı. Yuvalarını hayatlarını bırakıp Türkiye’de yeni bir hayat kurmaya geliyorlar. Binlerce kilometrelik yolculuk yapıyorlar. Kiminin küçücük kanatları var. Bu kanatlarla bu yola çıkılır mı diye düşünmeden çıkıyorlar yola. Yolda ne yeriz ne içeriz diye düşünmüyorlar. Onları yaratan yaratıcı, onlara müthiş içgüdüleri vermiş. O içgüdülere güvenip kanat çırpıyorlar.

Biz insanlara, yaratıcı hem donanım hem akıl verdi. Bizim yapmamız gereken, önceki tecrübelerimizden ders almak. Okuduklarımızdan ders almak. Sonramızı daha iyi etmeye çalışmak. Sonramızı daha iyi etmek için, kötü olan öncelerden vazgeçmemiz gerekiyor.

Önce yaratıcıya, sonra kendimize güvenerek, kendimize güzel bir sonra sağlamak elimizde.

Mart ayı, baharın ilk ayı. Bahar kuzey yarımkürede tüm doğanın yeniden başladığı aydır. Meyveler çiçek açar, hayvanlar yavrular, göçmen kuşlar gelir, ekinler ekilmeye başlar. Yaz mevsimi içindir tüm hazırlık. Mart ayının bir günü de Kadınlar Günü’dür. Sembolik bir gündür. Hediye sektörüne, çiçek sektörüne yarayan bir gündür. Kadın aşağı, kadın yukarı edilir bir gün. Bir önceki gün ve bir sonraki günden farklı olarak.

Kadınlar da doğa gibidir. Dünyayı güzelleştirmeye çabalarlar. Güzelleştirdikçe mutlu olur kadınlar. Temizler mutlu olur, yemek yapar mutlu olur, yardım eder mutlu olur, gülümser mutlu olur.

Koronalı günleri geride bırakmayı umduğumuz bu Mart ayında, yeni gelmiş göçmen kuşlar gibi yeni güzel günler görebilmek için uğraşmamız gerekiyor. Göçmen kuşun, yuvasını yapma telaşı gibi umut dolu bir telaşla sarılmalıyız Mart ayına. Göçmen kuşun gerisinde bıraktığı, vazgeçtiği gibi, zamanı dolan her şeyi geride bırakmalıyız. Her şeyin güzel olması için eskilerden vazgeçmemiz gerekiyor. İyi gitmeyen şeylerden vazgeçersek iyi olan günlere varabiliriz. Hoş geldin mart.

İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort