DOLAR 32,3400 -0.07%
EURO 34,8790 0.06%
ALTIN 2.392,77-0,15
BITCOIN 20653731,30%
Ankara
11°

PARÇALI AZ BULUTLU

13:06

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

Sıddıka Rahime

Sıddıka Rahime

04 Kasım 2023 Cumartesi

Final: Aslında Hiç Bir Şey Yapamazdı Osman

Final: Aslında Hiç Bir Şey Yapamazdı Osman
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İçini yansıtmama konusunda çok başarılı bir insandı Osman. Emine onu kendine aşık, bir dediğini iki etmeyen bir koca sanıyordu. Oysa Osman sadece muhatap olmamak için hiçbir şeye itiraz etmiyordu. Arada akşam yemeklerini beraber yiyorlardı. Kalan zamanlarında herkes kendi dünyasında yaşıyordu. Mutlu idi Emine, kocasına hayrandı, kocasının işine hayrandı.

Bir kız çocukları olmuştu. Çok mutlu olmuştu Osman ismini Sevilay koydu. Aklına hiçbir şey gelmemişti Emine’nin isim ile ilgili. Eşine birde erkek çocuk vermek istiyordu. Osman ise Sevilay’dan başka çocuk istemedi. Ona Sevilay yetiyordu. Kızı gözbebeği olmuştu. Sevilay’ı geri gelmişti. Büyüdükçe hem güzelleşiyordu hem de hırçın bir kız oluyordu Sevilay. Laf dedirtmezdi Osman Emine’ye kızı için. O hırçınlıklarda hep kendi Sevilay’ını görürdü. Kızının çok hırslı çok başarılı bir kadın olmasını isterdi.

Çok çalışıyordu Osman çalıştıkça parası ve vakıf olduğu alanlarda artıyordu. Dernek başkanlıkları yapıyordu, kurumların avukatlığını yapıyordu. Belediye başkanının yanından ayırmadığı bir danışmanı gibi olmuştu.

Başkanın toplantıya çağırdığı bir gün alel acele arasına bindi. Ankara trafiği kendine has idi. Kırmızı ışıkta duruma göre geçilirdi bunu da en çok önemli insanlar bilirdi. Acele ile bakmadan geçtiği kırmızı ışıkta yola giren yayayı son anda gördü. Ona vurmamak için sola kırınca hızından sebep araba takla attı. Yayaya vurmamıştı.

Anlatılanları dinliyordu Emine. Osman’ın bilinci yerinde değildi. Kemerini taksaydı dedi doktorlar böyle olmazdı. Başına darbe almıştı. Osman’ın annesi ve babası da hastanedeydi. Sadece ağlıyordu annesi babasının omuzuna yaslanmış bir şekilde.

Aylar geçti kazanın üzerinden Osman bedenen iyileşiyordu ama zihni iyi değildi. Akli melekeleri yerine geri gelmiyordu. Doktor uyarmıştı onları çarpmanın etkilerini anlatmıştı, umut vermemişti.

Belediye başkanı dernek üyeleri başta sık sık ziyaretine geldiler. Sonra arada Emine’yi telefonla aradılar. Aylar sonra kimse aramaz sormaz oldu.

Anne-babası, karısı ve Sevilay eve götürdüler Osman’ı.

Kazadan sonraki hastane masrafları maddi durumlarını da etkilemişti. Ellerinde avuçlarında fazla bir şey kalmamıştı. Aklı yerinde olmadığı için Osman artık avukatlık da yapamazdı, aslında hiçbir şey yapamazdı Osman.

Osman’ın babası bakardı onlara, maddi olarak imkânı vardı. Oğlunun yaşayan bir ölüye dönmesi üzüyordu onu.

Kazadan önce davetlerin düğünlerin derneklerin baş davetlisi olan Emine’yi de kimseler aramaz olmuştu. Bir başlarına idiler dünyada artık. Makamları paraları kaza ile yok olmuştu. Hiçbiri gözünde değildi Emine’nin. Dünyada en çok sevdiği eşinin aklı başına gelsin istiyordu. Bir kez bile onu kırmayan adamın aklı başına gelebilseydi.

Osman televizyon seyrediyordu akşama kadar, arada Emine onu koluna takıp parka gidiyordu. Emine ona yemek vermezse yemek yemiyordu.

Bir sabah aniden yataktan fırladı Osman. Fark etmedi Emine kapının yanındaki paltosunu giydi, bir tane poşet geçirdi eline.

Uyanınca fark etti Emine Osman’ın olmadığını. Tam fark ettiği anda kızı ile aramaya çıktı. Osman’ı parkın yanındaki çöp bidonunun önünde buldular. Çöpü karıştırıyordu. Yanına yaklaşamadılar, uzaktan takip ettiler. Mahallenin tüm çöp bidonlarını gezdi Osman. Sonunda eve döndü. Poşetini odasına götürdü. Ev çöp kokmaya başlamıştı. Kızamadı ona Emine sadece ağlayabildi. Sevilay ise odasına kapattı kendini. Gençlik vurdumduymaz mı yapıyordu insanı yoksa gücünün yetmediği hallere direnmemek miydi halleri.

Babasını hep güçlü görmüştü, neredeyse kızıyordu bu güce. Hiçbir şeyini eksik etmezdi babası. Okulda başarısı düşse okulda biterdi. Hocaları ile konuşur kızına gereken değerin verilmesi için kullanabileceği her türlü gücünü kullanırdı. Sevilay utanırdı babasının bu halinden, görgüsüzlük gelirdi böyle haller ona. Okulun öğretmenlerinin milli eğitimden aranıp haşlanması ve öğretmenlerin mahsuplaşması hoşuna gitmezdi.

Kurumların arabaları ile bırakılırdı okula. Takım elbiseli güneş gözlüklü adamların ona kapı açması hoşuna gitmezdi. Sitedekilerin böyle anlarda yan yan bakışlarından hiç hoşlanmazdı. Babasına okula servis ile gidebileceğini her söylediğinde aynı lafı duyardı. Karışma sen benim işime derdi. Şehre o kadar faydam dokunuyor hakkım olan makam arabaları dururken kızım okula servislerde sürünerek mi gidecek derdi. Babasının hal ve hareketlerine annesinin ses çıkarmaması da çıldırtırdı Sevilay’ı. Babası istemiyor diye kardeş bile yapmamıştı ona annesi. Bir kadının bu kadar itaatkâr olması, katlanılır gibi değildi ona göre. İç Anadolu kadınının itaatkarlığı idi katlanamadığı. O yüzden fazla durmazdı evde onların yanında. Onların halleri Sevilay’ı hem başkandan hem de başkanın partisinden soğutmuştu Sevilay’ı. Sağ görüş ona faşist bile gelmeye başlamıştı.

Babasının yerini daha da sağlamlaştırmak için her fırsatı kullanması etik gelmiyordu Sevilay’a.

Emine iyi bir eş iyi bir anne olmak dışında bir şey ile kafasını yormayı düşünebilecek bir kadın değildi. Annesinden ve kayınvalidesinde öyle görmüştü. Onun istediklerini ona veren eşini sorgulayamazdı.

Kulaklığını taktı ışığı kapattı ve yatağına uzandı Sevilay. Ailesinin mevcut durumunu sistemin kendi meşru gösteren çirkin çarkına yordu. Sistem birçok imkân verip çarkına av alıyor ve sonra yutuyordu. Çarka giren kimseye artık hiçbir uyarıcı ulaşamıyordu. Bu uyarıcı o kişinin en sevdiği bile olsa.

Sistem onların babasını yutup ondan bir çöp karıştırıcı ortaya çıkarmıştı. Belki de sadece babası değil her çöp karıştırıcı sistemin artığıydı.

İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort