Olumlama 2: Rabbimiz İle Hem Hal Olmaktır Olumlama
Bu hafta da olumlama ile ilgili yazıma devam etmek istiyorum. Olumlama sadece özgüven eksikliğinde değil, yaşama pozitif bakış için de çok önemli bir kelimedir.
Tavsiye olabilecek birkaç olumlama cümlesi kurmak istiyorum.
*Kendime güveniyorum çünkü en iyi tarafımı biliyorum.
*Kendim olmayı seçtim.
*Parçası olduğum her etkileşime değer veriyorum
*Aklımdaki savaşı kazandım.
*Kendime, trilyonda bir olduğumu hatırlatıyorum.
*Kendime olan güvenim çok yüksek.
*Yabancılarla buluşmayı seviyorum ve onlara cesaret ve coşkuyla yaklaşıyorum.
Bu minvalde, ihtiyaca göre artırılabilir cümlelerdir olumlama.
Yapılması gereken, bir yerlere giderken, başkaları için önüne geçtiğimiz aynanın karşısına, kendimiz için geçip böylesi tatlı sözleri gülümseyerek kendimize söylemek.
Sanki çocuğumuza söyler gibi, sanki en sevdiğimize söyler gibi.
Bunu kendimizi ikna etmeyi başarana kadar yapmak zorundayız. Çünkü biz buna değeriz. Kimse bizi bizden daha çok düşünmez. Biz de kimseyi kendimizden daha fazla düşünmemeliyiz. Allah insanı kendine emanet etmiştir. Hem bedenen hem ruhen, o bize emanet.
Bu gün biraz da yabancılarla buluşma görüşme ile ilgili olan olumlamadan bahsetmek istiyorum. Çocuklukta birer oyun arkadaşı olan yabancılar, yaş ile birlikte birer paranoya olabiliyorlar. Her biri sanki dersin organ mafyası ya da kredi kartı dolandırıcısı gibi gelmeye başlıyor. Oysa her yabancı için biz de bir yabancıyız. İyi niyetli olup, her yeni insanı birer alem gibi görmesindense, birer manyak olarak görüp, kendimize içinde üç beş insan olan, bir konfor olanı yaratıyoruz. En komik olanı da aynı insanlardan, aynı kazığı yememiz. Çünkü kimse mükemmel değil.
Pazar günü videocu Sedat Peker, biz Karadenizliler için bir ithamda bulundu. Aklı sıra karşısına aldığı Bakana gömmek için “bize Kürtleri sevilmez diye öğretirler “ dedi. Karadeniz dağlık bir arazi olduğu için, nüfus dağılımı çok dağınık olduğu için, Karadeniz’de bırakın Kürtleri bir ötedeki ilçeyi bile yabancı görürler. Kolayına, bir ötedeki ilçeye bile kız vermezler. Daha doğrusu eskiden öyleydi. Şimdinin gençlerinin öyle bir paranoyası yok. Gençler saldı bile diyebiliriz.
Bizim oralarda bir söz vardır. “yüreğim ahır değil her öküzü bağlayamam “ diye.
Kulağa çok hoş gelmese de anlamı itibariyle çok manidar bir sözdür. Bir şekilde tanıştığı, bir şekilde yakın olduğu bir insan, öküz çıkarsa ihtimaline istinaden söylenmiştir. Yöre kızları hem sosyal hem de lafını sakınmayan kızlardır. Kendini ele güne güldüreceğine, en çok kendini kendine güldürür.
Olumlama o kadar kapsamı çok geniş olan bir duruştur.
O yüzden bu kadar dallandırdım budaklandırdım. O yüzden yöreme kadar gittim. Olumlama, içinde bolca gülümseme barındırır. İnsan aslında en çok kendine güler. Oyun oynamaktır, kendini güldürmek. Çocukluğumuzdaki en iyi eden, en iyi öğreten eylem olan, oyun oynamaktır kendini güldürmek. George Bernard Shaw “yaşlandığımız için oyun oynamayı bırakmıyoruz, oyun oynamayı bıraktığımız için yaşlanıyoruz.” der.
Pandemi ile ilgili bir gıdım dahi olsa, iyi günlere doğru yol alıyoruz. Pazar günü hariç kalan günler saat 10’a kadar özgürüz. Sosyal mekanlar kapasite sınırlaması ile açıldı.
Neredeyse iki senedir beklediğimiz güzel günler küçük adımlarla yanımıza yanımıza geliyor. O güzel günler, yenilenmiş olarak karşılanmayı hak ediyor.
Aslında o günlerden çok, bizler yeni günleri, yenilenmiş olarak karşılamayı hak ediyoruz. Olumlama bunu yapmanın en son icadı olan psikolojik telkindir. Her olumlama aslında bir şükürdür. Yaratıcıya teşekkürdür, hamddir. Yanına yaratıcının isimleri koyulunca daha da makbul olandır. 99 tane güzel ismi olan, her güzel ismi ile ona yönelince, daha da bize yönelen rabbimiz ile hem hal olmaktır olumlama.
Kendimize iyi eden huylar, iyi eden insanlar, iyi eden meşgaleler eklediğimiz plumlama dolu günler dilerim.
News