Toplumun farklı kesimlerinde yaşayan insanların, bir araya gelmek zorunda kaldıkları yerlerin en başında trafik geliyor. En becerikli sürücü, en beceriksiz sürücü, en zengin sürücü, en fakir sürücü, en sakin sürücü, en aksi sürücü gibi birçok farklı karakterde ve konumda sürücüler ile aynı yolu paylaşmak zorunda kalıyoruz.

Ehliyet kurslarında, trafik adabı eğitimi verilmektedir. Dersi vermekteki amaç, sürücüler arası empatiyi sağlamak, sakin huzurlu bir trafik ortamı oluşturmaktır. Empati kelimesi, ehliyet kursu teorik derslerinde çokça geçer.

Empati, kendini karşısındaki insanın yerine koyup onun şartlarından, yaşadığı durumu anlamaya çalışmaktır. Trafikte deneyim kazanmış çoğu sürücünün, unuttuğu bir kelimedir empati. Kendinin, ilk araç sürdüğü zamanı unutur deneyimli sürücü. Trafikte ağır hareket edene, trafikte telaşlı hareket edene, trafikte beceriksiz hareket edene tahammül edemez.

Trafiğe çıkmak, herkese aynı zamanda nasip olmuyor. Trafik, imkânı olamayan ile imkânı olanın mücadelesinin en acımasız olduğu alan. Bu mücadeleden, trafiğe sonra çıkan en zararlı çıkıyor. Trafiğe daha erken çıkan, sonradan trafiğe çıkanı yıldırmak için elinden geleni ardına koymuyor. Bazısı bunu kasıtlı-sadistçe yapıyor, bazısı buna farkında olmadan yapıyor. Trafikte kimse bir diğerini düşünmüyor. Herkes, kendini yolda yalnız sanıyor. Trafikte yalnız olmadığının farkında olanlar sadece acemi sürücüler. Herkesin farkındalar ve herkesten çekiniyorlar.

Keşke trafiğin tüm ehliyeti olanları kapsadığını unutmasak. Keşke trafikte empati kurabilsek. Keşke biri tarafından bekletilirken oyalanabilsek. Bizi bekleten insanın niyetini okumasak. Yapılanı kişisel algılamasak. Sadece kendimizi, sadece kendi işimizi en önemli sanmasak. Yapılanın bir insanlık hali olduğunu unutmasak.

Hayatın her alanında görülen tahammülsüzlük, özellikle kadınları trafikten soğutabilecek kadar yıkıcı olabiliyor. Ehliyeti olmasına rağmen, araba kullanmamayı tercih ediyor.

Toplum olarak, ataerkil bir toplum olduğumuz için ekseriyetle, kadının babasının ya da kocasının onayı olmadan trafiğe çıkması mümkün olmuyor. En az bir erkeğin onayından geçmek zorunda kalan kadın, bir de trafiğe ondan önce çıkan şoförlerin onayını almak zorunda kalıyor.

Trafiğe yeni çıkan kadının, evveliyatını düşünmek öteki sürücülerin aklına gelmiyor ya da umurlarında olmuyor. Oysa o kadın kendini o güne kadar ertelemiş, sırası anca gelmiş kadındır. Ya bir ev kadınıdır ya da cesaretini yeni toplamış bir çalışan kadındır.

Yeni trafiğe çıkan kadını erkekler kadar, ondan önce trafiğe çıkan kadınlar da hırpalıyor. Çalışan kadın, daha önce sosyal hayata girdiğinden, ev kadını kadar etkilenmiyor bu hoyratlıktan. Daha çok ev kadınını hırpalıyor bu hoyratlık.  Kimi kadın sürücü, erken yaşta çalışmak zorunda kaldığı için acımasız oluyor, sevmiyor çalışmayan ev kadınını. Kimi eğitiminin hakkını vermek için iş hayatına girmiş oluyor, kendiyle aynı toplumsal sınıfta olmayan ev kadınını anlayamıyor. Kimi imkanlara boğulmuş zengin kadın oluyor, ev kadını anlamak gibi bir derdi olmuyor.

Çoğu erkek sürücü ise küçük araba görünce bile, içinde kesin bir kadın sürücü vardır diye her türlü zorbalığı yapıyor.

Arabaya ya da araba sürecek imkanlara geç kavuşan yurdum kadınının, hayatın ciddi bir standardı olan, trafiğe girmeye, araba kullanmaya hem ihtiyacı hem hakkı vardır. Dalga geçmeden, sakin bir şekilde böyle sürücülere yardımcı olmaya çalışılmalı. Dileyen bunu dini bir sevap kazanımı görsün, dileyen bunu bir insana özen olarak görsün, dileyen o sürücüde kendi mazisini görsün.

Zaman planlanırken, sıkışık bir planlama yapmak yerine, yolda karşılaşılabilecek aksilikleri hesaba katan, bir programlama yapılabilir. Gideceğimiz yere on beş dakika kadar erken çıkarak, yolda karşılaşabileceğimiz yavaş sürücülerden etkilenmemiş oluruz, hem de onların kalbini kırmamış oluruz.  Yapmamız gereken işler kadar, eğlence ve oyalanma araçları ile bir arada yaşıyoruz artık. Trafikte beklerken sıkılmamak için telefonumuz can simidi gibi kullanılabilir. Ya da arabadaki radyoyu kurcalayabiliriz hem kafamızı dağıtırız hem de bir insana huzur vermenin hazzına varırız.