DOLAR 32,5451 0.01%
EURO 34,9203 0.19%
ALTIN 2.429,590,27
BITCOIN 2061399-4,07%
Ankara
25°

PARÇALI BULUTLU

20:01

AKŞAM'A KALAN SÜRE

Sümeyye Soylu

Sümeyye Soylu

26 Ocak 2024 Cuma

VE BİZ MİLLETİZ

VE BİZ MİLLETİZ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Darbe görmemiş bir neslin darbe öyküsünü yazıyorum. Kişiler ve olaylar  hayal ürünü değildir. Biz, ölürken yaşadık.

15 Temmuz 2016. Saatler 22.00’yi gösteriyorken Ankara semaları savaş uçaklarının korkutucu gösterisi ve dehşet veren gürültüsüne sahne oluyordu. Olağanüstü durumların gerçekleştiği, işlerin yolunda gitmediği açıktı. Haber kaynaklarımızı yoklamaya, neler olup bittiğini anlamaya çalışıyorduk. Aynı zamanda İstanbul’da boğaz köprüsünün de asker tarafından tutulduğu haberi gelmişti. Bombalı terör eylemi ihtimali üzerine fikir beyan edenler olduğu gibi askeri darbe ihtimali de dillendiriliyordu. Darbe görmemiş nesilden olmamız nedeniyle olsa gerek, bu ihtimali düşünmek ve yaşamak istemiyorduk. Bu düşüncede yalnız değildik, darbe görmüş nesil darbe atmosferinin boğuculuğunu bildiğinden daha net tepki vererek, böylesi bir mevsimde bir darbenin muhtemel olmadığını söyleyerek belki de içini rahatlatmaya çalışıyordu. Keşke yaşanmasaydı ancak bir askeri kalkışma oluyordu. Genelkurmay Başkanı ve üst düzey komutanların derdest edildiği bilgisi de gelmişti. Bu durum, askeri darbe girişiminin TSK tarafından değil, TSK içinde gizlenmiş, yuvalanmış, milli hiçbir kaygısı olmayan bir grup tarafından gerçekleştirildiğini haber veriyordu.

Jetlerin kulakları sağır eden gürültüsüne tankların caddelerde gezerken çıkardığı, dışımızı ve içimizi titreten sesi katılmıştı. An be an durumun kötüye gittiğini görüyor ve demokrasimiz için kaygı duyuyorduk. Korkunç bir gecenin karanlığındaydık. Dışarıda adeta bir savaş vardı. Öyle çetin bir savaştı ki bu, hainliğin kitabını yazmış, emperyalistlerin kulu, hakkın düşmanı, vatan haini, milletin en rezili olan Fetullahçı terör örgütünün şahsiyetsiz mensupları demokratik düzene karşı çıkmak suretiyle sivilleri öldürüyordu. Yüzlerce şehidimiz olmuştu, haberleri teker teker geliyordu. Ayrıntılar netleşmeye başlamıştı. Darbe girişiminde bulunan askerler TRT’yi basarak, spiker Tijen Karaş’a silah zoruyla, FETÖ tarafından kaleme alındığı aşikar olan Yurtta Sulh Konseyi adını verdikleri bir grubun darbe bildirisini okutmuştu. “Temel hak ve hürriyetler zedelenmiştir. Devletimiz ulusal ortamda hak ettiği itibarı yitirmiştir. Korkuya dayalı otokrasiyle yönetilen bir ülke haline getirilmiştir. Terör tırmanarak birçok masum vatandaşımızın ve güvenlik görevlilerimizin hayatına mal olmuştur.” diye devam eden masalımsı bir şey. Terörün tırmandığını söyleyenler terörü tırmandırıyor, günün fıkrası buydu. Seçilmiş ilk cumhurbaşkanımız, milletinin ve ümmetin yüz akı Recep Tayyip Erdoğan başkomutan sıfatıyla süreci yönetmeye başlamış, milleti bu hain girişim karşısında direnişe geçmeleri üzere meydanlara davet etmişti. Millet, bu çağrıya tereddütsüz karşılık vermişti. Meydanlardaki milyonlarca yiğit kefenini giyip, saldırı altındaki yerlerin muhafızlığını yapmaya çıkmıştı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Çankaya Köşkü, TBMM ve MİT gibi kritik merkezler ele geçirilmeye çalışılıyordu. Millet akın akın tüm yurtta direniş başlatmıştı. Milletin topu tüfeği değil imanı inancı vardı. “Sefer bizden, zafer Allah’tan” diyordu imanla çarpan yürekler. Erdoğan’ın kaldığı otelin, kendisine haber verilmesinden kısa süre sonra bombalanmış olması, saldırının Erdoğan’ı ortadan kaldırmakla başladığını gösteriyordu. İlk atış isabet etmemişti Allah’ın izniyle. Cumhurbaşkanımız canlı yayınla milletimize birlik ve beraberlik çağrısı yaparak demokrasiye sahip çıkılması talimatını veriyordu. Teröristler helikopterlerle halkı kurşun yağmuruna tutuyordu. Tanklar ve namlular millete doğrultulmuştu ve biz o tank ve silahın arkasındaki askere zerre saygı duymuyorduk. Asker, düşmanı hedef alırdı, milleti değil. Milleti düşman olarak gören asker bizim askerimiz olamazdı. “Hainin rütbesi olmaz, hain haindir.” demişti Başbakanımız Binali Yıldırım. Öyleydi, hain haindi, kim ve kimlerden olduğunun önemi yoktu. Namussuzlar, vatan müdafaasının namus borcu olduğunu nereden bilsinlerdi? Bilmiyorlardı! Milli iradenin tecelligahı TBMM de defalarca bombalı saldırılara uğramış ancak milli iradenin emanetçileri emanete sahip çıkmak adına meclisi terketmeyerek millete güç katmıştı. Hainler, emellerine ulaşamayacak olduklarını anladıklarından acımasızca ve kalleşçe saldırmaya devam ediyorlardı. Belirli aralıklarla camilerimizden salalar okunuyor, milleti millet olmaya davet ediyordu. Darbelerin susturduğu ezanların devrinden, ezanların susturduğu darbeler devrine girerek yeni bir dönemi başlatıyordu milletimiz. Meydanlarımız milli iradenin merkezi olmuş ve tekbir sesleriyle çınlıyordu. Sabah saatlerinden itibaren yargıda, emniyette, askeriyede, akademide, kamuda ciddi bir tasfiye ve temizlik süreci başlatılmış, soruları çalarak kurumlara adam olmayan adamlarını yerleştiren terör örgütünün militanları, devletin kadrolarından temizleniyordu. Titiz bir temizlikti bu, daha önceki hiçbir temizliğe benzemiyordu. Temizleniyordu, temiz kalması gereken.

Meydanlarda kutlu bir direniş ve demokrasi nöbeti başlamıştı. Şanlı ve onurlu milletimiz nöbetçi milletti. Sabaha kadar, sonra diğer sabaha kadar, şafağa kadar nöbetçiyiz. Ülkemiz bu beladan temizlenene kadar nöbette kalacağız, biz asker milletiz. Tank kullanmayı öğrendik, millete çevrilen namluyu tersine çevirmeyi becerdik. Biz, yürekli bir milletiz. Biz Türk’üz. Biz Kürd’üz, Biz Çerkes ve Laz’ız. Gürcü’yüz, Abhaza’yız. Biz yetmiş iki milletiz. Gücümüz, imanımız. Yolumuz hak yolu. Yürüyeceğiz, koşacağız ama durmayacağız. Sahipsiz vatanın batması haktır, bunu bildiğimizden bırakmayacağız mücadeleyi. Devrimi devirecek, darbeye darbe vuracağız. Meydanı boş bırakmayacağız. Vatansızlara kul olmayacağız, büyük hainlerin küçük hainlerine, hain tavanın hain tabanına boyun eğmeyeceğiz. Biz milletiz. Bir olacağız, beraber olacağız, iri ve diri olacağız. Uyumayacağız. Uyursak ölürüz. Şehid olacağız ama ölmeyeceğiz. Gazi olacağız ama uyumayacağız. Biz milletiz. Biz Türkiye’yiz. Devletimizin ve milletimizin yanındayız.

 

İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort