DOLAR 32,5055 -0.12%
EURO 34,7782 -0.5%
ALTIN 2.495,390,45
BITCOIN 20728290,40%
Ankara
20°

PARÇALI BULUTLU

04:46

İMSAK'A KALAN SÜRE

Muhammet Koto

Muhammet Koto

27 Ekim 2016 Perşembe

Kartal Yuvasına Giren Fareler

Kartal Yuvasına Giren Fareler
0

BEĞENDİM

ABONE OL

asker-aa-arsiv

Harbiyeli olmak…

Ne kadar da gurur verici bir duygudur değil mi?

En güzel yıllarınızı askeriyede geçirip Silahlı kuvvetlerin önemli kademesinde sayısız göreve katılıp türlü rütbelerde devletimize hizmet etmeyi kendine görev bilen insanların toplandığı yerlerdir.

Sizlere toplum içerisinden birçok gencin hayallerini süsleyen harbiye de birçok gencimizin uzaklaştırılıp, kendi örgüt elemanlarını TSK içerisindeki kademelere yerleştirebilmek için başvurdukları türlü işkenceler, iftiralar, sahte sağlık raporlarıyla uzaklaştırılan(çoğumuzun o yıllarda bunlardan haberi dahi olmayan) yitip giden hayatlardan sadece birisini aktarmak istiyorum;

Samsunlu orta halli bir ailenin çocuğu. Adı; Erkan Askeri liseyi başarıyla bitirmiş subay olma hayaliyle Kara Harp Okuluna gelmiş. İlk İntibak kampında hiç bir şey yapılmaz kendine. Birinci sınıfı da başarıyla bitirir. Yıl 2010’dur. İkinci eğitim kampında şok mangasına ayrılırlar. Sözde eğitim adı altında işkenceye tabi tutulur.

Bir gün yine sabahtan diğer günün sabahına kadar işkence eğitimine maruz kalır. İşkence eğitimi sırasında doğru dürüst su bile verilmez kendisine. Sabahleyin bulunduğu bölüğün test koşusu vardır. Sende katılacaksın derler. Aslında yorgunluktan kendinde bile değildir. Diğer arkadaşlarıyla koşuya başlar. Tabi diğer arkadaşları gece istirahat etmişlerdir. O ise su bile verilmeden gece boyunca işkence görmüştür. Her şeye karşın zorlar kendini Erkan. Bir süre sonra gözleri kararır ve bir külçe gibi yere yığılır.

Takım komutanları önce numara zannederler. Önce bağırıp çağırıp kalkamaya zorlarlar. Erkan ise kendinde değildir ama vücudu son nefesini vermemek için inat etmektedir. Başındaki rütbeli durumun vahametini anlar ve apar topar hastaneye kaldırılır. Ancak Erkan hayata tutunamaz. Umutlarını ve sevdiklerini geride bırakarak hayata gözlerini yumar.”*

Tüm bunlar yaşanırken biz normal hayatımıza devam ediyor söndürülen hayatlardan bihaber yaşantımızı sürdürüyorduk.

Ta ki bu alçak, hain insanlar ülkemizin temelleriyle oynamaya kalkana kadar. O gün herkes kimin ne olduğunu nereye hizmet ettiğini çok acı bir şekilde öğrenmiş oldu. Bu topraklar üzerinde yaşayıp devletin ekmeğini yiyip devlete ihanet eden şeref yoksunu insanları tanıdık hep birlikte.

Kimi kaçarken kimisi gizlenirken türlü türlü yerlerde yakalandı şanlı üniformayı kendilerine siper eden alçaklar.

Onlarca insanın hakkına girip kendilerine devlet kademesinde yer edinen insanları türlü iftiralarla türlü oyunlarla görevinden mahrum bırakarak kendilerine yol açan sözde dinciler.

İnsanları en değerlisiyle kandıran şeref yoksunlarını tanıdı bu millet

Onların alacağı cezalar o kadar ibret verici olmalıdır ki ;

Belki o zaman Erkan ve aziz şehitlerimiz yattığı yerde rahat uyur.

*(Mustafa ÖNSEL Ağacın Kurdu Kitabı’ndan alıntıdır. )

Devamını Oku

Başkomutan Benim !

Başkomutan Benim !
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bizler bu toprakları vatan bellediğimizden bu zamana dek üzerimize oynanan oyunlar hız kesmeden devam ediyor. Son olarak bu girişimlerini 15 Temmuz akşamı yaşatmaya kalktılar. Kendilerine “Yurtta Sulh Komitesi” adını veren bir grup üst düzey komutan, daha önce paralel yapılanma üyesi oldukları için açığa alınan birkaç üst düzey emniyet mensubu ile hakim ve savcıların desteğini alarak darbe girişiminde bulundular. Ülkemizin bölünmez bütünlüğünü tehdit eden bu yapı ve iş birlikçileri hain emellerine şükür ki erişemediler.

Planlarını harekete geçirmek için düğmeye bastıklarında bizler her şeyden bi-haber evlerimizdeydik. Boğaziçi köprüsü ve FSM köprüsünün kapatılmasıyla, tankların sokaklara çıkmasıyla darbe girişiminin olduğunun farkına varabildik. Hemen ardından TRT haber spikerinin okuduğu bildiriyi izledik. Başta Ankara ve İstanbul olmak üzere seçilen pilot illerde yönetime el koymaya çalışan hainlerin gözü o kadar kararmıştı ki F16 ve helikopterlerle insanların, meclisin, külliyenin ve askeri binaların üzerine ateş açıyorlardı. Daha sonra Genelkurmay Başkanı’nın rehin alındığını duyduk. Başta havalimanları ve sınır kapıları olmak üzere her yeri ele geçirmeye çalışıyorlardı. Stratejik noktalara girmeye çalışıyorlardı.

Herkes tereddüt içerisindeydi. Durumu endişeli gözlerle izliyorduk. Tam o anda CNN Türk televizyonuna görüntülü bağlanan Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN; “Başkomutan benim! Milletime de bir çağrı yapıyorum, oda şudur; milletimizi illerimizin meydanlarına davet ediyorum, havalimanlarına davet ediyorum. Milletçe meydanlarda, havalimanında toplanalım ve bunların o azınlık grubu, tanklarıyla, toplarıyla gelsinler ne yapacaklarsa halka orada yapsınlar. Halkın gücünün üstünde bir güç ben tanımadım bugüne kadar.“   sözüyle bayrağını alan herkes meydanlara koşmaya başladı. İnanmışlığın en büyük örneğini gösteren Türk halkı can-siperane bir şekilde meydanlara akın etmeye, tankları ele geçirmeye, mermilerin üzerine atılmaya başladı. Minarelerden yükselen ezan ve sela sesleriyle; artık ezanları yasaklayan, bizleri boyunduruğa almak isteyen, birliğimizi ve dirliğimizi tehdit eden hainlerin karşısında eğilmeyeceğimizi canımız pahasına en önde olacağımızı gösterdik ve göstermeye de devam edeceğiz. Şimdi parti gözetmeksizin bir olmanın bu şer odaklarına karşı birlikte saf tutmanın zamanıdır. Gündüz işlerimizi halledip akşamları meydanları dolduracağız. Bu demokrasi savaşını kaybetmeyeceğiz. Atalarımızdan emanet aldığımız bu toprakları kimsenin çirkin oyunlarına alet etmeyeceğiz. Gerekirse tıpkı Ömer Halis DEMİR gibi buranın komutanı artık benim diyen vatan hainini alnının çatından vurup 200  mermi yemeyi göze alacağız ama asla ve asla davamızdan duruşumuzdan ödün vermeyeceğiz . Bütün bunlar yaşanırken evlerinden çıkmayan veya çıkıpta atm’lere, akaryakıt istasyonlarına koşan, sosyal medyadan sokağa çıkmayın oyuna gelmeyin, bu bir tiyatrodur böyle darbe mi olur diyen, bu kalkışmayı gezi olayıyla karşılaştıran içten içe sevinen insan müsveddeleri Türk halkı adına sizlerden ne denli utanç duyduğumu belirtmek istiyorum. O cümleleri kurarak bu vatanın ekmeğini yediği halde bu vatana ihanet edenlerden ne farkınız kaldı. En az onlar kadar uçlusunuz. Nefretiniz sizleri o kadar köreltmiş ki neye nasıl tepki vereceğinizi şaşırmış durumdasınız. Neye hizmet ettiğinizi nasıl bu denli anlam karmaşasına kapıldığınızı anlayamıyorum. Bu topraklar için canla başla uğraşan insanları bırakıp ülkesinden kaçmış kendini dini lider ilan eden, ülkemizi bölmek isteyen dış güçlere hizmeti görev bilen insanlarla iş birliği yapabiliyorsunuz. Yaptığınız onursuzca haber ve paylaşımlarla kıymetli halkımızın yapmadığı birçok olayı yapmış gibi göstermeye çalıştınız o kıyasladığınız gezi olaylarında yağmaladığınız dükkânlar, söktüğünüz kaldırım taşları darp ettiğiniz ateşe verdiğiniz araçlar, ülkeye verdiğiniz onca zarardan birisini meydanlarda göremediniz. Çünkü bizler demokrasi uğruna yakıp yıkmayı değil koruyup kollamayı sahip çıkmayı öğrendik. Demokrasinin halk iradesinin ne demek olduğunu bütün dünya ülkelerine göstermiş olduk.

Sözlerimin sonuna gelirken; Umarım bizlerin neden Türk, Kürt, Alevi, Sünni diye ayırmak istediklerini anlamışsınızdır. Tüm dünya bizlerin bir arada olduğumuzda neler yapabileceğimizin farkında oldukları için bizi bölüp parçalamaya çalışıyorlar.

Vatanın bölünmez bütünlüğü uğruna canlarını hiçe sayan aziz şehitlerimize rahmet, yaralananlara acil şifalar diliyorum.

Emanetiniz olan okçular tepesini bırakmadık bırakmayacağız .

 

Devamını Oku

Ayasofya’yı Anlayabilmek

Ayasofya’yı Anlayabilmek
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ayasofya-KanadıŞanlı tarihimizin dönüm noktalarından biri olan, müjdelenmiş Fatih’in, fetih sembolü Ayasofya`yı ne kadar anlayabiliyoruz…

İstanbul’un 1453’te Osmanlı Türkleri tarafından fethinden sonra, fethin sembolü olarak, Ayasofya Kilisesi camiye dönüştürülmüştür. O sıralarda Ayasofya harap bir haldeydi. Ayasofya’ya özel bir önem veren Fatih Sultan Mehmet kilisenin derhal temizlenip camiye çevrilmesini emretti, fakat adını değiştirmedi.

İçerisindeki mimariye zarar vermeden sadece insan suretlerinin üzeri kapatılıp İslam’a adanan bu ibadethane, zaman içerisinde birçok badire atlattı. Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında laiklik ilkesi doğrultusunda, ilk hali olan kiliseye tekrar çevrilmesi konusunda fikirler ortaya atılmış; bölgede yaşayan Hristiyan sayısının çok az olmasından dolayı ile bu denli görkemli bir kiliseye karşı yapılabilecek muhtemel provokasyonlar ve mimarinin tarihi önemi göz önüne alınarak Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye çevrilmiştir.

Dünden bugüne yol aldığımızda Sultan Mehmet’in fetih kadar önem verdiği Ayasofya tekrar ibadete açılma sinyalleri veriyor. Bazı kesimlerde infiale neden olan bu kutlu olay, yıllarca hükmetmeye çalıştıkları çeşitli planlarla ele geçirmek, yok etmek istedikleri bizlerin silkelenip kendimize gelmeye başladığımızı gördüklerinde ne yapacaklarını şaşırmış tabiri caizse elleri ayaklarına dolanmıştır. Dünya tarihine damga vuran projelere ev sahipliği yapmamız şöyle dursun, terör karşısındaki duruşumuz, ekonomi politikalarımız, Suriyeli, Filistinli, Afrikalı Müslümanlara uzanan her türlü yardım elinin baş aktörü olmamız üzerimizde oyun kurmaya çalışan mihrakları daha da ürkütmektedir.

Bu vesile ile tarihsel süreç göz önüne alınarak İslam adına yapılmış ve yapılmakta olan bütün icraatlar bu toprakların İslam yurdu olmasının önüne geçilemeyeceğinin en büyük ispatıdır.

Yazımı  Bediüzzaman’ın  şu cümlesiyle bitirmek isterim;

“Ümit var olunuz, şu istikbal inkılabatı içerisinde en yüksek gür sada İslam’ın sadası olacaktır.”

Devamını Oku

Vatan Kaygısı

Vatan Kaygısı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

077F5CC606BCB345Bir kimsenin doğup büyüdüğü; bir milletin hâkim olarak üzerinde yaşadığı, barındığı, gerekirse uğrunda canını vereceği toprak parçasına vatan demişiz. Şu kısma dikkatinizi çekmek istiyorum; “Gerekirse uğrunda canını vereceği toprak parçası” kulağa ne kadar da tanıdık geliyor değil mi?

Bizler Anadolu’ya yerleştiğimizden bu güne kadar bu toprakları Vatan bilmiş, bu uğurda; Niğbolu’dan, Kurtuluş mücadelesinden, günümüze hep vatanı için canından vazgeçmiş ve geçmeye hazırızdır. Fakat tarihten gelen bu süre içerisinde vatanımız üzerinde hain planları olan dahili ve harici bedbahtlar hiçbir zaman vazgeçmedi. Vatanın bölünmez bütünlüğü için yüzbinlerce- milyonlarca şehit verdik fakat hala bu ülke üzerinde farklı emeller kuran şer odaklarına, bizleri parçalayamayacaklarını öğretemedik. Bu millet toprakları için kundakta bebesinden, evde on günlük eşinden vazgeçerek; vatanın bölünmez bütünlüğü için can siperane ülkesini savunmuş ve savunmaktadır. Fakat bazı kesimler bazı insanlar var ki bu insanların hala ülkenin bütün imkânlarını kullanıp göz göre göre şer odaklarıyla ortaklık kurmalarına anlam veremiyorum. Ülkemizi parçalamak isteyen dış mihrakları benimsemiş tıpkı bir piyon gibi onların emirlerini yerine getiriyorlar. Askerimizi, polisimizi katleden alçakların cenaze törenlerine katılarak, onlar lehine konuşmalar yaparak, en ufak bir olayın meydana gelmesiyle bile konuları saptırarak ülkeyi karıştırmak isteyenlerin ekmeklerine yağ sürdüklerini açıkça belli etmektedirler. Sanki haklılarmış gibi bunu parti kürsülerinde, sosyal medyada, haber programlarında propaganda haline getirmekten çekinmemektedirler. Yalnız bilmedikleri, aslında bilmek istemedikleri bir şey var ki; bu topraklar üzerinde yaşayan insanlar söz konusu vatan olduğunda her daim destan yazmış ve yazmaya müsait bir durumdadır.

Bütün bu olayların, insanların, oluşumların, karşısında her zaman dimdik ve kendimizden emin bir şekilde durmalıyız. Çünkü düşmanlarımız artık bizleri çok iyi tanıyor ve en hassas olduğumuz yerlerden bizi vuruyorlar. Biz ise onların türlü oyunlarına yenik düşüyor, belli belirsiz kişilerin söylediklerine inanarak onların emellerine ulaşmalarına bilmeden de olsa yardımcı oluyoruz. Hâlbuki daha kendinden emin dik duruşuyla bilgisini doğru kullanarak olaylara doğru açıdan bakmaya çalışsak, bizi parçalamak isteyenler bir kez daha hayal kırıklığına uğrayacaktır. Bizler bu topraklarda sadece misafiriz ve bizden sonra gelecek olan neslinde, bu cennet Vatan üzerinde yaşamaya en az bizim kadar hakkı var. İşte bunun içindir ki;

Her ne olursa olsun ortak kaygımız VATAN olsun…

Devamını Oku

Sen Şehit Oğlusun İncitme Yazıktır Atanı

Sen Şehit Oğlusun İncitme Yazıktır Atanı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

pkk-nin-telsiz-konusmalari-ortaya-cikti-1719881Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak tarihi bir süreçten geçmekteyiz. Ülkemizin güney doğusunda yıllardır devam eden terör hadiseleri hepimizin malumudur. 1970’li yılların sonuna doğru ASALA’nın asilime edilmesiyle kurulan Pkk terör örgütü çeşitli ülkelerin farklı istihbarat servisleri eliyle günümüze kadar varlığını sürdürmekte…

Devlet büyüklerimiz çeşitli politikalarla akan kanı durdurmaya çalışsa da ülkemiz üzerinde oyunlarından vazgeçmeyen yabancı devletler bu kandan beslenmeyi kendilerine amaç edinmiştir. Bizim silahsız savaşız yapmak istediğimiz tüm politikalara karşı onlar ülkemizi kan gölüne çevirerek bizi zorla cenderenin içerisine çekmek istemektedirler. Son zamanlarda bu amaçlarını çeşitli eylemleri provoke ederek, intihar saldırılarıyla, tuzaklamalarla yapmaktadırlar.

İçimizden sivrilen bazı insan müsveddeleri ise bu eylemleri fırsat bilerek şehit olan insanlar üzerinden siyaset yapmayı fırsat bilip, devlet büyüklerimize hakaret etmeyi kendilerine görev ediniyorlar. Hiçbir fırsatı kaçırmamaya çalışıyorlar. Hâlbuki yapmamız gereken tek şey var birlik beraberlik içerisinde kenetlenip daha çok çalışmaktır. Emin olmalıyız ki işte o zaman hiçbir ülke karşımızda durmaya cesaret bile edemeyecek.

Demem o dur ki; Yumrukları sıkın, safları sıklaştırın; gün büyük Türkiye için birlik günüdür.

Allah bu kutlu davada bizlere yar ve yardımcı olsun…

Devamını Oku
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort