DOLAR 32,5921 0.24%
EURO 34,8228 0.45%
ALTIN 2.420,84-0,48
BITCOIN 21502140,23%
Ankara
25°

KAPALI

16:54

İKİNDİ'YE KALAN SÜRE

Fadime Yıldız

Fadime Yıldız

21 Ocak 2016 Perşembe

Bir Güzel Adam

Bir Güzel Adam
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bir Güzel Adam

Heybesinde mutluluk olan bir adam
Adamın yanında nasibini almış bir kadın

Tüm mesele bu aslında
Yemek sonrası soğan kokan ellerime sarılıp
“Ev kokuyorsun kadın, ekmek kokuyorsun!”
Diyebilecek bir adam
O halini bile sevebilecek bir adam
bir güzel adam

Gönlüne dolup
Ömrüne ömür katan bir adam
Seni neşeye boğarak
Umarsızca kırışmanı izleyen
En öfkeli anlarını gözlerine bakarak eriten
Seni en helâlinden seven bir adam
bir güzel adam

kitap okuduğu odadan
Yan odada uyuklayan seni özleyecek bir adam
Allah rızası için
Seni her gün yeniden sevecek bir adam
Sabah namazlarını kaçırmayan
Sadece susarak bile
Seni huzura boğacak bir adam
bir güzel adam

Ağlamayı bilen bir adam
Sen ağlayınca bir kor düşen
Seninle sen olan
Ama sana biz olmayı öğretebilecek bir adam
Hayalleri çok olan
Uyumadan evvel kızının isteğiyle değil,
Gönüllü masal okumaktan keyif alacak bir adam
bir güzel adam

Yokluğa aşina
Varlığa şükürbaz
Mutluluğu gözlerinde bir adam
Sabahın körü değil,
Nuru olduğunu bilen
Dualarında hayırdan ötesini dilemeyecek kadar teslimkâr
O’nun yolunda
Seninle hiç olmaya da razı olan bir adam
bir güzel adam

Geç kalma …

Devamını Oku

Düşümden Düşenler

Düşümden Düşenler
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Düşümden Düşenler

Bazı şarkılar vardır her bir tınısı kalbinize dokunur. Onlardan birinin içinde dolaşıyorum saatlerdir. -Böyle soft şarkılara oldum olası ilgi duymuşumdur zaten.- Gözlerimi kapatınca bizim oralardayım sanki. Hafif ılık bir rüzgar vuruyor yüzüme. Bulutların arkasında sızan güneşle kısıyorum gözlerimi, kapalı olmalarına rağmen. Küçük bir korudayım sanki. Ellerimi ağaçların gövdesinde dolaştırıyorum, küçük bir çocuğun başını okşarcasına. Rüzgar anlaşmamıza sadık kaldığını ispat edercesine savuruyor saçlarımı. En çok benim yüzüme vuruyor nefesi sanki. Hanımeli kokusunu duyuyorum, kabul; bu da anlaşmamızın bir parçası. Rüzgar da biliyor hanımelini çok sevdiğimi. Hanımeli deyince hep çocukluğumun tuhaf anıları üşüşüyor beynime . Ters bir el hareketiyle sonra diyorum. Sonra gelin olur mu? Şimdi biraz düş bahçemde dolaşmalıyım. Şimdi, biraz düş banyosuna ihtiyacım var.

Ortasında kocaman bir çınar ağacı olan bir çimenlikteyim. Çocukken hep yapmaya çalışırken düştüğüm bir şeyi yapıyorum. Parende atarak ağaca koşuyorum . Baş aşağı döndüğüm her an gülümsüyorum. Sonunda bırakıyorum kendimi sırtüstü serin çimenlerin üzerine. Rüzgarın amca oğlu gölgeyle kucaklaşıyoruz. Bu sırada bulutlar güneşe de merhaba diyebilmem için biraz müsade ediyorlar. Kıskanıyorlar beni güneşten. Aslında en çok onları sevdiğimi biliyorlar; ama yine de uzun sürmüyor güneşle hoşbeşimiz. Çünkü sevgili bulutlarım güneşi arkalarında bırakıp parıldadıklarında onlara daha hayran baktığımı biliyorlar.

Kısa bir molanın ardında çınar abim dallarını uzatıyor kollarıma doğru. Hadi gel diyor, seni bekliyorlar yukarıda. Önce anlayamıyorum kimden bahsettiğini. Sonra her zaman olduğu gibi yüzlerce ihtimal üşüşüyor beynime. Yukarıda ne çok bekleyenim olduğunu anımsıyorum. Yine gülümsüyorum. Garip yalnız başıma çok fazla gülümsüyorum. Bunu aklımın sol alt köşesine itip çınar abimin şefkatli dallarına tırmanıyorum. Tırmanırken canın yanıyor mu? ağır mıyım? diye saçma ama çınar abimi kıkırdatan sorular soruyorum. Mutlu oluyor. Mutlu oluyorum. Çünkü mutlu olmak önce mutlu etmeyi gerektiriyor. Böyle olduğu için şükrediyorum.

Ve sonunda, ev sahiplerim beni karşılıyor. Önce kuş kardeşlerimle ötüşüyoruz. Şarkı söylemeyi çok sevdiğimi biliyorlar. Benim için bir hoş geldin şarkıları var. Tam da kulağımda çalan. Beraber söylüyoruz. Bir ara nasıl kaptırmışsam yalnız söylediğimi fark ediyorum. Alçak gönüllü kuş kardeşlerim minicik gagalarını sımsıkı kapamış,güzel seslerine müsade edip benim kargalığımı dinliyorlar, şefkat dolu bakışlarıyla. Gülümsüyorum. Yine, ne garip. Çınar abimin eşi sarmaşık geliyor yanımıza kadar. Bana bir sürprizi olduğunu söylüyor. Alel acele, her birinin başına minik bir öpücükle vedalaşıyorum kuş kardeşlerimle. Çınar abimin yardımıyla en tepeye tırmanıyorum. Gözlerime inanamıyorum. Bulutlarım. Evet bulutlarım benim için buraya kadar gelmiş. Öyle unutuyorum ki her şeyi. Sarılmaya kalkıyorum. Ne yazık ki kendi kendimi sararken buluyorum kollarımı. Onlardan bir parçayı, daha yakın duyumsamalıyım diyorum. Derin bir nefes alıyorum. Sanki ciğerlerimde dolaşıp kanıma karışıyorlar. Önüne geçilemez bir halde gülümsüyorum.Çocukken hayal ettiğim gibi bulutlarımın üzerinde dünyayı dolaşmak istiyorum. Olmayacağını bile bile bir kez de yanımdayken paylaşıyorum onlarla düşlerimi. Düşünsenize; düşlerinizi süsleyenlere düşlerinizi anlatıyorsunuz. Mutluluktan ölüyorum sanıyorum. En mutluyken ölmenin ne kadar da özel olduğunu düşünüyorum.

Ve yazmayı bırakıyorum tam da burada. En mutlu olduğum anda. mutluluk satıcısı bir arkadaşım var benim. Bir süreliğine mutluluk fabrikatörü olduğumu düşünüyorum, seri üretime henüz başlamamışım ama. Hay Allah yine gülümsüyorum. İçimdeki onca çalkantıya rağmen mutlu edebildiysem kendimi, başka vakitlerde de belki yapabilirim umuduyla bunu da buraya koyuyorum . Kim bilir belki siz de gülümsemişsinizdir ?

Devamını Oku

Özlemek Neden Bu Kadar Kolay ?

Özlemek Neden Bu Kadar Kolay ?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hep o bilinçsiz özlem içimde bir yerde
Nefesim kalbimin gırtlağına yapışmış sanki
Ya da
Ya da avuçlarına almış da sıkıyor gibi
“Dursana artık, dur!” der gibi
Bu darlık Allah’ım …
Bu içimi boğan şey ne böyle ?
Nefes aldıkça ciğerlerimi yakan bu öfke niye ?
Damarlarıma sığmaz olmuş sanki kanım
Durduk yere yüreğime oturan bu his ne ?
Neden soğuk ellerim,
Dudaklarımın titreyişi peki ?
Yanaklarımdan süzülenler ?

Mümkün mü bir melodinin bunca tesiri kalbe ?
Mümkün mü sünger çekilen bir geçmişe kestirmeden yolculuklar ?
Özlemek bu kadar kolayken, unutmak neden zor mesela ?
Öyle karmaşık ki içim …
Bebek kokusunu özlüyorum şimdi de
Ya da bebek gülüşünü,
Bebek bakışını,
Belki de bir bebeğe dair ne varsa …
Masumiyet özlemi mi bu ?
Ve özlemek neden bu kadar kolay ?
Her şey bu kadar zorken …

Devamını Oku

KPSS üzerine

KPSS üzerine
0

BEĞENDİM

ABONE OL

KPSS üzerine

Şehre sınav telaşı düşmüş. Ellerinde beyaz katlanmış bir kağıt, koşuşturan insanlar. Sınav öncesi kontrol edilmemiş sınav yerlerinin en bilir kişisi dolmuş şoförleri…

Ömür törpüsü dedikleri öss’den sonra bu kez ömür baltası olmuş kpss. “Vay acaba üniversiteyi kazanabilecek miyim?” endişesinin 4 yıl sonrası “Vay acaba atanabilecek miyim?” korkusu. “Geçinebilmek, mesleğini yapabilmek için bu sınavı kazanmalısın” stresi… Evet son iki günün ham maddesi bunlardı sanırım.

Öğretmenlerin başka çıkışı olmayışı da cabası elbet. Ama “devlette çalışma koşullarının rahatlığı cezbediciliği” ise apayrı bir mesele. O kısımda takılıyorum ben biraz. Devlette çalışmanın körelttiğine inananlardanım. Tamam belki fazla idealist olmadım hiç bir zaman ama yine de hazır -kaba tabirle- kafam çalışıyorken bunu kullanmak istiyorum. Zaten belli bir yaştan sonra beyin aktivitesi düşüyor. Neden zirvede belime taş bağlayayım ki? Bunu ve bu mantığı sanırım anlayamayacağım. Babamın yoğun ısrarı devam ediyor. Seneye aynı bunalımlara ben de girecek miyim bilmiyorum. Sanırım bunu yeni işimin koşulları belirleyecek. öyle işte..

Her ne kadar dün ben de sınava girmiş olsam da pek umursayarak ya da konulara vakıf halde girmedim sınava. (hatta çok ayıp söylemesi biliyorum ama bir deneme dahi çözmedim öncesinde.) Zaten bu yılki sınav sonucuyla mühendis ataması yapılmadığı için sallamadım da diyebiliriz. Hatta abimin ödediği 50 liraya acımasam sınava bile girmeyecektim. Neyse velhasıl kelam kendime değil ama gerçekten bu sınava emek verip hazırlanan atanmayı bekleyen onca arkadaşıma üzüldüm. Türkçe soruları sahiden ALES soruları gibi çelişkili ve vakit alan türdendi. (zaten ALES’te de sevmezdim ben bunları.) Hele son üç soruya takbül eden bir vitamin sorusu vardı ki Türkçe sorusunu matrise dökmeme neden oldu. Matematik kolaydı ama bi tane geometri sorusunu yapamadım, ona sinir oldum. Zaten genel kültür kısmına pek vaktim kalmadığından tarih kısmını atlayıp sorulara sondan başladım. Güncel soruların komikliği ve absürtlüğü bir yana gezegen sorusunu ilkokul bilgilerimle yaptığım için mutlu oldum ve ilkokul hocamı gururla, hasretle andım.

İşte yine sapıverdim konudan her zamanki gibi. Allah KPSS muhtacı kardeşlerimize sabır ve kolaylık versin.

Devamını Oku

İpsiz Sapsız Uçurtmalarıma

İpsiz Sapsız Uçurtmalarıma
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İpsiz Sapsız Uçurtmalarıma

Düşlerime bağladığım uçurtmalarım vardı
İpsiz sapsız bıraktığım
İpsizdiler, kimse kesemesin diye
Umutlarım bitmesin diye…

Sonra…
Sonra sen girdin hayatıma
Tüm uçurtmalarımı bağladım bir bir
Yüreğine,
Ellerine,
Soluk alırken göğsünün inip kalkışına,
Işıl ışıl bakan gözlerine,
Gözlerinde gördüğüm siluetime hatta..
Bir baktım her şey sen
Her yer sen…

Korktum,
Ağladım,
Saklandım…
Kendimden kaçtım senden sonra
Ama çanak çömlek bile patlamadı
Nereye gidersem gideyim,
Ne yaparsam yapayım
Beynimin kıvrımlarından sızdım durdum..
Her seferinde daha sancılı buldum.
Kendimi, sensizliği, senden artakalan beni..

Keşke,
Demedim,
Diyemedim…
Çünkü sözümdün, “iyi ki”lerimdin
Ve sözden dönmek bize yakışmazdı sevgili…
Biz de üstümüze düşeni yaptık
Sustuk…
Ben ve uçurtmalarım
Yalnızlık kuyumuzun dibinde
Sarıldık ve sustuk…
Öylece…

Devamını Oku
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort