DOLAR 32,2234 -0.11%
EURO 34,9331 0.17%
ALTIN 2.445,790,57
BITCOIN 1966487-3,25%
Ankara
17°

HAFİF YAĞMUR

16:59

İKİNDİ'YE KALAN SÜRE

Banner 728x90
Banner 728x90
Huzur Da Rızık Gibidir II

Huzur Da Rızık Gibidir II

ABONE OL
13 Aralık 2018 02:01
Huzur Da Rızık Gibidir II
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Satılmış, babasından gördüğü gibi eli dolu gelirdi akşamları. En çok ekmek alırdı, biraz da mevsimlik sebze-meyve, yanına mevsimlik keyif de katardı. Kışları kestanesiz akşam geçirmezlerdi. 250 gram bile olsa… Dört çocuk, dört gülen yüz sobanın çevresine dolar, bir avuç kestanenin pişmesini beklerlerdi. Sobadan yayılan sıcaklığın hoşluğunu, annelerinin dertli yüzü bozamazdı. Her zaman dertli, her zaman gamlı anneleri üzmezdi onları. Onu öyle kabullenmişlerdi.

Babaannelerinin tebessüm dolu yüzü, babalarının eve neşeli gelişi, gamlı annenin hizmetlerini görmesi yetiyordu onlara. Hayatın içinde herkesi olduğu gibi kabullenmişlerdi.

Televizyon ile öğrenirdi haberleri Satılmış, adapte olamamıştı akıllı telefonlara. Kalın bir telefonu vardı eskiden kalma. Haberleri izlemeliydi muhakkak. Ülkede olan biteni bilmek isterdi.

Yine haberleri seyrettiği bir akşam sonrasıydı. Bir Temmuz akşamıydı. Günlerden cumaydı. Ne zamandır sesini sedasını duymadığı kardeşlerini hatırladı. Annesinin yüzündeki tebessüm son günlerde yerini bir hüzne bırakmıştı. Özlüyordu oğullarını, göresi gelmişti onları. Ramazan Bayramı olmuştu ama ikisi de gelmemişlerdi, annelerini görmeye.

Aynı şehirde yaşıyorlardı ama iki oğlu da “yoğunuz, gelemeyiz” diyorlardı.

Satılmış’ın oğulları, koca birer delikanlı olmuştu. Babaanne onlara bakıp iftihar ediyordu. Keşke öteki torunları da arada yanına gelseydi derdi için için.

Kızardı onların hocasına, niye evlatlarımı önüne kattı diye. Bazen okumasalar diye düşünürdü.

Sonra da kızardı kendine, iyiler-sağlar bırak onları, derdi kendi kendine. Senin malın değil onlar derdi kendine.

Saat on gibi bir hareket başladı Ankara’da. Korkunç sesler gelmeye başladı ve şiddetli sarsıntılar.

Sonra da ekranda Cumhurbaşkanlarını gördüler. “Sokağa çıkın” diyordu. En büyüğü 25 en küçüğü 20 yaşında dört oğul, babalarına baktılar. Babaları çıkalım oğlum dedi ve babalarının peşinde düştüler sokağa.

  Ankara yazları ıssız olur, hele de geceleri. O gece öyle bir gece değildi, mahşer gibiydi sokak.

Memnuniye teyze abdestini aldı namaza durdu. Gelini de camda evlatlarını bekliyordu.

Çok uzun bir gece olmuştu. Sabah ezanı ile ortalık sakinleşmişti.

Satılmış geldi eve önce, sonrada üç oğul. En büyüğünü beklediler. Saatler geçti ama gelmedi en büyük oğulları. Hastanelere baktılar, karakollara baktılar. Geçemedi saatler. En sonunda adı belli olan şehit isimleri okundu. Şehit olmuştu oğulları. Torunu şehit olunca utandı, Memnuniye teyze. Yaşamaktan utandı.

Bir hafta sonra oğulları ile ilgili haberler gelmeye başladı. Öğretmen olan oğlu hapse atılmıştı. Hâkim olan oğlu ise kayıptı.

Öğretmen olan oğlunun eşi ve torunlarını görmeye gitti Memnuniye teyze. Amacı onlara destek olmaktı ama beklediği ilgiyi görmedi. Suçlarcasına bakan gözler gördü. Memnuniye teyzeyi suçluyordu gelini. Devlet yaptı bunu bize dedi. Memnuniye teyze, devletin ana baba gibi olduğunu öğrenmişti. Ne yaparsa yapsın küsülmezdi devlete, kızılmazdı devlete.

Bir şey diyemedi gelinine. Ötekilerin evine gitti. İki torunu şaşkındı. Bugüne kadar birkaç kez gördükleri babaanneleri, onlar için bir şey ifade etmiyordu. Anneanneleri ile kalmak istediler.

Gecekondusuna döndü Memnuniye teyze. Satılmış’ın eşi ayrılmak istediğini söylüyordu Satılmış’a. Oğlunu şehitliği için verilen parayı istedi. Bir şey diyemedi Satılmış.

Seviyordu karısını. Karısı onu sevmiyordu. Sevdirememişti ona kendini, becerememişti.

Oğulları annelerini yalnız bırakmak istemediler. Babalarına ve babaannelerine güveniyorlardı. Annelerine güvenmiyorlardı. Koyamazdılar onu yapayalnız. Babalarının, babaannelerinin ellerini öptüler. Düştüler annelerinin peşlerine.

Babası ölünce çok üzülmüştü Satılmış. Ağlayamamıştı ama gözünden dökülen yaşlara engel olamıyordu. Oğlunun şehit olmasına üzülmemişti, gurur duymuştu oğluyla. Ailesinin onu bırakıp gitmesi ise çok üzmüştü onu.

Uzun süredir sıkıştıran müteahhiti aradı. Anıları ile dolu gecekonduyu sattı. Yeterince durmuştu orada. Fazla bile durmuştu. Gitmesi gerekiyordu gecekondudan daha uzağa. Toprağa verdikleri, hüzünlendiriyordu onu, uzakta yaşamalıydı topraktan. Bir şey diyemedi Memnuniye teyze. Oğlu başıydı, bir şey diyemezdi ona. Hürmet ederdi oğlunun varlığına. Bırakalım burada yaşananları  burada anne, dedi. Yalvardı Satılmış, annesine. Bırakalım gidelim dedi.

Gecekondudan gelen parayı öğretmen olan kardeşinin eşine ve öteki yeğenlerine bölüştürdü.

Annesi ile bir apartman dairesine taşındılar. Kiracı olmuşlardı. Babasının tarla parası kardeşlerinin evlatlarına derman olmuştu. Şehit oğlu için verilen para da kendi evlatlarına ve eşine yaramıştı.

Ona da annesi kalmıştı. Memnuniye hanım onca yaşanmışlıklara üzülmenin çare olamayacağını çabuk anladı. Doğduğundan beri yüzünde beliren tebessümünü takındı. Tebessümü sayesinde teslim olmayı öğrendi Rabb’ine. Dualarını şükürlerini hatırladı. Yanında olan uzağında olan tüm parçalarına dua etmeye başladı.

Kaynanası koymuştu oğlunun adını Satılmış. İyi bir evlat olmuştu ona Satılmış. Üzmemişti onu. O da üzemezdi onu acılı haliyle. Allah’tan gelip Allah’a gidenlerden sebep üzülemezdi. İsyan olurdu bu hal. Bilmediği şeyleri öğrenmeye uğraşacaktı, mahallesinde konu komşu edinecekti. Kocasından yadigâr kalan maaş ile hayır yapacaktı. İsmi gibi yaşamıştı ismi gibi yaşamaya devam edecekti.

Kuran okumayı öğrenecekti. Okuma yazma öğrenecekti. Dinledikçe içini huzur kaplayan Kuran’ı okuyabilmeliydi. Torunlarını, kendi kendine görmeye gidecek kadar okuma yazmayı öğrenmeliydi. Kocasına ve şehit torununun mezarında Kuran okuyabilecek kadar öğrenmeliydi Kuran’ı. Gidenleri geri getiremezdi ama isterse huzurlu olmayı başarabilirdi

Huzur farkına varılınca yaşanabilecek bir histi. Farkına varmayıp aramayla bulunabilecek bir umut olamazdı. Yarına ertelenemezdi, bir başka insandan kaynaklanamazdı. Huzur rızık gibiydi. Allah tarafından herkese sağlanıyordu. Becerebilen farkına varabiliyordu.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort