DOLAR 32,5451 0.01%
EURO 34,9203 0.19%
ALTIN 2.429,590,27
BITCOIN 2061399-4,07%
Ankara
25°

PARÇALI BULUTLU

20:01

AKŞAM'A KALAN SÜRE

Banner 728x90
Banner 728x90
Sonradan Görme Sorunu ve Anlam Krizlerinin Çözümünde Tasavvuf ve Sûfî Deneyimlerinin Önemi

Sonradan Görme Sorunu ve Anlam Krizlerinin Çözümünde Tasavvuf ve Sûfî Deneyimlerinin Önemi

ABONE OL
3 Temmuz 2021 21:53
Sonradan Görme Sorunu ve Anlam Krizlerinin Çözümünde Tasavvuf ve Sûfî Deneyimlerinin Önemi
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Modern dönemin ve çağdaş Amerikan rüyasının belirgin yan etkilerinden biri, özellikle gelişmekte olan ekonomi toplumlarında bireyin çeşitli deneyimlerine ait krizlerin ihmal ediliyor olmasında izlenebilmektedir. Modern ve çağdaş Batılılar için İslâm’dan faydalanılabilecek doğru tarihsel deneyimler modern öncesinde bulunduğu için Ebû Hâmid el-Gazâlî sonrasındaki bazı deneyim ve görüşlere geri dönülerek yapılabilecek bir saptamayla bu vakıa yeniden değerlendirilebilir. Çünkü günümüzde Batılılar için olduğu ölçüde Müslüman toplumlar için de doğru ve kurumsal örneklerden bazıları ancak 12. ve 16. yüzyıl arasındaki deneyim ve analizlerde bulunabilmektedir. Bazı araştırmacıların Amerikancı bir deyişle İslâm medeniyeti dedikleri kapsamlı gelişmiş insanlık durumu bu ikamet alanında mevcuttur.

İmam Gazâlî’nin diğer kitapları gibi kendi bağlamında önemli bir eseri olan el-İktisâd fî’l-İ’tikâd (الاقتصاد في الاعتقاد), İnançta Ekonomi (İnanç Ekonomisi) yerine İtikatta Orta Yol olarak çevrilince, bu kitabın psikoloji, inanç, bilgi, sosyoloji, ekonomi ve siyaset bilimin ortak merkezine düşen etütleri fark edilememektedir.* Bu kitabın girişindeki mukaddimeler başta olmak üzere bütün içeriğinde yeni olan, insanların bireysel ve toplumsal deneyimlerine verilen özerk alanlar ve tabiat ve insan yaşamında orantılılığın (ekonomi) önemidir. Gazâlî’nin bütün kitaplarında psikoloji, ekonomi ve siyaset bilim iş başındadır ve muhtemelen Sabri Orman bunu fark ettiği için Gazali’nin İktisat Felsefesi isimli bir kitap kaleme almıştır.[1] Hem Sabri Orman’ın kitabında ve hem de başka akademik incelemelerde[2] eksik kalan vakıa, Gazâlî’nin tıpkı örneğin Britanya nominalistleri, Francis Bacon ve Charles Sanders Peirce gibi, tabiat ve insana, sınırsız olasılığa olanak verecek bir ekonomi üzerinden yaklaşıyor olmasıdır. Gazâlî, inancı da kişisel ve toplumsal bazda ayrı ayrı ekonomik ilişkilendirme mantığı ve birey adedince çeşitlenebilen olasılık ve zamandan zamana farklılaşabilen seçenekler üzerinden teşhis etmeye çalışmaktadır. Böyle bir saptamayı Gazâlî için Türkçede söylemek uzmanlar açısından kolay görünmemektedir, ama onun Ebü’l-Hasen el-Eş’arî başta olmak üzere diğer İslâm kelâmcıları, bilginleri ve filozofları ile açık fikir ayrılıkları ve çağdaş pragmatizm açısından bu ayrılıkların temelleri analiz edildiğinde bu söylenilebilir. Gazâlî’nin inanca ekonomik yaklaşmasının yanı sıra bireyin deneyimsel gerçekliğine ekonomik yaklaşması, ekonomik ve sosyal statüler bakımından hızlı değişimler ve yükselmeler yaşamış bir bireyin yaşadığı anlam krizlerine ancak tasavvuf ve sûfîliğin çare olabileceğiyle ilgili yine ekonomik bir teşhis üretmektedir. Özellikle Amerikan rüyası ve kişisel gelişimde bu teşhis önemli olmalı ki, İmam Gazâlî ve Hz. Mevlânâ’ya sürekli geri dönüşler olmaktadır.

Çok açıkça günümüzde insanların genelinde rastlanılan anlam arayışı ve mutsuzluğun ortak gerekçesi kimi zaman ekonomik kriz olduğu kadar genellikle hızlı bir sosyo-ekonomik sınıf ve statü değişikliğinin yol açtığı maddi/çevresel uyaran farklılaşmasının insanın hafıza, algı ve davranış alışkanlıklarında hazımsızlık yaratıyor olmasıdır. Tabiat ekonomisinde zaman ile mekân arasındaki ilişki daha doğru orantılı geliştiği için doğal çevre değişikliklere adapte olmakta zorlanmamaktadır. Ama insan zihni ve ruhu tabiat gibi sabırlı ve bütüncül değildir. Tasavvuf ve sûfî bilincinin ikametinde (lokasyonunda) bulunan ve bütünüyle dış toplumsal, maddi ve çevresel uyaranların etkisini minimize ederek onlarla yaşamı sürdürülebilir bir kıvama dönüştüren seyru sülûk deneyimi günümüzdeki anlam krizlerine bir çare olabilir. Başlıkta bulunan sonradan görme ifadesi, ekonomik olarak, insanın yaşarken bazı yetersizlikleri dolayısıyla değişim geçirdiği konuların oranının genel yüzdelik oranın yarısından hayli fazla olmasına göndermede bulunmaktadır. İnsan daima bir şeylerin sonradan görmesidir, ama bu oran ekonomik olarak %50’den, özellikle de %30’dan az olduğunda, insanda bir anlam krizi gelişmemektedir. Ekonomik ve sosyal statü değişimine bağlı deneyimsel ve çevresel uyaran farklılaşması %50’den, özellikle de %70’ten fazla olduğunda psikoloji, psikiyatri, varoluşçu felsefeler ve İslâm, bireyin anlam krizlerini, bireyin menfaatlerini ve geleceğini toplumla birlikte gözeterek sürdürülebilir bir kıvamda yönetememektedirler. Bu nedenle son zamanlarda uzmanlara anlam krizleri nedeniyle başvuran insanlar, psikoloji, psikiyatri, varoluşçu felsefeler ve İslâm’a kıyasla hazcı felsefeler veya hazcı seçeneklerin daha doğru tercihler olduklarına ikna olduklarını söyleyebilmektedirler. Benim anlayabildiğim kadarıyla, modern öncesi dönemlerde buna benzer insan ekonomilerini idealizm ve gerçekçilik arasındaki gerilimlerden uzaklaştırarak idare edebilen bir çözüm seçeneği olarak tasavvuf ve sufizm, hayatında fazlasıyla ekonomik ve sosyal olanak değişikliği yaşamış insanların anlam krizlerine yardımcı olabilir. Ayrıca çoğunluğunu bu tür değişimler yaşamış ve anlam krizlerine gömülmüş insanların oluşturduğu bir toplumdaki iletişim ve işbölümü sorunlarını posthümanizmden ziyade tasavvuf ve sûfîliğin çözebilmesi mümkündür. Çünkü tasavvufta emeğin kaynağı ve karşılığında beklenen arasında bir nedensellik ve bu dünyaya dönen bir ekonomik ilişki içeriği bulunmamaktadır. Yardımcı olurken katlanmaktan şikâyet etmemek gibi bir iç disiplin bulunmaktadır. Chad G. Lingwood’un Politics, Poetry, and Sufism in Medieval Iran: New Perspectives on Jāmī’s Salāmān va Absāl adlı kitabında kanun koyuculara, sosyal bilimcilere ve sıradan insanlara yönelik saptadığı tavsiyelerden buna benzer bir sonuç çıkmaktadır.[3] İnsanın bütün deneyimleri değerlidir ve Tanrı’ya ulaşmanın bireyler adedince yolu bulunmaktadır.[4]

Amerikan rüyası sırasında ve sonrasında oluşan yan etkilerin doğru yönetilebilmesi için kişisel gelişim zamanla kendini güncelledi. Hatta kişisel gelişimin artık tüm yaşamın bireyin iradesine bağlı olduğunu iddia etmek yerine Charles Sanders Peirce felsefesinin doğru mesajına dönerek, bireyin bütün olanakları ile gereksinimleri arasında optimumu içeren göreceli ve değişken amaçlardan/başarı durumlarından söz etmeye başladığı söylenilebilir.[5] Başarı hikâyesi, devrim ve çok farklı kavram ve sözcükleri artık toplumdaki ortak işbölümü ve iletişimi olumsuz etkilemeye başlamış görünmektedir. Belki de bu nedenle Barcelona gibi yıldızlar topluluğu yerine Bayern Münih gibi disiplinli futbol takımları hayatta kalabilmek ve sürdürülebilir bir normallik için daha verimli modeller içermektedirler. Tek bir ölçütten beslenen ve tüm insanları birbirlerinin rakibi haline getiren bir inanç ekonomisi yerine İmam Gazâlî’nin bireyci inanç ekonomisi ve tasavvuf deneyiminin içerdiği göreceli ve çok seçenekli yetkinlikler yaklaşımı bireysel ve toplumsal yaşamımızı kolaylaştırabilir.

* Burada “orta yol”, yeni insan deneyimlerine göre bir yenilikle sistemi güncelleme yerine sistemdeki birçok görüşün kolaycı uzlaştırılmasına göndermede bulunmaktadır.

[1] Bkz. Sabri Orman, Gazali’nin İktisat Felsefesi, İstanbul: İnsan Yayınları, 2002.

[2] Örnek olarak bkz. Tubagus Thresna Irijanto, Mohd. Azlan Shah Zaidi, Abdul Ghafar Ismail, Nozariah Che Arshad, “Al Ghazali’s Thoughts of Economic Growth Theory, A Contribution with System Thinking”, Scientific Journal of PPI-UKM, s. 233-240; Shaikh Mohammad Ghazanfar, Abdul Azim Islahi, “Economic Thought of Al-Ghazali”, Jeddah/Saudi Arabia: King Abdulaziz University Press, 2011; S. M. Ghazanfar, “The Economic Thought of Abu Hamid Al-Ghazali and St. Thomas Aquinas: Some Comparative Parallels and Links”, History of Political Economy, Volume 32, Issue 4, Winter 2000 (Duke University Press), s. 857-888.

[3] Chad G. Lingwood, Politics, Poetry, and Sufism in Medieval Iran: New Perspectives on Jāmī’s Salāmān va Absāl, Leiden, Boston: Brill, 2014, s. 43-54.

[4] Coleman Barks, Rumi: The Book of Love: Poems of Ecstasy and Longing, New York: HarperCollins e-books, 2007, s.  xxviii-xix, 123, 167.

[5] Bir fikir edinebilmek için şu kaynaklara bakılabilir: Marino Bonaiuto, Yanhui Mao, Scott Roberts, Anastasia Psalti, Silvia Ariccio, Uberta Ganucci Cancellieri, Mihaly Csikszentmihalyi, “Optimal Experience and Personal Growth: Flow and the Consolidation of Place Identity”, Frontiers in Psychology, November 2016, Volume 7, s. 1-12; Kendra Cherry, “The Psychology of Flow”, https://www.verywellmind.com/what-is-flow-2794768 (Erişim Tarihi: 26.02.2021).

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort