DOLAR 32,3642 -0.38%
EURO 34,8383 -0.02%
ALTIN 2.393,89-1,17
BITCOIN 19207543,73%
Ankara
11°

KAPALI

04:16

İMSAK'A KALAN SÜRE

Banner 728x90
Banner 728x90
Yaşayana Cennet, Yaşayamayana Cehennem Büyük Şehirler…

Yaşayana Cennet, Yaşayamayana Cehennem Büyük Şehirler…

ABONE OL
16 Haziran 2018 22:01
Yaşayana Cennet, Yaşayamayana Cehennem Büyük Şehirler…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Eski semtlerinde yıllarca yerinden salınmayan arabalar durur. Birkaç sokakta bir tane denk gelir, yılların tozu üzerine birikmiş, lastiği arabayı taşımaktan erimiş, sahibini bekler. O sahip hiç gelmez. Okumak için bir kenara koyulmuş, birazı okunmuş daha da ele alınmamış kitaplar gibi bekler.

Yoklukta her şey kıymetli oluyor da varlıkta her şey unutulabiliyor. Sahip olabildiğimiz her şeye kudretimiz yetmiyor sanki. Sanki kullanabileceğimiz eşyalar sınırlı. Sanki boşuna sahipleniyoruz onca şeyi, boşuna satın alıyoruz.

Sahip oldukça yoklukta olanları da unutuyoruz sanki, herkesi bir sanıyoruz…

Eski semtlerin kirası ucuz evlerinde yaşam mücadelesi veren Anadolu’nun uzaklarından gelen çare arayanları…

Çocuk sayısı fazla, çocukların arasında engellilerin de olduğu, çalışan sayısı az, anaların okuma bilmediği, üstleri başları el alemin üstleri başları olan, biçareler.

Aman diliyorlar büyükşehirlerden.

Partide çalıştığım bir gün gelmişti bir tanesi, ayakkabı arıyordu, ikinci el giysiler arasında. Oğlu 19 Mayıs’a katılacaktı kışlık botu vardı, oğluna 37 numara ayakkabı aradı tüm çantalarda umutla. Bir anne ne yapmaz evladı için. Ya da ne yapamazdı. Bulamadı 37 numara ayakkabı. Beceremedi, ne giyecek oğlum yarın dedi. Çaresizce bakıştık. O da anneydi ben de anneydim ama beceremedik 37 numara ayakkabı bulmayı.

Sokak aralarında unutulan binlerce liralık arabalar ile dolu büyük şehirler bir tane 37 numara ayakkabı bulmadı 19 Mayıs törenine katılacak bir erkek çocuğuna.

Başka bir gün bir ev toplantısında iki evladı engelli bir anne ile tanıştım. Engelli parası alacak kadar engelli değildi evlatları. Doktor öyle yazmıştı raporunda. Kocası hamal idi. Yürümesini zor beceren, kaşık tutmaktan aciz analarının boyunda iki evlat. Sınav ona mı bize mi bilemedim.

Harcayanlar o kadar yoğun ki harcamakla ihtiyacı olanları göremiyor perde oluşmuş sanki gözlerinde

Yardım isteyenlerin yaşlarını soruyorum, hallerine bakıp, duyduğum yaşlar her seferinde beni şaşırtıyor. Yokluk erken kocatıyor insanı 30-35 yaşında hanımlar sanki dersin çektikleri çileler ile olmuşlar 40-45.

Milli gelir nedir bilmeyen, buldukça yiyen insanlar bunlar.

Suriye savaşı sonrası bunlara mülteciler de eklendi. Evleri yıkılmış, yakınlarını bombalara kurban vermişler, canlarını namuslarını korumak için vatanlarını terk etmek zorunda kalmışlar. Dilini bile bilmedikleri insanlara muhtaç bir hayat yaşamak zorunda kalmışlar. Gidecek bir başka yeri olmayan merhamete aç insanlar. Muhacir olmuşlar, sayelerinde ensar olmuşuz. Haberimiz yok. Beş on yıl önce onla rda bizim gibiydi, bizim beş on sene sonramız nasıl olacak haberimiz yok.

Tebessüm verecek çizgi filmleri izlerken arada pahalı pahalı oyuncakların reklamları beliriyor. Gülümseyen çocuk sanıyor ki o oyuncağı alırsa daha da mutlu olacak. Telefon reklamları, TV reklamları, bilgisayar reklamları yeni yeni ürünleri ihtiyaç hissettiriyor bize ha bre.

Belli bir marka yağ çözücüsü olmayan, en son çıkan patates soyucusu olmayan, silikon kek kalıpları olmayan, kişisel bakımını kuaförde yaptırmayan kadınlar anlaşılmıyor.

İşlerimiz, ürünlerimiz, hayatlarımız çeşitlendi; hayatımıza konfor girdikçe fakir fukara bitmiyor bir türlü.

50 liralık yardım çekini bekleyenler bitmiyor mesela.

Yardımcılar da artıyor yardım isteyenler de.

Yüksek duvarlarla örülü sitelerde yaşayıp, servislerle gidilen pahalı okullarda çocuk okutanların, şehirden gelen sesleri-havayı yalıtan klimalı zırh gibi arabalarda yaşayanların kaçırdığı bir dünya huzur molaları var, haberleri yok.

Konfor gözlerini kör etmiş, kulaklarını sağır etmiş, kalpleri buz tutmuş. Asık suratlı güneş gözlüklü yaşıyorlar yaz kış.

Oysa gözlüğün göstermediği belgesel tadında seyir büyükşehirler.

Arabasının penceresini açabilse, klimayı kapatabilse şehri solusa anlayacak kaçırdıklarına.

Siyah başörtülü, siyah feraceli, ekseri kısa boylu bir Suriyeliye gülümseyebilse görecek onun gözündeki minnet duygusunu.

Rabbim parayı istediği ilmi ondan isteyene verir.

Bize verilen parada fakir fukaranın hakkı var. Rabbimiz onu bize emanet vermiş, paylaşabilmemiz için vermiş, infak ettikçe artacak haberimiz yok.

Evlere dolaplara doldurmaya çalışıyoruz parayı, marketlerden ambalajlı paketli hale getirip. Birkaç gün sonra da koca koca çöp torbalarına yığıyoruz unutmadıysak bir köşede.

Yaşayabilmesini becerebilene cennet, beceremeyene cehennem vesilesi büyük şehirler

Fakir fukaraya, kendi konforundan bir anlık geçip infak etmeyi başarabilen, evlatlarına bayramlık alırken gecekonduda yaşayan bir çocuğa da bayramlık almayı başarabilen, her dakika AVM’ye gitmek yerine, yalnız yaşayan yaşlıları ziyaret edebilenler mesela. Ne mutlu onlara…

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort