DOLAR 32,3642 -0.38%
EURO 34,8383 -0.02%
ALTIN 2.393,89-1,17
BITCOIN 19207543,73%
Ankara
11°

KAPALI

04:16

İMSAK'A KALAN SÜRE

Banner 728x90
Banner 728x90
28 Şubat; Vicdanları Yaralayan Kırılasıca El

28 Şubat; Vicdanları Yaralayan Kırılasıca El

ABONE OL
10 Mart 2018 14:08
28 Şubat; Vicdanları Yaralayan Kırılasıca El
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İlk defa oy kullanacaktım. Hem heyecanlı hem umutluydum. İlk oyum Erbakan’a nasip oldu. Sene 1995’ti. Üniversitede ikinci sınıftaydım. Okula başı örtülü gidiyordum. Sağ olsun rahmetli Özal, kızlarımızın başörtüsüne elleme demişti, Kenan Evren’e.

Liseye de örtülü gitmiştim ama okulun kapısına kadardı. Meslek lisesinde okuyordum, kendini parlak sanan hocalarımız çok eğlenirdi kapıda baş açmamızdan. Açın kurtulun bu işten derdiler.

Üniversite yıllarımda liseye göre daha özgürdüm, okulda başım örtülü idi. Üniversite, gerçekten özgürlük gibi gelmişti. Kimlikteki resmimde başım açıktı, ama bu bana yabancı bir durum değildi. Çok takılmıyordum buna, kampüsümde başı örtülü dolaşabilmek iyi hissettiriyordu. Kanaatkardık, mecburduk buna.

Bir Anadolu üniversitesi idi benim ki, haliyle hocalarda Anadolu insanına yaklaşımlarında temkinli idiler. Ben kampüsümde rahat iken İstanbul’da, Ankara’da, sol görüşü ile nam yapmış üniversiteler, örtülü öğrencilere, dindar öğrencilere kök söktürüyordu. Cesaret işiydi hem dindar olup hem o üniversitelerde okuyabilmek.

Oy kullandığımın ertesi günü, ortalama muhafazakar bir arkadaşım Erbakan’dan korktuğunu söylemişti. Uzun etek giyen, kısa kollu görmediğim arkadaşım ya başımızı örterlerse diye korkuyordu.

Cumhuriyet kuruldu kurulalı kılık kıyafette, Avrupa’yı önder edinen, onca kendine laik yönetim, dindar yaşamak isteyen kesimi sıkıştırdı durdu. Ama gel görkü kızımız korktu Erbakan’dan. Bir baş örtüsü ne kadar korkutabilirdi bir hanımı hiç anlayamadım. Demek ki laik yönetimler; baş açtırmıştı, kuran yasaklamıştı, ezan yasaklamıştı ama güven verememişlerdi kendi kadar laik kalmak isteyen vatandaşa. Her dindardan ürker olmuştular. Kim bilir belki korkuları vicdanlarıydı. Ruhuna aykırı yaşam paranoyak etmişti onları çünkü kişi islam fıtratı ile gelir dünyaya.

Erbakan kimseye bir şey demedi. Sadece kendini destekleyen dindar kesimlere hoş durdu. Bir belediye başkanı da Kudüs gecesi düzenledi sadece. Kudüs kutsalımızdı, tek Müslümanların değil, tüm dünyanın kutsalı idi. Orda zalim İsraillin ezdiği Filistinliler için 2003’te, kendini buldozere siper eden Rachel Corie müslüman değildi, bir Hristiyan idi.

Zamanın askeri ne anlardı kutsaldan, zamanın askerinin tek derdi vardı laiklik, bir kutsalı vardı laiklik. Peygamber ocağı olduğunu Mehmetçik olduğunu unutmuştu, unutturmuşlardı.

Sadece kendi istediği kadar laik olacaktı tüm ülke.

Kudüs gecesini, tarikat programlarını rejime düşman saydı, önce ne kadar mühimmatı varsa gösterdi bir belediye başkanına, sonra da bir muhtıra yayınladı.

Bir şubat sonuydu, umut dolu bahar müjdecisi, bir 28 şubat, nerden bilsin, 1997 senesinde bahara değil dindar kesime zulmüne milat olacağını. Nerden bilsin 28 şubat, yazları camileri güzelleştiren ilkokullu ortaokullu çocukların yıllarca camilere sokulmamasına milat olacağını. Nerden bilsin 28 şubat dininin nikahını kıyan hocanın hapis yatacağını. Nerden bilsin 28 şubat sırf imam hatiplerin önünü kesmek hırsındaki laik eğitimcilerin sayesinde, yıllarca tüm meslek liseleri mezunlarının katsayı zulmüne maruz kalacağını. Nerden bilsin 28 şubat kesintisiz eğitim adı altında, batı usulü aralarında sekiz yaş olan kızlı erkekli çocukların, bir binada birbirlerinden yaşayacakları zorbalıkları.

28 şubat bilemedi…

Son seneme denk geldi, 28 şubat yılları, örtümü çıkarmadan okuyabildim, ama mezuniyetime gidemedim. Dört yılımı geçirdiğim kampüsüme bir daha giremedim. Çocuklarıma gösteremedim  kampüsümü. Başımda örtüm vardı çünkü…

O dönemin eseridir fetö. Bizler ne olursa olsun olduğumuz gibi duralım, derken onlar ne olursa olsun her yere girmeliyiz düsturu ile bizlerin boş bıraktığı tüm safları tuttular. Okulda benim baş örtünme şeklimi beğenmeyen pardösülü kızlar modanın tüm gereğini yerine getirecek kadar serpildiler makamlarında. Askerin istediği gibi giyiniyor, askerin istediği kadar dindar oluyor, asker yanındaysa oruç bile tutmuyorlardı. Takiyede tavan olmuşlardı, saf tutacağız diye. 15 temmuzu yaşatacak kadar devlete işgal edeceklerini göremedik o zaman, kendi derdimizle uğraşmaktan.

Anadolu insanına zülümdür 28 şubat, siyaset yapma şekline kadar her şeyini kalıba sokmaya çalışmaktır. Kamu binası dedi, askeri bina dedi, hastanelere bile sokmadı vergisini ödeyen başı örtülü vatandaşı.

Zamanında davet edildiği Ankara’ya giremeyen köylü Aşık Veysel’in konumuna soktu hepimizi. Ankara’nın bazı sokaklarına giremezdi köylü Adnan Menderese kadar. Kılığı kıyafeti yakışmazdı o sokaklara. Oysa o kılık kıyafet ile savaşmıştı kurtuluş savaşında, kimse ona kılığın uygun değil savaşma dememişti.

Kendini ülkenin değerlerini belirlemeye vakıf gören, üstüne üstelik birde kendi değerlerine asker bulan zihniyetin zulmüdür 28 şubat.

Bu sene beşinci sınıfa giden kızım  görmedi o günleri çok şükür. Öğretmeni başı örtülü girdi derslerine. Imam hatipe gidiyor ve hafızlık eğitimi alıyor.

Kızım benim yaşadığım zulmü yaşamasın, olduğu gibi eğitimini alsın, olduğu gibi mesleğini yapabilsin inşallah.

Memleketin köylüsüne uzanan eldir aslında 28 şubat zulmü, etinden sütünden faydalanıp fikrini değerli bulmadığı köylüyü asimile etmedir aslında 28 şubat.

Geçti bitti çok şükür. Elhamdulilllah…

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort