DOLAR 32,5451 0.01%
EURO 34,9203 0.19%
ALTIN 2.429,590,27
BITCOIN 2061399-4,07%
Ankara
25°

PARÇALI BULUTLU

20:01

AKŞAM'A KALAN SÜRE

Banner 728x90
Banner 728x90
İhya’nın Düşündürdükleri

İhya’nın Düşündürdükleri

ABONE OL
7 Temmuz 2017 00:47
İhya’nın Düşündürdükleri
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Neye niyet neye kısmet. Aslında bu yazıyı yazma gibi bir fikrim yoktu, ta ki az önce İhyâu Ulûmi’d-dîn’in (muhtasar) son sayfasına gelene kadar. İhya’yı (muhtasar) okudum ilk defa. Bunu söylemeye haya ediyorum aslında; ama bu yazıyı, başka kardeşlerim benim yaşadığım mahcubiyeti yaşamasınlar diye yazıyorum zaten. İçimdeki duygulara ben bile tercüman olamıyorum. Yıllardır böyle bir değeri ıskalamış olmanın verdiği burukluk, Rabbimin iyiki daha geç olmadan beni karşılaştırmış olmasının verdiği sevinç, az önce kitabın son bölümü olan ölüm bahsini okumanın ardından gelen hüzün…

“Neden?”, dedim kendime, neden ıskaladım, neden sadece adını bilmekle yetindim, neden ulaşılamaz gördüm? Hâlbuki tam başucu, tam kalp ilacı bir kıymetlimiz imiş. Açık söyleyeyim okumayan bilmez(miş). Hep duyardım “İhya ismini veya İhya’dan alıntılar” diye; ama bala bakmakla balın tadına bakmak bir olur mu? Beni o balın tadına baktıran Allah’a şükürler olsun. İçimde okurken de zuhur etmiş olan bir mutluluk var. İşte buldum dedim. Kalbimi imar, hayatımı ihya edecek kitaplardan biri bu. Az çok Müslüman bir çevrede yetişmenin verdiği kültürden dolayı okuduklarım tamamen ilk defa duyduğum türden değildi. Ama bu bir yenilenme oldu. Belki temizlenme, elbette tefekkür ve kendime, yüreğime bir yolculuk vesilesi oldu. Hiç bitmeyecek bir yolculuk insanın kendine yolculuğu. Ve fark ettim ki buna o kadar çok ihtiyacım varmış ki. Dışarıyı aydınlatmaya memur saydık kendimizi, karanlıklarda biz kaldık halbuki. Okudukça ise içten aydınlandığımı hissettim. Kendime kaç kere dedim: “Bu kitabı nasıl ıskalarım, kendime inanamıyorum, kalp hekimimi buldum. Kendimi kardiyolojiye gitmesi gerekirken dermatolojiye giden biri gibi hissediyorum.” Hep kalpten dem vurdum ama kitabı okuyunca kalbin asıl olduğuna olan inancım kavileşti. Yusuf Has Hacib “insan kalbini eline alıp, utanmadan dolaşabilmelidir” der. İşte onun işaret ettiği kalbin yetiştiği mektep İhya.

Buradan ötesinde ise yukarıda da kısmen değindiğim, İhya okumalarım arasında gelip giden ve beni hüzünlendiren şu sual üzerinde düşünmeye çalışacağım. “Neden İhyâu Ulûmi’d-dîn, Riyâzü’s Sâlihîn, Hayatu-s Sahabe, Edebu’l-Mufred, Kimyâ-yı Saâdet, Mektubat, Mukaddime ve diğerleri, biz gençlerin (özellikle genç kardeşlerimle bu muhasebeyi yapmak istiyorum, benim de 20 li yaşlardaki biri olduğumu hesaba katarak) okuma listeleri arasına giremiyor? Neden bizlerin ziyaret ettiği kitapçılarda çok satanlara aday dahi olamıyor? Bizler bunları okumuyoruz da neleri okuyoruz? “Raflarımızdan indirdiğimiz kitaplar hangi kitaplar? İslâmî temel kaynaklar, İslâm klasikleri, çağdaş muvahhid ve mücahid alimlerin eserleri değil mi? O yazarları çoktan aştık öyle mi? Yerlerine hangilerini koyduk? Hangi çok satanları? Hangi oryantalistin yapıtını? Hangi ideolojik saplantısı olan yazarı? Geleneksel kalmamak adına bu gibi öykünmeler bize az mı bulaştı?(1) Bugünkü düşünsel anlamdaki bu savrulmuşluğumuzun ve akabinde çarpık ve tutarsız eylemlerimizin müsebbibi olarak okuma listelerimizdeki bu değişimin payı az mı?  Bence meselenin esaslarından biri bu. Bu kitaplar; annelerimizin, babalarımızın yıllardır devam edegelen ders halkalarının onur konukları oldu hep; ama o halkalardan ayrılıp da, o anne ve babaların çocuklarının, yani şimdiki biz gençlerin arasına, okuma listelerine, yani gündemlerine giremedi. Giremedi de ne mi oldu? Bunun cevabını zamanın ve mekânın, buna bağlı insanın, pek tabî değişimini göz ardı etmeyerek verdiğimizde görebileceğimizi düşünüyorum. Gördüğümüz rüyalar, raflarımızda duran kitaplar, muhabbet beslediğimiz yazarlar, altını çizdiğimiz satırlar, hassasiyetlerimiz… üzerinde derinlemesine kafa yormamız gereken, değişimin niteliği ve yönünü göstermesi açısından pek kıymetli başlıklar. Galiba mevzimizi kaybettik. Mevzimizi kaybettiğimiz için mevzu bahis kitaplarla da aramız açık. Açık söyleyeyim ben inanıyorum ki okumalarımızı bir niyet doğrultusunda yapıyoruz. Ve bu iyi bir niyet. Gerek kendimiz için olsun, gerek ümmet için, gerek dünyadaki diğer insanların selameti için olsun; ama iyi bir niyet.  Lâkin bizimkisi a şehrindeki adresi b şehrinde aramak. Belki de portakal almak için züccaciyeye gitmek. O yüzden de bir süredir ne adresi bulabiliyoruz ne de portakal yiyebildik. Tekrar toprağımıza, köklerimize dönelim ki, asırlardır yetişen portakal ağacından bugün yiyebilelim.

Bu söylediklerimde yanılıyor olabilirim. Bu sözleri bana söyleten kısacık da olsa tecrübelerim ve bir miktar yaptığım gözlemlerim Bir de, çok rica ediyorum, değinmediğim için, sanki yakın geçmişimizin veya günümüzün alimlerinin dizinin dibinde oturmayalım; yazarlarının, şairlerinin kitaplarını okumayalım gibi bir anlam çıkarmayalım, yormayalım ve üzmeyelim kalplerimizi. Onların satırları arasındaki yolculuğumuz, başka satırlara da yelken açmayacağımız manasına işaret etmez. Pergel misali. Veya ben bu şekilde anlıyorum ve şimdi iki kitaba başlıyorum inşaAllah. İlki, muhtasar halini okuduğum İhya’nın 1. cildi; ikincisi ise “Bir Tereddüdün Romanı” /Peyami Safa.

Af ve afiyet üzerinize olsun.

  1. Ramazan Kayan,Vahiyle Varolmak,Çıra yay.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort