Mart ayından beri içinde yaşadığımız Koronalı günlerle ilgili bir araştırma yapıldı.
Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü gerçekleştirdi bu araştırmayı. Nisan ayında yapıldı.
https://uskudar.edu.tr/tr/icerik/5192/koronaviruslu-gunlerde-hayat-arastirmasi-sonuclandi
Bu araştırmada bana ilginç gelen 2 nokta oldu. Bir tanesi korona kaygılarının eğitim seviyesi ve gelir düzeyi arttıkça artması. Yani cahil daha rahat. Yani fakir daha rahat.
İkinci ilginç gelen nokta, “evde kal” uyarılarını dikkate alanlarla ilgili. “Evde kal çağrısına uyuyorum” diyenlerin oranı %81 iken, “Bu çağrıya diğerleri uymuyor” diyenlerin oranı %61 oldu.”
Ekseriyetle “evde kal” çağrılarına uyuluyor ama buna uymayanlar gözleniyor. Türkçesi ayıp aranıyor. Evde kal çağrısı kişilerin ciddiyetin farkına vardığı duruma verdiği tepki. Doktorlara inananların gösterdiği hassasiyet. Devlet de hassasiyet gösterilmesini istiyor. O yüzden uzun süreli sokağa çıkma yasağı ilan edilmedi.
Çağrılara uyanlar uymayanları niye kolluyor. Niçin biz millet olarak sadece kendimizden mesul olduğumuzu her seferinde unutuyoruz.
Sokağa çıkma yasağına uymadı diye polis bir genci vurdu. 17 yaşındaki bir genç korona olmasın diye vuruldu.
Kolluk güçlerinin orantısız güç kullanmaya meyletmesi başkasının ayıbını arayanlar yüzünden olamaz mı?
Yaşlılara sokağa çıkma yasağı çıktığında, yasağa uyamayan yaşlılarla eğlendiler. Yaşlıların iyiliği için yaşlılarla eğlendiler. Onlar da ayıp arayanlardı. Yaşlıya hürmet ile övünen bir toplum yaşlısı ile eğlendi.
Sokakta yürümekten, bankaya gitmekten başka meşgalesi olmayan, şehir yaşlıları ile eğlendiler.
Balık tutmaya çıkanları yuhaladılar. Dünyanın en asosyal eylemi idi, balık tutmak. Herkes, kendi oltasına odaklanır ve bir balığın oltaya vurmasını bekler.
Yuhalamalar, cahil görmeler ardından bol sıfırlı cezalar geldi. Kağıt toplayıcılarına ceza yazıldı. Günlük 50-60 lira almak için çöp toplayan kağıt toplayıcılarının bazılarından cezalar döndü.
Dev bir arena oldu sokaklar. Kolluk güçleri ceza yazıyor evde kal çağrısına uyanlar mutlu oluyor.
Diyarbakır’da sokağa çıkma yasaklı hafta sonunda, site bahçesinde oynayan çocuklara, polis ateş ederek müdahale etti.
İlk sokağa çıkma yasaklı hafta sonu öncesi, marketlerde-bakkallarda erzak almak için içgüdüsel hareket eden insanlarla eğlenildi.
Cahillikleri yüzünden hepimiz korona olacağız denildi. O hafta sonundan iki hafta sonra her şey mahvolacak denildi. Beklenen kabus yaşanmadı.
Umreden gelen komşusu, korona olabilir diye kapısına kilit taktı.
Marttan beri çok uç örnekler gördük.
Bunlar hep bilgiden ve ayıp aramaktan yaşandı. Kendisi gibi davranmayanları, zorla kendi gibi davranmaya çalışanlar sayesinde yaşandı. Kolluk güçleri, Koronayı kendi kadar ciddiye almayanları görmek istemeyenlerin askeri oldu.
Büyükten sonra komşuya da imtina edemez oldular.
Kendi gibi olmayana katlanamayanlar, kendi gibi bakmayanı görmek istemeyenler, kendi ikna olduğuna ikna olmayanları yok etmek isteyenlere dönüştü.
En son biri, koronadan lafı döndürüp dolaştırıp vatan haini olduklarını düşündüğü komşularına getirdi.
Yok etmek istiyormuş onları, fırsatını bulunca. Bu kişi dindar bir kişi idi ve iktidar partisine mensuptu.
Eskiden solun aydını milleti beğenmezdi, cahil görürdü. Koronalı günlerde milleti beğenmeyenler sağın aydınları oldu.
Virüsten daha hızlı mutasyona uğruyor toplum. İyi bir değişim değil. Gaddarlaşıyor, merhametini kaybediyor.
Tüm toplum canavara dönüşmeden bitse bu Koronalı günler. Sağlıklı kalmak erdem sahibi olmakla da mümkün.
News
