DOLAR 32,5451 0.01%
EURO 34,9203 0.19%
ALTIN 2.429,590,27
BITCOIN 2061399-4,07%
Ankara
25°

PARÇALI BULUTLU

20:01

AKŞAM'A KALAN SÜRE

Banner 728x90
Banner 728x90
Kurtuluş İstasyonunda Konuşmalar-IV

Kurtuluş İstasyonunda Konuşmalar-IV

ABONE OL
17 Eylül 2020 01:47
Kurtuluş İstasyonunda Konuşmalar-IV
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Röportaj:Esra Ekinci

Konuk:Meryem Aytaş

Ey Rabbimiz, bize işimizde bir kurtuluş yolu hazırla*… 

Sizi uzun bir röportaj bekliyor.Çünkü sorudan kısmadım. Çünkü, Dünya, öyle çok yönlü kuşatıyor ki bizleri, bu kuşatmayı kaldırmamız lâzım. Bu konuşmalar biraz da bunun çabası. Konuklarım çok kıymetli gençler. Genç demek ise hazine demektir. Şimdi gündem hazinelerimizin altın değerinde sözleri.

  •  Kendini nasıl tanıtırsın?

Ne zaman biteceğini bilmediği bir yola çıkmış ‘yolcu’ olarak tanımlayabilirim.

  • “Arkadaş”ın senin için anlamı nedir ve arkadaş ortamlarını hangi kriterlere göre belirliyorsun?

Bu çıkmış olduğum yolculukta bana yoldaş olan, bir nebze de olsa yükümü hafifleten, yükünü hafiflettiğim bir sığınak, bir limandır benim için. Aynı yolda, aynı amaçla yürüyebildiklerimdir arkadaşım.

  • Kendini Müslüman olarak tanımlayan gençlerin zaman zaman farklı eğilimlerle gündeme gelmesi ve bu durumların gündem yapılması hakkında ne düşünüyorsun? 

Kendini Müslüman olarak tanımlayan gençlerin, farklı eğilimlerini bir sorun olarak gündeme getiriyoruz fakat ben bunun bir sonuç olabileceği kanaatindeyim. Hayatlarının her alanına İslam’ı dahil edememiş, kendi istekleri ve toplumun istekleriyle, İslamın istekleri arasında kalmış ailelerin, kafa karışıklığı yaşayan çocukları olduklarını düşünüyorum. Aileler kendi isteklerini, kültürlerini İslam dininin emir ve yasaklarıymış gibi yansıttıkları için, gençler İslam’ı yasakla eş anlamlı, bu dünyada yaşamaya engel bir dinmiş gibi algılıyorlar. İslam’ı kolayına geldiği gibi yaşayanların tezatlığından değil de aslından öğrenen bir gencin, aradığı her şeyi İslam da bulabileceği için farklı fikirlere tenezzül etmeyeceğini düşünüyorum. Bu gençlerin gündem yapılmasından ziyade bu tercihlerinin altında yatan psikolojik, sosyolojik nedenlerini gündemimize alabilirsek gençlik için daha faydalı ve yol gösterici olabileceğimizi umut ediyorum.

  • Bugün, kendini Müslüman olarak tanımlayan gençlerin enerjisini sömüren ve kimi zaman da şahsiyetini hedef alan şeyler sence neler?

Gereksiz tartışmalar, bir sonuca varılamayan sorunlar enerjimizi en çok sömürenler arasında geliyor sanırım. Niyetlerimizi halis kılıp çıkacağımız işlerde, niyetlerimize vesvese karıştıranlar bize en büyük kötülüğü yapanlar olabilirler diye düşünüyorum.

  • Büyüklerin gençler ile iletişiminde hangi üslup ve içerikler yıpratıyor?

Büyükler gençleri anlamıyor, anlamakta da zorlanıyorlar. Her dönemin bir imtihanı oluyor, yeni nesil ise insanlığın yok sayıldığı bu maddeci dünya düzeni içerisinde insan kalma mücadelesi veriyorlar. Bizim mücadelesini verdiklerimiz, büyüklerimiz için zaten olması gereken basit şeyler olduğu için de büyüklerimiz tarafından anlaşılamıyoruz. Onların yaşadıkları dönemin değerleri ile bizim dönemimiz arasında farklılıklar var fakat onlar kendi döneminin değerlerine göre bizi değerlendiriyorlar, bu yüzden de bizleri anlayamıyorlar.

  • Toplumda kadınlar ve erkekler arasında fay hattı oluşturulmasını ve bu hattın üç boyutlu derinleştirilmesi konusunda ne düşünüyorsun? Ayrıştırma neden kaynaklanıyor?

Toplumun bir kadın ferdi olarak kendi hissiyatlarımı yazarak bu konuya ışık tutabilmeyi umut ediyorum. Tek erkeğin babam olduğu dört kişilik ailemde fikirleri önemsenen, değer gören, isteklerine makul karşılıklar bulan bir birey olarak büyüdüm. Kadınların ezildiğine, küçümsendiğine hiç şahit olmamakla birlikte çoğu kez evde biz mi baskın taraf olup haksızlık yapıyoruz diye bile düşünüyorum. Fakat başkaları ile konuştuğumda benim yaşadığım ortamdan çok daha farklı şeyler duyuyorum. Sürekli okumamı ve ileride kocamın eline bakmamı tavsiye eden teyzelerle karşılaşıyor daha hayatımda olmayan, hiç tanışmadığım eşime karşı dolduruşa getiriliyor, hayatımı zindana çevireceği korkusuna maruz kalıyorum. Kadınlar gerçekten bu kadar derinden yaralı mı bilmiyorum ama hiç yarası olmayan ben bile bu ayrıştırmanın içinde buluyorsam kendimi, biraz bile yarası olan bir kadının ‘kadınlar çok güçlüsünüz, her şeyi yaparsınız, kimseyi umursamayın, istediğinizi yapın’ gibi söylemlerle, kasıtlı olarak kadın erkek arasında yapılmaya çalışılan ayrıştırmaya, ne denli destek olabileceğini sizin anlayışınıza bırakıyorum.

  • Bir genç olarak aile ve aile kurmak hakkında nedir düşüncen?

Aile kurmak konusunda endişeliyim maalesef. “İçinizden kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi O’nun kudretinin belgelerindendir” (Rum-21) ayet-i kerimesi evliliğin en güzel tanımıdır. Rabbimizin aramızda var ettiği muhabbete, dünyalık heva ve heveslerin karıştırıldığını görmek ise evlilik hakkında endişelenmeme sebep oluyor. Dünyalık isteklerin öncelendiği evlilikler yerine Rabb’in rızasını öncelediğimiz evliklerin ise huzur yuvamız olacağından hiç şüphem yok. Niyet hayır, akıbet hayır. Rabbim evlilik konusunda niyetlerimizi hayır üzerinde sabit kılsın inşallah.

  • Müslümanların sosyal hayattaki ilişkilerine, 10 üzerinden kaç verirsin? Hangi ahlâki değeri ıskaladığımızı düşünüyorsun? Ve en büyük ihmalimiz nedir?

Bir müslüman nasıl böyle davranabilir diye üzüldüğüm kişiler olmasına rağmen çok güzel hasletlerine şahitlik ettiğim kişiler de olduğu için, ortalama bir değere sahip olduğumuzu düşünerek 10 üzerinden 5 olarak değerlendirebilirim.

‘Bir kavme olan kininiz sizi adaletten alıkoymasın’ ayetinin muhatapları olarak, yaşadığımız olumsuz durumlarda, zannın çoğundan kaçınmamız gereken emri de unutarak, su izanlarımızla her adımımızda olması gereken adaleti ıskalıyor olabiliriz.

  • “Bana göre” anlayışının artmasını ve eleştiriyi reddeden “sana ne”ci ve “bana ne”ci bu günlerimizi nasıl yorumluyorsun?

Özgürlük ile süslenerek sınırsızlığı, bencilliği, ahlaksızlığı yaygınlaştıran tüm fikirlerden endişeleniyorum ve gençlerin bu fikirlere böylesine kapılıp gidiyor olmasını büyük hayret ve üzüntü içerisinde izliyorum. Fedakarlığın, vefanın, hoşgörünün, saygının nasıl da böylesine değersizleştirilip, bencilliğin, isyanın özgürlük gibi bir kavramla bağdaştırılırak kimse bana karışamaz gibi bir karaktere dönüşüyor olmasına hayret ediyorum.

  • 28 Şubat gibi dönemleri yaşamış ve kamusal alanda var olmak konusunda mağduriyetler yaşamış bedel ödemiş Türkiyeli Müslümanların bugün, hayat standartları ve sahip oldukları imkânları göz önünde bulundurduğunda, kamusal alanda var olma deneyimlerini nasıl yorumluyorsun?

İmtihan her zaman sıkıntılarla olmaz, her zaman ‘sabır’ ile imtihana tabi tutulmayız.

İmtihan bazen varlıkla, refahla, ‘şükür’ ile de olabilir. ‘’Zorluğa sabretmek her kişinin, varlığa şükretmek ise er kişinin harcıdır’ diye bir söz kalmış aklımda.. Sabırla imtihanda gösterdikleri sebatları, şükürle imtihanda gösterebilen kişiler olduğu gibi gösteremeyen kişiler de olacaktır elbette. Darlıkta da bollukta da Rabbi hatırlayanlardan olabilmek duasıyla…

  • Müslümanların sivil kalma becerilerini ve siyaset ile ilişki biçimlerini nasıl değerlendiriyorsun?

“Önünde birçok yollar var: Politika bunlardan biri. Belki en aldatıcısı olduğu için en cazibi. Mutlakın ve sonsuzun rüyası. Mukaddes bir abes. Bana sorarsan kütüphanene dön, yani kitap ol, aydınlan ve aydınlat.” (Cemil MERİÇ)

“Hükümet vazifelerine düşkün olmayın ve onları rızkın en dar kapısı olarak bilin. Ama size verildiği zaman da reddetmeyin. Davanın vecibeleri ile tamamen çatışmadığı müddetçe bu vazifelerden ayrılmayın.”(Hasan el Benna)

Her müslümana, bu değerli şahsiyetlerin tavsiyeleri nazarıyla nefislerine bakarak, siyasetle ilişki biçimlerini değerlendirmesini tavsiye edebilirim sadece.

  • Kelimelerini dediğimde aklına gelen ilk kelime?

cemaat: birlik

radikal: aşırı

modern: çağ

terör: saldırı

fıtrat: öz

istişare: danışmak

bereket: rızk

küresel: yaygın

şehadet: feda

konfor: rahatlık

itidal: orta

teşhir: aleni

moda: saçmalık

teslimiyet: İslam

kariyer: boş gaye

  • Muhammed İkbal “Müslümanlardan kaçın Müslümanlığa sığının” der. Sence de İslam’ın bir temsil sorunu var mı? Cevabın evet ise tesir eden bir temsil nasıl gerçekleşecek?

Herhangi bir iş için “nefsime ağır geliyor ama Allah rızası için yapmaya hazırım” diyebildiğimizde, bir eleştiriye maruz kaldığımızda tüm benliğimize, kızgınlığımıza rağmen Hz. Ömer misali Hamdolsun Allah’ım, ben gaflete düştüğümde beni uyaran var diyebildiğimizde, kardeşimizi kendi nefsimize tercih edebildiğimizde yani bu dünyanın menfaatçi düzenine meydan okuyabildiğimizde İslam’ı gerçekten temsil edebileceğizdir.

  • Müslümanlar birbirinden neden kopuk? Bir olamayışımızı, vahdetin gerçekleşememesini neye bağlıyorsun? Nasıl “bir” olabileceğiz?

Müslümanların birbirinden kopuk olduğunu düşünmeyerek, optimist bir bakış açısı sunmak istiyorum. Ayrılıkların sesi daha gür çıktığı için ya da onları gündemimize taşıyıp sürekli onları tartıştığımız için özümüzdeki birliği göremiyoruzdur belki de. Gittiğim herhangi bir ülkede beni hiç tanımayan, aynı dili bile konuşmadığım m

Müslüman kardeşlerim, sadece Müslüman olduğum için gülümseyip bana selam veriyorsa hala birlik var demektir. Dualarımızda ümmete yer veriyorsak, onlar bizim için biz de onlar için dua ediyorsak hala beraberizdir. Ben umut etmeyi tercih ediyorum ama tam manasıyla nasıl ‘bir’ olacağız bilmiyorum. Eğer bir vahdet gerçekleşecekse, benim de bir katkımın bulunmuş olması için dua ediyorum sadece.

  • İslam coğrafyaları ile tanışıklığı nasıl artırabiliriz?

İslam coğrafyasını dert edinerek başlayabiliriz ilk olarak. Eğer dert edinirsek, merak ederiz.

Merak edersek öğreniriz. Kitaplardan, haberlerden öğrendiklerimizle yetinmeyip seyahat etmek, görmek isteriz. Gördüğümüze derman olmak isteriz.

  • Dünya, Müslümanları neden “tiye almıyor”?

Dünya İslam’ı ciddiye alıp da Müslümanları tiye alıyorsa, müslümanların İslam ile ilişkisinde bir ciddiyetsizlik var demektir. 1986 yılında gazeteciler Şimon Perez’e, “İsrail’i kurdunuz ama Kur’an-ı Kerim, sizin devletinizin yıkılacağından haber veriyor” diye sorduklarında Perez, “Bizim devletimizi yıkacak, Kur’an’ın bahsettiği Müslümanlar gelsin! O zaman düşünürüz” diye cevap veriyor. Ben bu cevapta Kur’an’ın ciddiye alınıp, müslümanların ise tiye alındığını görüyorum. Bizler Kur’an’daki Müslümanlar olmayı başarabilirsek dünya, Müslümanları tiye alacaktır Allah’ın izniyle.

  • Müslümanların sosyal medya imtihanı… Teşhir konusundaki sınavı nasıl görüyorsun?

Nezaketsizliğimize veriyorum. Paylaşımlarımız bir başkasının yaralarına dokunur mu acaba duyarsızlığımızı, Cahit Zarifoğlu’nun ‘bir incelik gösterin, incinmesin yüreğim’ nezekatine davet ediyorum.

  • Medya, yeryüzündeki zulüm ve adaletsizlikleri neden olduğu gibi göstermiyor ya da belli zamanlarda görünür kılıyor olabilir? Medyanın algıda seçiciliği hakkında ne düşünüyorsun? 

Zulum ve adaletsizliklere hangi pencereden baktığımızla ilgili sanırım. Medya zulum ve adaletsizliklere bizim penceremizden mi bakıyor bundan emin değilim. Malcom X’in söylediği gibi eğer dikkat etmezsek medya, mazlumlardan nefret etmemize,ve zalimleri sevmemize sebep olur.

  • İsmail L. Çakan bey sinemanın amacını, “bir gönlün İslam ile aydınlatılmasına vesile olmak” der. Bu anlamda düşündüğümüzde Müslümanlar sinemayı bir tebliğ aracı olarak kullanabiliyor mu, neler söylemek istersin?

Güzel işler yapılmakla birlikte her alanda olduğu gibi bu alanda da daha çok kat edeceğimiz yol var sanırım. Dert çok, zaman kısa, yol uzun, Allah büyük.. .

  • Sınırlarımıza sadık kalarak sınırları olmayan bu dünyada nasıl ayakta kalabiliriz?

Sınırlarımızı daha da belirginliştirerek, daha da sağlamlaştırarak.. Sınırları olmayan bu dünyaya, bir sınırın var olduğunu, var olacağını, var olmak zorunda olduğunu çizdiğimiz net sınırlarımız ile haykırabiliriz ancak.

  • Dünya başımızı döndürecek kadar bizi etkisi altına almış iken, başımız dönmeden duruşumuzu nasıl sergileyebiliriz?

Ağzımızın tadını kaçıran ölümü çokça hatırlayarak.

  • Senin için güzel birer örnek olan üç kişi?

Peygamber Efendimiz (sas) ve ashabı bizler için en güzel örneklerdir muhakkak. Her dönem de onların izini takip eden, bizlere öncülük eden şahsiyetlerden, Aliya İzzetbegoviç duruşuyla, mücadelesiyle benim için güzel bir örnektir. Mavi Marmara şehidimiz Furkan Doğan’ı da bana örnek olan kişiler arasında anmak isterim.

Zor dönemlerde her türlü mücadelelerden geri durmamış, bu dönemde de bıkıp usanmadan Allah için koşturan güzel insanlar tanıyorum hamdolsun. Onların bir kere bile yorulduk demeden gösterdikleri çabalara, fedakarlıklara şahit oldukça yoruldum,usandım demekten de haya ediyorum.

  • 21. yüzyılı yaşayan biri olarak seni, ne öfkelendiriyor?

Hem ferdi, hem de toplumsal olarak sözde konuşulup, icraatte hiçbir şey yapılmıyor olması.

  • Okuduğun bir kitap ismi ve altını çizdiğin bir satır?

“Sevgili Dost,

Kim kazandı? Everest’in tepesine ilk kez çıkan mı? Doksanıncı dakikada maçı alan mı? Diriler mi? Ölüler mi? Kim kazandı ?

Sevgili Dost, herkes kaybetti. Ölüm kazandı.

Mezar taşlarına: “Hüvel Bâki” kazındı. “

Ali URAL – Posta Kutusundaki Mızıka

  • En büyük hayalin nedir? 

İstikamet üzere yolculuğumu tamamlayabilmek.

  • Gençken yapılacak 2 şey?

-Dünyayı gezmek

-Gençken ihtiyarlayabilmek.(Gençlerinizin en hayırlısı yaşlılarınıza benzeyenlerdir. Hadis-i Şerif)

  • “Huzur keşke dememektir” diye bir söz var. Öldükten sonra “keşke” dememek için bir genç olarak nelere dikkat etmeye çalışıyorsun? 

“Onlar çirkin bir şey yaptıkları veya kendilerine kötülük ettikleri zaman Allah’ı hatırlarlar da hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki? Onlar, yaptıklarında bile bile ısrar etmezler.”(Al-i İmran/135)

Keşke dememek için günahlarda, hatalarda ısrarcı olmamak ilk gayem, “Başkalarının hayatından ders alın. İnsan bütün hataları kendi yapacak kadar uzun yaşamıyor.” sözünden hareketle de büyüklerimin tecrübelerinden istifade etmek nefsime tavsiyemdir.

Not:Rabbim böylesine güzel çalışmalarda emeği olan tüm herkesten razı olsun, çalışmalarını daha da bereketlendirsin inşallah. Sürç-ü lisan ettiysek affola.

Esra’nın notu: Meryem’e, cennet kapısı açacak, iyiki yaşamışım huzurunu yaşatacak, salihlerle haşrolma akıbetini getirecek, canını Müslüman olarak teslim edeceği salih bir ömür dilerim. 

*”Hani o genç yiğitler mağaraya sığınıp:’Ey Rabbimiz! Bize tarafından bir rahmet ver ve işimizde bizim için bir kurtuluş yolu (ve başarı) hazırla’ demişlerdi.”

(Kehf Suresi, 10)

 

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort