DOLAR 32,3642 -0.38%
EURO 34,8383 -0.02%
ALTIN 2.393,89-1,17
BITCOIN 19207543,73%
Ankara
11°

KAPALI

04:16

İMSAK'A KALAN SÜRE

Banner 728x90
Banner 728x90
Başörtülü Kızları Rahat Bırakın

Başörtülü Kızları Rahat Bırakın

ABONE OL
22 Aralık 2018 20:19
Başörtülü Kızları Rahat Bırakın
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ankara DTCF solcu öğretim üyesi Tayfun Atay, bir yazı paylaşmış. İslami Analiz yazdı.

“Başörtülü kız ile başörtüsüz kız arasında bir mahiyet farkı yok.” diyor.

Sınıfındaki kızlara bakmış ve bu kanaate varmış. Başörtülü bir öğrencisi, “şimdiki başörtülüleri anneannem beğenmiyor.” demiş. Anneanne torununun başörtüsünü beğenmiyormuş.

Anneanne beğenmiyor, ya anne?  Hangi dönemde yaşadı bu anne?

Bu kızların anneleri 28 Şubat gördü. Bu kızların anneleri, kılık kıyafeti ile apayrı idiler başörtülü olmayanlarla. Bu kızların anneleri, bölüm tercih ederken başörtülü kıza uygun mu diye baktılar. 28 Şubat öncesi dönemde, pozitif bilimler dışındaki bilimlerde, ne kadar az başörtülü kız vardı. O dönemde okudum. Bazı alanlara girmemiz uygun görülmedi. “Müslüman kız oyuncu olur mu?” dendi bize. “Müslüman kız dağcı olur mu?” dendi. Birçok safı, sırf karşı görüşlülere bıraktık.

Kılık kıyafeti ile başörtülü olmayan kızlar ile aralarında, çok fark vardı. Kot pantolon giymezdi mesela 28 Şubat dönemi başörtülü kızları. Ekseriyetle pardösü, altına kumaş etek, nadiren kumaş pantolon giyerlerdi.

2018 yılında, başörtülü kızlar kendilerine oluşturdukları tarz doğrultusunda giyiniyorlar. Arada tayt giyen de çıkıyor şalvar giyen de. Bölüm seçmiyorlar. Şarkı söyleyeni de var.

Bir kahve dükkânında şarkı söyleyen başörtülü kızı görünce çok şaşırdım itiraf edeyim. Bize kadının sesi haram diye öğretmişlerdi.

Birini kınamanın nelere sebep olabileceğini görecek kadar yaşadım.  Efendimiz “Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz.” diyor. Gençlerin alayını evladım gibi görüyorum. Kıyamıyorum onlara, kınayamıyorum onları. Başörtülü kızların, değişik değişik kıyafetleri bana hoş bile geliyor. Yer seçmemeleri de saçma gelmiyor. Genç onlar, kendilerini arıyorlar. Zamanla ailelerinin çizgisine yakın bir yerde duracaklar.  Deneyimledikleri her şey, onlara hoş birer anı olacak. Ne kadar çılgın olurlarsa olsunlar, hepsinin yapamamları var. Kendilerince doğruları-eğrileri var.

28 Şubat öncesi, başörtülü kızlar, kendilerini steril bir alana çektiler, feragat ettiler çoğu şeyden. Feragat etmeye, alışkın oldukları için 28 Şubat sonrası, olanları kabullenip kendilerini ev hayatında inzivaya çekilir buldular. Onlar inzivaya çekilince malum hoca ve güruhundaki kızlara kaldı meydan. Tuttular memleketi baştan aşağıya.

O hocanın güruhunda tanıdığım pardösülü kızlar vardı. Alayı, sonra yolda tanıyamayacağım hale geldiler. Saçlar, üstler, başlar, duruşlar esnedi. Kızlarda bariz bir şekilde fark edilen bu hal, erkeklerde ramazanlarda; kokteyllere katılıp elinde, kadeh tutmaya kadar vardı.

28 Şubat’ta, kendilerine inzivayı seçen kızlar da onlara bakakaldı. Bir vazgeçişti onlarınki, başörtüleri için kamusal Türkiye’den.

Ben o açıdan şimdinin kızlarını daha uyanık görüyorum. Kasıtlı ya da değil. Ama adaptasyon geliştirmişler. Her türlü başörtülü var içlerinde. Meydanı birilerine bırakacak gibi durmuyorlar. Annelerini, teyzelerini, ablalarını gördü bu kızlar. İçlerinde, bir dünyayı kurtarma güdüsü var. Evdekiler gibi olmak istemiyorlar. Ya da evdekilerin gazları ile yetiştirilmişler. Evdekilerin çalışma şevki eklenmiş onlara. Evdekilerin dünyayı kurtarma güdüsü eklenmiş bu kızlara.

Anneler ekseriyetle okumuş, kül olmuş kültür olmuş, ya da başörtüsünden sebep okuldan atılmış. Babalar öyle… Haliyle bu kızlara oku dışında bir laf denmemiş. Bu kızlara ders çalışabileceği en steril ortamlar sunulmuş. Bu kızlar akranlarının sahip olduğu tüm imkânlara sahip olmuş. Bu kızların anneleri, teyzeleri, ablaları çalışmamış belki, okullarını bitirememiş ama ne kadar sosyal ortam varsa alayına katılmış. Diller biliyorlar, yardım faaliyetlerine katılıyorlar, teşkilatlara katılıyorlar, kurslara katılıyorlar, memleketi kurtarıyorlar ellerinden geldiğince.

DTCF fakültesini tercih eden başörtülü kız, düşünmeye meraklı, memleketine meraklı, tarihine meraklı. Meraklı bu kızlar. 28 Şubat öncesi kızlardan daha meraklı. Merak kediyi damdan düşürürmüş derler. Rabbim muhafaza etsin bu kızları. Damdan düşerken dört ayağı üzerine düşer gibi düşsünler inşallah.

Hayatın her alanını merak ediyorlar. Bize, başörtülüsün orada ne işin var, bununla ne işin var denirdi.

102 yaşında bir teyze Avustralya’da paraşütle atlamış. Kocakarı ne işi var paraşütte dense ne? Kadın atlamış. Ölen kızının ALS hastalığına karşı farkındalık için.

Trabzonspor maçında, iki ablam, bir yandan oya yapıyorlar bir yandan maç izliyorlar fanatiklerin arasında. Kocaman ablaların ne işi var statta? Hem de oyasıylan dense ne, teyzeler fotoğraflandı bile.

Trabzon kadını kendine hastır. Tarlaya gider, yaylaya gider, yük taşır, fındık toplar, çay keser, eli işler, dili işler.

Öteki yörelerin kadınlarından daha çok çıkar sesi. Erkeğinden çok çalışır, erkeğinden çok konuşur. Başı önünde Trabzon kadını bulmak zordur, ya da çalışmaya erinen.

Şimdinin başörtülü kızları da Trabzon kadını gibi. Karadeniz kadını gibi. Her yerde varlar. Kılık kıyafetlerini ortamlara uyduruyorlar.

Rahmetli babaannem, onun zamanında kadın olmanın zorluklarından bunaldığında, “Bir kadın kahveye gidemez” derdi. İçerlerdi buna. Orada memleketi kurtarıyorlar sanırdı. Cinsiyetinden sebep, orada bulunamamasına içerlerdi. Sırf cinsiyetinden sebep okula yollanmamıştı. Okula odun taşırdı, kız olduğu için, abisi giderdi okula. Okula odun taşıya taşıya öğrendi okuma yazmayı.

En ağır yükleri taşırdı sırtında, ürettiği her şeyi satardı. Boş duramazdı. “Ya okuyun ya dokuyun.” derdi.

Ben, şimdinin başörtülü kızlarında, babaannemdeki ruhu görüyorum. Hiçbir şeyden geri kalmak istemiyorlar. Hayatın bir tarafına itilmek istemiyorlar. Hem dindar olmak istiyorlar hem ülkede-dünyada söz sahibi olmak istiyorlar hem mutlu olmak istiyorlar hem özgür olmak istiyorlar hem başarılı olmak istiyorlar. Mutlu-dindar birer anne olmak istiyorlar, mutlu-dindar birer eş olmak istiyorlar. Kendilerini bir sınıfa koyup enerjilerini o sınıfta zayi etmek istemiyorlar. Başörtülü olmayan kızlardan, farklı görülmemeleri bundan.

Fikirleri var, zikirleri var, dertleri var. Kafalarındaki tüm işleri halledeseleri var. Bir sıra yapmışlar. Üniversite kendilerini hepten ifade edecekleri yer değil onların. Namazıyla başörtüsüyle, fikrine uyan birçok dernek ile meşgul olup bir yandan da başörtülü olmayan akranlarının yaptıklarını yapabiliyorlar. Kendilerini hepten ifade etmeyi de okul sonrasına erteliyorlar.

Beş on yıl sonra dindarlıkları, aldıkları eğitim ve ailelerinin verdiği alt yapı sonucu her birinin safları yerleri net olacak.

Rahat bıraksanız, dört beş yıl herkes gibi olasıları var.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort