DOLAR 32,4326 0.15%
EURO 34,6082 0.02%
ALTIN 2.383,830,17
BITCOIN 1884552-8,03%
Ankara
15°

HAFİF YAĞMUR

13:06

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

Banner 728x90
Banner 728x90
Hayalini Yaşıyordu Osman

Hayalini Yaşıyordu Osman

ABONE OL
14 Eylül 2019 10:40
Hayalini Yaşıyordu Osman
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Her sabah ki gibi çıktı evden. Montunu geçirdi sırtına ayakkabılarını giyindi poşetini aldı. Gün ışımıştı çöp bidonları onu bekliyordu.

Arkasından eşi baktı korkulu gözlerle. Emine hanım haline bir anlam veremiyordu. Osman bey nasıl gelmişti bu hale. 25 yıllık evliydi Osman Bey ve Emine hanım. Osman bey hukuk fakültesi mezunuydu. Emine hanım lise mezunuydu. Aynı mahallede büyümüştüler. Güzeldi Emine hanım, Türkan Şoray edası vardı kocaman gözlerinde. Alımlı bir kızdı. Osman bey de giyimi hoş, hal ve hareketleri kibar, alımlı bir genç idi. Ankara’da bir aile apartmanında oturuyorlardı.

Osman ilk yılında kazanmıştı üniversiteyi. İstanbul Hukuk Fakültesi’ni… Başta tatillerde Ankara’ya geliyordu. Sonra okulda arkadaş edinince tatillerini İstanbul’da geçirmesi daha eğlenceli gelmeye başlamıştı.

Kızlı erkekli bir grupla geçiriyordu tüm zamanını. Grup sol görüşlü bir gruptu. Osman’ın ailesi sağ görüşe mensuptu ama babası Memduh bey, oğluna kendi görüşlerini empoze eden bir baba olmadı. Annesi Nuriye hanım namazını kılan, tesettüre dikkat eden bir hanımdı. Eşinden çekindiği için oda oğluna bir şey diyemezdi. Dünya görüşlerini çocukları ile paylaşamazdı. Çünkü Memduh bey oğluna çok güveniyordu. Okulunu okur, en doğru görüşe sahip olurdu onun oğlu. Bir tane evlatları vardı ve onun mükemmel bir hayatı olacaktı.

Aslında, Osman gruba Sevilay için girmişti. Sevilay Diyarbakır’dan gelmişti. Kürt bir ailenin kızıydı. Köyden gelmişti Sevilay. Küçük bir köy evinde, 20-30 kişinin yaşadığı bir evde doğmuştu. Yemyeşil gözleri, sarı bukleli saçları vardı. Grup ona idealler vermişti. Onun Diyarbakır’da idealleri yoktu. Çalışmayı biliyordu okula gelene kadar. Ömrü parasız yatılılarda geçmişti. Ders çalışmak dışında bildiği hiçbir şey yoktu. Ailesi ona hayrandı. O kalabalık fakir evden çıkan kız, avukat olacaktı. Hayal bile edemiyordu kızının geleceğini, okuma yazma bilmeyen anası.

Osman’ın arkadaşa ihtiyacı vardı Sevilay’ın ideale, gurubun diğer üyelerinin kalabalığa. Kimse Osman’ın Sevilay’a olan ilgisini fark etmedi bile. Okuldan kaçıp kahvelerde memleketi kurtarıyorlardı, Ahmet Kaya şarkıları eşliğinde. Grup memleketi kurtarıyor, Osman Sevilay’ı seyrediyordu sadece. Osman’ın harçlığı onlara destek oluyordu.

Sigaralarını alıyor, canları çekince kola ısmarlıyordu onlara, arada da bira.
Osman’ın babası cumasına da giderdi, orucunu da tutardı, alkolünü de kalan zamanlarda alırdı. Osman da başlarda babası gibi cumalara gitmeyi sürdürdü, sonra grupta kimsenin gitmemesi üzerine oda cumayı bıraktı önce, sonrada oruç zor geldi.

Derslerin kiminden bir seferde, kimisinden ikinci seferde geçtiler. Sınav akşamları ders çalışmak için bir araya gelmeler, sabahlamalar Osman’ın en sevdiği anlardı. Bazen birbirlerine yaslanıp uyuya kalırlardı, oda ekseriyetle Sevilay’a yaslanırdı.

Ailesi, Osman’ın Ankara’ya fazla gelmemesine üzülse de onun iyiliği için bu durumu ona çaktırmamaya çalıştılar. Evlatlarının arada telefonda sesini bile duymaları onları yeterince mutlu ediyordu. Babası iftihar ediyordu oğlunun aklıyla. Osman da gurur duyuyordu kendiyle. Kazandığı okul ülkenin en iyi ikinci okuluydu. Özellikle İstanbul’da okumak için seçmişti bu okulu. İstanbul’da kendine bir dünya kurmak istiyordu. Yaşamak istemiyordu Ankara’da. Türkiye’nin başkenti, ülkenin en büyük ikinci şehri gibi gözüken ama aslında, koskocaman bir köy olan Ankara’da. Çok gelenekseldi. Sevmiyordu geleneksel halini. Modern olmamasını sevmiyordu. İstanbul’da okuyacak, okuldan bir kızla evlenecek ve beraber hukuk bürosu açacaktı. Muhakkak denize yakın bir evde oturacaktı. Ailesine bunu izah edemezdi ama onların oğullarına saygı duyacağından emindi. Bir tanecik oğullarının can sağlığı için katlanırlardı onlar, onu görmeden yaşamaya.

Okuldan sonra kızı da bulmuştu Osman. Hayallerindeki gibi yeşil gözlü sarı saçlıydı Sevilay. Çok beğeniyordu onu Osman. Sevilay’da severdi onu muhakkak. Kendinin sevilebilir bir insan olduğuna emindi Osman. Durumu da iyiydi. Uygun zamanı bekliyordu Sevilay’a açılmak için. Şimdilik ona bakmak, onunla yan yana olmak yetiyordu Osman’a. Hayalini yaşıyordu Osman ve hiçbir şeyi aceleye getirmek istemiyordu.

Üçüncü sınıfın başıydı. Köyden yeni gelmişti Sevilay. Otobüsten inişte Osman karşıladı onu. Üniversiteli gençler gibi sarıldılar. Biraz köy, biraz sigara kokuyordu Sevilay. Çok seviyordu bu kokuyu Osman. Eşyalarını yurda bıraktılar beraber, ardından onu denize nazır bir yere balık yemeye götürdü Osman. Rahat bir kızdı Sevilay. Parası, hep kıt olduğu için yemek tekliflerine bayılırdı; Yurdun lezzetsiz yemeklerini yemesindense.

Kendini çok beğenmezdi. Gözlerini yeşili, saçlarının sarılığı hoşuna gitmezdi. “Az param olsa da simsiyah yapsam saçlarımı” diye kurardı kafasından. Gözleri ile daha uyumlu olurdu siyah saç. Osman’ın bonkörlüğünü severdi. Onunla zaman geçirince para harcamıyor olmak rahatlatırdı onu. Anını düşünürdü Sevilay, yarınla ilgili plan yapmayı sevmezdi. Ülkede olup bitenlerin adaletsizliği, onu kendi ile ilgili hayal kurmaktan alıkoyardı. Her köyden gelişte daha bir kızardı ülkenin adaletsizliğine. Balık iyi gelmişti tüm bunların üzerine. Yol yorgunu olduğundan giriverdi Osman’ın koluna, yürüye yürüye yurda gittiler. Ertesi gün okulda buluşmak üzere diye sözleştiler.

O sabah ona açılmaya karar vermişti Osman. Hayallerini hayallerinin öznesine anlatmanın zamanı gelmişti artık…

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort