DOLAR 32,5451 0.01%
EURO 34,9203 0.19%
ALTIN 2.429,590,27
BITCOIN 2061399-4,07%
Ankara
25°

PARÇALI BULUTLU

20:01

AKŞAM'A KALAN SÜRE

Banner 728x90
Banner 728x90
İnsanın Hayatı İnsanın Hayalidir

İnsanın Hayatı İnsanın Hayalidir

ABONE OL
6 Ocak 2024 14:21
İnsanın Hayatı İnsanın Hayalidir
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Eskiden beri tırtılları çok severim. Tırtıl, sürprizlerle dolu bir hediye paketi gibidir. İçinden ne çıkacağı hiç belli olmaz. Belki bir uğur böceği, belki bir mayıs sineği, belki bir güve, belki bir kelebek.

Köy çocuğu olmamdan mütevellit, nerede bir tırtıl görsem alıp sevesim, sonra da onunla takılasım gelir. Bizim nesil, oyuncaklarını kendi yapan nesildi.

Benim nesilden olup oyuncağı olanlar vardı ama yani o zaman oyuncağı olanlar şu anda üst gelir seviyesindeki insanların çocuklarıydılar.

Çocukluğumda iki yıl, KTÜ lojmanlarında yaşadık. O dönem oyuncağı olan çocuklarla aynı ortamda yaşadım. Benden tek farkları patenleri, oyuncak bir bebekleri ve bisikletleri olması idi. Yirmi otuz tane bebekleri yoktu, haliyle bebekleriyle oynamaktan sıkılınca bizimle oynardılar.

Bizler genelde, uğurböcekleri veya yavru kurbağalar ile oynardık. Yavru kurbağa bulması çok kolaydı. Her yer su birikintisi idi. Sağ olsun bir kurbağa binlerce yavru yapardı. Beş on tanesini alırdık. Plastik bir kapta eve götürürdük. Annem fark edene kadar bizimle takılırlardı.

Uğurböcekleri ise bebeğimiz olurdu. Onlara yapraklardan bornoz yapardık. Su birikintisinde uğurböceğimizi yüzdürürdük. Hayvanlar doğuştan yüzücü oluyor, bunu yaşayarak test ettik.

Uğurböceğimizi, karıncamızı, çekirgemizi boş kibrit kutusuna koyup okula götürmüşlüğümüz bile var. Birçok böcek sayemizde ilim irfan sahibi oldu.

Şaka bir yana survivor ortamında bir çocukluk yaşadık. Hayat kolay değildi ama kesinlikle eğlenceliydi.

Yapmamız gereken işler vardı. Bu işler genelde keyifsiz işlerdi. Keyifsiz işleri keyifli hale getirmek içinse hayal kurardık.

Hayal kura kura fındık topladığım, ot taşıdığım günlerin haddi hesabı yok. O hayallerde nerelere geldim nerelere?

Her hayal gerçek olmaya aday bir hayattır. İnsan kendine bambaşka hayaller kurabilen tek canlıdır.

Geçenlerde bir görsele denk geldim. Hayal kurabilen iki canlı olduğu yazılıydı görselde. Biri biz insanlardık, diğeri tırtıllar. Hayal kurabilen tırtıllar kelebek olabilirmiş, diğerleri tırtıl kalırmış.

Düşününce bayağı mantıklı geldi. Hatta kendimi hayal kurabildiği için kelebek olan bir tırtıl gibi düşündüm. Şu an, önceki kendimle alakası olmayan biriyim, bir nevi başkalaşım geçiren bir kelebek olmuşum. Sadece ben değil, dönem dönem farklılaşan tüm insanlar dönüşüm geçirmiş insanlar. Bir de dönüşüm geçirmeyen insanlar vardı. On sene önceki gibi duran.

Kimimiz tercihini geliştire geliştire yaşayan, dönüşen insanlarız, kimimiz tercihinde uzmanlaşan ve zirvesinde konumlanan insanlar.

Zirvede konumlanmak ya da dönüşen olmak, burası kimini tırtıl yapıyor kimini kelebek yapıyor, diye düşündüm. Sonra bir baktım benim gibi her gördüğüne inananları aydınlatmayı kendine görev edinmiş, “yok öyle bir şey”ciler hemen bu tezi çürüttü. İnsan dışında hiçbir canlıda hayal kurma geni olmaz, dedi. Mesela bir inek, yarın Hollanda’da otlasam diye düşünemezmiş. Olsa olsa yarın da dün otladığım çayırda otlarım diye düşünürmüş. Haliyle bir tırtıl da “ben var ya şu kozadan, bugüne kadar görülmemiş kadar güzel bir kelebeğe dönüşmüş şekilde çıkacağım, göreceksiniz” diye düşünmezmiş.

Kendimiz dışında canlıları ötekileştiren bilim, tırtılın kelebek olabilmesini ya da olamamasını doğal seleksiyona bağlıyor. Çünkü ellerinde tırtılların hayal kurabildiğine dair bilimsel veriler yok.

Bilim dünyasının, bizim dışımızda canlılarla ilgilenmesi insan egosunu şişirmek maksatlı olabilir diye düşünmeye başladım. Her araştırma sonunda, diğer canlıların doğal seleksiyon eseri olması ya insan egosu ya da yaratıcıyla açıklanabilir. Şahsen yaratıcının eseri olmaları bana çok daha iyi geliyor. Bir yerlerde bize muazzam dünyalar kuran bir yaratıcı olması fikri kadar şahane daha nasıl bir fikir olabilir ki?

Bize, aklımızın hayallerimizin alamayacağı güzellikler sunuyor, her güzellik bambaşka güzelliklere gebe. Bizden istediği tek şey ona şükretmemiz ve bize sunduklarını başkaları ile paylaşmamız.

Bilim bana ilaç prospektüsü gibi geliyor. Lazım olan/olmayan her şeyin yazılı olduğu, uzun uzadıya kağıtlar topluluğu. Aspirin için baş ağrısı ilacı demiyor, uzattıkça uzatıyor. Yaptığı güncel araştırmaları benim gözüme gözüme sokuyor. Ben o prospektüsü işler yolunda gitmiyorken okuyorum. İşler yolunda gittiğinde yapılan onca araştırma umrumda olmuyor.

Böcekleri doğal seleksiyon eseri olarak gören bilimciler namı diğer entomolojistler, 1999 yılından bu yana böceklerle ilgili bir farkındalık oluşturmak istemişler. Her yıla bir böcek yılı adını vermişler. Amaçları insanlarla böcekler arasında güzel ilişkiler tesis etmek. Linkte 1999 yılından bu yana olan yılların böcekleri var. Her biri kolaylıkla görebileceğimiz bizden böcekler ve her biri, farkındalığı hak ediyor.

https://www.dgaae.de/en/insect-of-the-year-history.html

Bu sene, mesela şahane bir kelebek olan harita yılı. Bu kelebeğin adı bildiğimiz harita.

Bilim dünyasının her şeyi bağladığı bir doğal seleksiyon tabiri var. Direnen kalır, sırası gelen gelir, ısınan hava genleşir falan filan… Bence bu dünyada mucize diye bir gerçek var. Bir ay kadar önce, kelebekler ile ilgili görsele denk gelmem, bayramda kelebek müzesine gitmem ve bu senenin kelebek yılı olduğunu öğrenmem, bunlar sayısal verilerle açıklanabilecek şeyler değil. Ben tüm bunları, bana he şeyi güzel gösteren, güzelleştiren Rabbimle açıklamak istiyorum. Bir mucizenin içine düştüm gene.

Bana, aldığım her nefesin hakkını vermem gerektiği hatırlatılıyor. Eskisinden daha meraklı, eskisinden daha az üzülen, eskisinden daha kolay mutlu olan, eskisinden daha çözüm odaklı, eskisinden daha farklı hayaller kuran biri olmalıyım. Uyuduğum her an, kelebeğin kozasında durduğu an gibi olmalı. Her sabah, yeni bir benle uyanmalıyım.

Kelebeklerden bu kadar bahsedip de güveden bahsetmemek olmaz. Güveye bizim orada farfara derler. Farfaralar gece uçar. Kelebeklerden daha iri bedenleri olur. Işığa bayılırlar. Işık görünce ışığın çevresinde uçmaya başlarlar. Bunu sinekler de yapar. Işık onlar için bizim kutup yıldızımız gibidir. Amaçlarına giden yolda onu kullanmak isterler ama tabi ne bilsinler onun ay değil sıradan bir ampul olduğunu.

Bilim insanları bizlerin de bir böcek kadar kolay kanabildiğimizi nasıl açıklar acaba? Uyanık insanların basit oyunlarına gelmemizi, her seferinde doğa ile baş edebileceğimizi sanıp ona yenildiğimizi mesela, nasıl açıklar bilim insanları.

Hayat doğal seleksiyon kadar basit değil ya, bu düşünce kimseye şiir yazdırmaz, roman yazdırmaz. Doğal seleksiyon hiçbir aşkı açıklayamaz. Açıklamasın lütfen bir şeyler açıklanamaz olsun. Benim daha çok hayal kurmam, o hayallere doğru yol almam, bazen yolda vazgeçip başka hayallere dalmam lazım.

Andre Gide’dan tatlı bir sözle bitireyim. “İnsanın hayatı, insanın hayalidir.”

Görsel Konya Tropikal Kelebek Bahçesi’nden. Görmeyenlere tavsiye ederim. Bir iki saatliğine yağmur ormanlarında yaşamış gibi oluyorsunuz.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort