DOLAR 32,5451 0.01%
EURO 34,9203 0.19%
ALTIN 2.429,590,27
BITCOIN 2061399-4,07%
Ankara
25°

PARÇALI BULUTLU

20:01

AKŞAM'A KALAN SÜRE

Banner 728x90
Banner 728x90

Kur’an-ı Kerim’in Tanımı Ve Anlaşılması Üzerine

ABONE OL
25 Mayıs 2017 22:41
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Günümüze değin Kur’an-ı Kerim hakkında pek çok tanım ve tarif yapılmıştır. Nasıl bir Kur’an imajına sahibiz, ya da Kur’an nedir, gibi sorular, çeşitli açılardan, bizim Kur’an tasavvurumuzu ve Kur’an’a yaklaşımımızı sorgulayan ifadelerdir. Bir başka ifadeyle bunu, sahip olduğumuz Kur’an imajı / tasavvuru nedir, şeklinde de sorabiliriz.

  • KUR’AN-I KERİM’İN TANIMI Kuran, yüce Allah’ ın Hz. Muhammed (s.a.s)’ e Arapça indirilmiş, bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş, okumakla dahi ibadet edilen, mushaflarda yazılı, Fatiha süresi ile başlayıp Nas süresi ile sona ermiş mucizevi kelamdır. Şimdi bu tanımda yer alan bazı kavramlarla konuya açıklık getirmeye çalışalım.

  1. Bu konudaki yaygın kanaatleri dikkate aldığımızda, birçok yaklaşım tarzı veya Kur’an tanımı ile karşılaşabiliriz. Burada en yaygın Kur’an olarak gördüğümüz tanımı ele alarak bir değerlendirmeye tabi tutacağız. Daha sonrada “Bir Kitap Olarak” Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasının en sağlıklı yollarının ne olduğunu belirlemeye çalışacağız.
  • Allah Katından Hz. Peygamber’e (sav) En Büyük Mucize Olarak İndirilmiştir

Bir şeyin benzerini yapmaktan âciz bırakan şeye de “mu’cize” denir. Bu bakımdan Kur’an-ı Kerim, Hz. Peygamber’in en büyük ve ebedî mu’cizesidir. Bütün peygamberler ilâhî bir vazife ile Allah tarafından gönderilmiş olduklarını kavimlerine kabul ettirebilmek için mucizeler göstermek mecburiyetinde kalmışlardır. Geçmiş peygamberlerin mucizeleri, sadece o devirde yaşayanlar ve orada hazır bulunanlar tarafından müşahede edilebilirdi. Kısaca ifade etmek gerekirse, onların mucizeleri sürekli değil, geçici ve hissî idi. Meselâ, sihrin revaçta olduğu ve ünlü sihirbazların yaşadıkları bir devirde, Hz. Musa’ya sihirli bir âsâ verilmiş, bununla sihirbazlar mağlup edilmiştir. Tıbbın ilerlediği bir zamanda gelen Hz. İsa’ya ise, bu alanda büyük mucizeler verilmiş ve hastaları iyileştirmiş, ölüleri diriltmiştir.

Hz. Muhammed (s.a.v)’in mucizeleri ise, sürekli ve aklî idi. Çünkü onun zamanında Arap dili ve belâgatı en yüksek dereceye ulaşmış, âdeta altın çağını yaşıyordu. İşte Arapların fesahat ve belâgat yönünden en yüksek mertebeye ulaştığı bir devirde, gereken en büyük mucize, hiç şüphesiz ki, belâgat ve fesahatin en büyük timsali olan ve hiç kimse tarafından taklit edilemeyen Kur’an-ı Kerim’in, ümmî bir peygamber olan Hz. Muhammed (s.a.v)’e vahyedilmesi olmuştur. Kur’an, Yüce Allah’ın ezelî kelâmıdır. Onun bir benzerini getirmek mümkün değildir.

Hz. Peygamber (s.a.v.)’in bu konudaki vazifesi bunları Yüce Allah’tan alıp insanlara tebliğ etmek ve açıklanması gereken yerlerini insanlara açıklamaktır. Bu özelliği ile Kur’an Hz. Peygamber (s.a.v.)’den sadır olan gerek kutsi gerekse nebevi hadislerden ayrılır.

  • Kur’an-ı Kerim’in Dili Arapçadır.

    1. Bu özelliği ile Kur’an Yüce Allah’ın Tevrat ve İncil gibi önceki kitaplarından ayrılmaktadır. Çünkü onlar Arap dilinde indirilmemiş, sonradan Arapçaya ve başka dillere tercüme edilmiştir. İster harfi tercüme, ister harfi olmayan tercüme olsun, Kur’an tercümesine dayanarak hüküm istinbat edilemez. Kur’an’ın zahirinden maksadın, yalnızca Arap dili esaslarına göre anlaşılan şey olduğu konusunda herhangi bir problem bulunmamaktadır. Çünkü katılan katılmayan herkes, Kur’anîn açık bir Arapça ile indiği konusunda görüş birliği içerisindedirler. Yüce Allah: “Andolsun ki: ‘Muhammed’e elbette bir beşer öğretiyor’ dediklerini biliyoruz buyurduktan sonra onların bu iddialarına: ‘’Kastettikleri kimsenin dili yabancıdır, Kur’an ise fasih Arapçadır” buyurarak reddetmiştir.
  • Tevatür Yoluyla Nakledilmiş ve Mushaflarda Korunmuştur.

  1. Tevatür: Yalan üzerinde birleşmeleri aklen mümkün olmayan bir topluluğun aynı özellikteki bir topluluktan yaptığı rivayettir. Kur’an, Cebrail (a.s.) vasıtasıyla Hz. Peygamber (s.a.v.)’e indirildiği andan itibaren günümüze kadar geçen bütün devirlerde hem yazılı hem de sözlü olarak tevatüren sabit olmuştur. Şöyle ki: Kur’an’ı Hz. Peygamber (s.a.v.)’den bir vahiy kâtipleri grubu yazmış ve bu yazılanı sahabeden yalan üzerine birleşmeleri aklen mümkün olmayan bir topluluk ezberlemiş, böylece her devirde aynı özellikteki topluluklar birbirlerinden naklede ede hiçbir tahrif ve değişikliğe uğratılmadan, hiçbir ilave ve eksiltme yapılmadan Mushaflarda yazılı ve hafızalarda kayıtlı olarak bize kadar ulaşmıştır.
  • KUR’AN-I KERİM’İN ANLAŞILMASI

İnsanın okuduğu kitap konusundaki ön tahmini veya önyargısını oluşturan kanaati, söz konusu kitabın anlaşılmasında son derece belirleyici bir etkiye sahiptir. Bu sebeple Kur’an’ın anlaşılmasında ve yorumlanmasında Müslüman birey ve toplumların önyargıları oldukça belirleyicidir. Bu kabullerden fazlaca yaygın olarak göze şunlar çarpmaktadır. Kur’an, geçmişle ilgili haberler taşıyan en doğru tarih kitabı, gelecekte olacak hadiseleri haber veren “kehanet” kitabı, ritüellerde kullanılan ibadet kitabı, kanun (anayasa) kitabı, yüksek edebiyat ve belagat özelliği taşıyan edebi şaheser, Bütün bilimsel verileri içeren kitap, insanla ve tabiatla ilgili yaş kuru ne varsa her şeyi içeren kitap.

Kur’an’ın geçmişle ilgili en doğru bilgileri içerdiği şeklindeki yaygın kanaat, Kur’an’ın kıssa tekniği ile hedeflenen mesaj verme amacını aşmakta ve Kur’an’ı tarih ilminin bir veri kaynağı haline getirmektedir. Kur’an’ın gelecekle ilgili haberleri veren kitap anlayışı, bütün bilimsel verileri içeren kitap ve insanla ve tabiatla ilgili yaş kuru ne varsa her şeyi içeren kitap şeklindeki yaygın Kur’an anlayışları ise, Kur’an’ın evrenselliğini ve mucizeliğini ispatlama güdüsünden hareket etmektedir. Ancak bu şekildeki anlayışlar, Kur’an’ı canlı muhatabı tarafından tam olarak anlaşılmayan ve her dönemde farklı anlamlar içeren tarihin bütün dönemleri ile ilgili çok şey söyleyen fakat söylediği sabit hiçbir şey olmayan şifreler yığınına dönüştürmektedir.

Kur’an’la ilgili yaygın anlayışlardan biri olan ibadet kitabı anlayışı, genellikle Kur’an bütünlüğünde gerçekleşmesinde ibadetin motivasyon sağladığı Kur’an’ın temel amaçlarının geri plana atılmasına yol açmaktadır. Kanun kitabı imajı ise, Kur’an’ın temel ilkeler koyduğu devlet yönetiminin detaylarıyla Kur’an’da bulunduğu varsayımından hareket ederek, Kur’an’ın inanç ahlak ve diğer sosyal olaylarla ilgili amaçlarını geri plana atamakta ve Kur’an’ı devlet yöntemiyle ilgili hukuk kaynağına indirgemektedir. Kur’an’la ilgili Yüksek edebiyat ve belagat özelliği taşıyan edebi şaheser şeklindeki anlayış ise, belki de en fazla Kur’an’ın canlı muhatabını yani cahiliye Arapları ilgilendiren şekilsel edebi özelliği ön plana çıkarmakta ve mucizeliği bu noktada aramaktadır. Bu anlayışta Kur’an’ın asıl hedefi olan mesajının her dönemdeki genel geçerliği, evrenselliği, tüketilemezliği ve çelişmezliğini içeren bir muhtevaya sahip olması geri plana atılmaktadır. Hâlbuki Kur’an’ın meydan okuduğu ve benzerini yapmaktan muhatabının aciz olduğu mucizesi asıl onun çelişmez ve hiçbir tarihi kesitte tüketilemez olmasında aranmalıdır.

Yukarıda açıklayarak eleştirel yönlerini ortaya koyduğumuz anlayışlardan sonra karşımıza, Kur’an’ın rehberlik ettiği konuları belirleyen ve Müslümanların onda ne araması gerektiği konusunda belirleme yapan ve Kur’an’ın temel amaçlarının sağlıklı bir şekilde anlaşılmasına katkı sağlayabilecek şu Kur’an anlayışı çıkmaktadır: Kur’an, insanın itikadi, ahlaki ve sosyal hayatında rehberlik eden bir kitaptır. Bunun dışındaki konuları, akla ve tabii gelişmelere bırakmıştır. İşte Kur’an’a böyle bir anlayışla yaklaşılırsa Kur’an ayetlerinin her çağda ve farklı şartlarda hayata geçirilmesi mümkün olur ve herhangi bir tarihsel dönemde tüketilemeyen model çözümler onda bulunabilir. Bunun dışındaki yaygın anlayışlar ise, Kur’an’ın amaçlarında sapmaya yol açacak ve temel amaçlarının toplum ve bireyde gerçekleşmesini engelleyecektir.

KAYNAKÇA

Celal Kırca, İlimler ve Yorumlar Açısından Kur’an’a Yönelişler, Tuğra Neşriyat, İstanbul, ts.

Cerrahoğlu, İsmail, Tefsir Usulü, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1989.

Cevherî, Tantavî, el-Cevahir fi Tefsiri’l-Kur’ani’l-Kerim, Daru’l-fikr, Beyrut, ts.

Öztürk, Mustafa, Kur’an Dili ve Retoriği, Kitabiyat, Ankara 2002.

Sadık Kılıç, Tarihsellik ve Akılcılık Bağlamında Kur’an’ı Anlama Sorunu, İhtar Yayıncılık, İstanbul 1999.

Şaravi, Muhammed Mütevelli, Kur’an Mucizesi, çev. Sait Şimşek, Esra Yayınları, Konya 1993.

Salih, Subhi, Mebahis fi ulûmi’l-Kur’an, Dersadet, İstanbul, ts.

Yeniçeri, Celal, Uzay Ayetleri Tefsiri, Erkam Yayınları, İstanbul, ts.

Yüksel, Sadrettin, İslami Araştırmalar, Tuba Yayıncılık, İstanbul 1982.

Zerkani, Muhammed Abdulazim, Menahili’l-İrfan fi Ulumi’l-Kur’an, Daru’l-Fikr, Beyrut, ts.

Zehebi, Muhammed, Hüseyin et-Tefsir ve’l-Müfessirun, İhyau’t-Turasi’l-Arabi, Beyrut, ts.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP
İstanbul escort Samsun escort Mersin escort Eskişehir escort